Skip to content

Instantly share code, notes, and snippets.

@increpare
Created November 25, 2020 18:18
Show Gist options
  • Star 0 You must be signed in to star a gist
  • Fork 0 You must be signed in to fork a gist
  • Save increpare/ed3f193052f9209ec261871880cff504 to your computer and use it in GitHub Desktop.
Save increpare/ed3f193052f9209ec261871880cff504 to your computer and use it in GitHub Desktop.
Results

Tatoeba Turkish Spellcheck Report

2020-11-25 18:08:55.933096


Likely Error report for user Adopter.

Tatlı su balıkları arasındakilerden bazıları korunmaktadır. Onları yakalamak veya satın almak yasadışıdır.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.

Haydi bu konuda yeni sözcük haznesiyle cümleler bulun, yandaki _____ listesine onları ekleyin; ve çevirin.

Onlar gülüştüler.


Likely Error report for user ritualesatanum.

Zaten onlardan biri sende var.

Onlar benim BMW'umu yakıp yıktılar!

Onları bana verin!

Onları nerede gördün?

O çiçekleri onları iyice görebileceğimiz bir yere koy.

Onlar mağazada Elena için bir elbise seçiyorlar.

Çiy, çiçeğin göz yaşıdır.

Onlar benim kurallarım değil, Tom'un kuralları.

Onlar hastalar, yataklarında yatıyorlar.

Onlar düşman değiller, onlar ortaklar.

Onlar ırmakta yüzmüyorlar.

Onlar pazartesiden pazara kadar Budapeşte'de olacaklar.

O, onları sever.

Tom her gece Mary'i arıyor.


Likely Error report for user duran.

Onlar plaja gitti.

Onların kazanacağından eminim.

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.

Onlar arkadaş mı?

Onlar çukur kazıyor.

Onlar çukur kazıyorlar.

Onlar burada acayip bir hayvan gördü.

Onların ana dili Fransızca.

Bazen, şeyler onlara farklı açılardan bakılınca daha güzeldir.

Onlar genç iken evlendiler.

Onlar davetimizi reddetti.

Onlar iyi bir çifttir.

Onlar hırsızı ağaca bağladılar.

Onların on iki çocuğu var.

Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.

Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.

Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?

Onların iki kız çocuğu var.

Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

Onlar kazandılar.

Bazen onlarla buluşuyoruz.

Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler.

Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

Onu onlara ver.

Onlar kedilerine Tom ve Jerry adını verdiler.

Onlar Greeley'i bir aptal ve bir hain olarak adlandırdı.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.

Onlar asla aynı fikirde olmayacaklar.

Onun arkadaşlarının hepsi vücut yastığıydılar,ve onunkilerinin hepsi oyuncak bebektiler;böylece bir ölüyü canlandırmaya olan düşkünlüklerine yapıştılar.Fakat onların cansız nesne olmamalarından fakat kompleks duyguları olan insanlardan dolayı onların ilişkileri bazen gergindi.

Onların konuşmaları devam etti.

Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.

Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.

Bu günlerde çok meşgulüm!

Onlar radyo dinliyorlar.

Onlarla uzlaşmaya çalıştık.

Beş saat onları aradı.

Onların rapora reaksiyonu neydi?

Onlar kitabın tüm kopyalarının imha edilmesini talep ettiler.

Onlar spikeri gülerek susturdular.

Şu ya da bu nedenle, onların Fransa'daki tatili onların olmasını umdukları kadar iyi değildi.

Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.

Onlar bir hakim atadılar.

Onların tartışması sonunda berabere bitti.

Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.

Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.

Bu konuda onlarla aynı fikirde olamam.

Onlar otobüsten indiler ve sıcak güneşte iki kilometre yürüdüler.

Onlar sanki müzikten büyülenmiş gibi sessiz oturdular.

Onlar evi bir gün içerisinde yıkacaklar.

Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.

Onlar can sıkıcı işlerinden dolayı bitkindiler.

Onlar yeni binada çalışmaktalar.

Onlar ne ticareti yapıyorlar?

Onlar Çin dominosunun keyfini çıkardılar.

Onların zamanında geleceğine inanabilirsin.

Onların yardımına bel bağlayamazsın.

Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.

Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

Onlar şarkı söyleyebilirler.

Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.

Onlar onun dakikliğinden gurur duyuyordu.

Onların iyi bir ekipmanı yoktu.

Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.

Onlar onu bir otorite olarak gördüler.

Onların hepsi masum çocuklar.

Onlar bizim arabalarımız.

Onlarınki eski bir aile.

Onlar beni öldürecek.

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti.

Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

Çinli bayan arkadaşlarımın onları disipline sokmamdan hoşlandıklarını biliyorum.

Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.

Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.

Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.

Onlar plaja gittiler.

Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.

Sebzeleri yeme yerine, o, onları bir doğrayıcıya koyar ve onları içer.

Bu tavuk bu günlerde hiç yumurtlamıyor.

Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.

Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.

Onlar onu mezarına gömdüler.

Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.

O, sadece İngilizce ve Almanca konuşur, onlardan hiçbirini anlamam.

Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?

Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.

Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.

O, bu günlerde onunla arasına mesafe koyuyor.

Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum.

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.

Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.

Onların planı hakkında şey bilmiyorum.

Onların testi geçeceğinden eminim.

Onların evliliklerinden haberin olmamasına şaşırdım.

Onların isimlerini hatırlayamadım.

Biz otobüs terminalinde kazara onlarla karşılaştık.

Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.

Onların hepsi aynı.

Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.

Onların hiçbirinden hoşlanmıyorum.

Onların hepsi asabi.

Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.

Herkes bana bu günlerde Tony dedi.

Sen samimi olmalısın, onlar sana bir arkadaş gibi davranırlar.

Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.

Onlar müslümanlara karşı bir müslümanın düşmanına karşı asla davranmadığı şekilde davranıyor.

Onlardan hiçbirinin kaza geçirmediğini umuyorum.

Onların arabalarında "önce Irak sonra Fransa" diye okunan çıkartmalar vardı.

Onlar yarına kadar işi yaptırmamda ısrar ettiler.

Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

Ama bu cümleleri nerede buluruz? Ve onları nasıl çeviririz?

Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

Tanrıların tüm niteliklerinden acınacak bulduğum, onların intihar etme yeteneksizlikleridir.

O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.

Tom ve arkadaşları onlarla gelmemi rica etti.

Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.

Bu günlerden biri bu günlerden hiçbiri değil.

Onlar hızla evlerini terk ettiler.

Onlar gereksiz şeyleri attılar.

Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.

Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.

Onlar karı koca oldu.

Onların okuyamaması veya hiç yazmaması anlamında onlar cahil değiller.

Onlar, babamın halini hatırını sordular.

Onlar, babalarının ölümünün yasını tuttular.

Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.

Onlar odayı boş buldular.

Onlar, odanın çok sıcak olmasından şikayetçi oldular.

Onlar, odada biraz uyudular.

Onlar peş peşe odadan çıktılar.

Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.

Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi.

Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.

Onlar aşklarını gizli tuttular.

Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.

Onlar dövüşmeyeceklerini söylediler.

Onlar tamamen şaşırdılar.

Onlar İspanyolca konuşmuyorlardı.

Gerçek onlara söyleniliyormuydu?

O, onlar onu erteliyordu dedi.

Onların eldivenleri çift değil.

Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.

Kaza onları mutluluklarından mahrum etti.

Onlar konuyu araştırıyorlar.

Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Adaya ulaşmak onlar için zordu.

Onlarla görülmekten utanmam.

Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

Onlar bana ödeme yaparsa, onu yaparım.

Onlarla müzakere yapması için onu atadık.

Biz onların taleplerine boyun eğmemeliyiz.

Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.

Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.

Biz onlara moral desteği vereceğiz.

Biz onlara para ve giysi sağladık.

Köpeklere gelince, müşteriler onları bu mağazaya getiremiyebilirler.

Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

Onlar seninle alay ediyor.

Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.

O bavul onlarınki değil.

Git ve onlara yardımcı ol, Bud.

Onları çok uzun bekletmemelisin.

Sadece onları toparlamanız gerekli.

Onlardan herhangi birini seçebilirsiniz.

Onlar beşte dükkânı kapattı.

Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.

Onlar altı ay önce evlendi.

Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.

Onlar haziran ayında evlenecekler.

Onlar altıda varırlar ve sonra hep birlikte akşam yemeği yeriz.

Onlar yedide burada buluşacaklardı.

Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.

Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

Onlar şehir hayatına can atıyorlar.

Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.

Tom'un onlara kızma nedenini biliyorum.

O sevimli bebek onların aşkının meyvesidir.

Onlar siyasi sığınma aldıktan sonra vatandaş oldu.

Biz beyzbolda onları yendik.

Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.

Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.

Onlar henüz burada değil.

Onlar altın kadar iyi.

Onlar kilisenin çocukları.

Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.

Onlar Japon sumo güreşçileridir.

Onların arabayı çaldı dedikleri adam budur.

Müzik için yetenek onların kanında akar.

Onlar müzik eşliğinde dans ediyorlardı.

Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.

Onlar tuhaf bir keşif yaptı.

Onlar barış yapmak için geldi.

Onlar barış istemek için geldi.

Onlar aramızda!

Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

Şu ana kadar yiyeceğin en iyi salata onların özel öğle yemeğiyle verdikleridir.

Son gelişmeler onların seyahat planlarını değiştirmelerine neden oldu.

Onlar bu fabrikada TV setleri üretiyorlar.

Benim için sürpriz oldu, onlar eti çiğ yediler.

Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.

Onlar onun bir haftadır yatakta hasta olduğunu söylüyorlar.

Onların çevre üzerinde herhangi bir etkisi yok.

Onlardan kaç tanesinin yardıma ihtiyacı olduğunu bilmiyordum.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.

Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun.

Bayan tezgahtar bana bir sürü kravat gösterdi, ama ben onlardan herhangi birini beğenmedim.

Oğlum yüksek okula girdi.

O, onları seviyor.

Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.

Onlar üniversiteden mezun oldular.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

Onların hepsi iyi, bu yüzden üç kitap seçin.

İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.

Onların her ikisi de çok heyecanlı.

Bir insanın hayatında beş trajedi vardır. Ne yazık ki, onların hangileri olduğunu bilmiyorum.

Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.

Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.

Sen benim genç kızımın oğlun ile aynı yaşta olduğunu biliyorsun.Onların nişanlanmalarına karar vermemin nedeni budur.

Onlar metni tercüme ettiler.

Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.

Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.

Onlar Dan'ı görüyorlar.

Onları tanıyan tek kişi benim.

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

Onlar şiddetli düşmanlar.

O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.

Onların her ikisi de evcil hayvan mağazasında çalışıyor.

Onların cesur fikirleri olmalı.

Onlar da başkalarına adil olmalıdır.

Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.

Onların ne düşündüğünü sormayın. Ne yaptığını sorun.

Onların cihazı son derece gelişmiş.

O onlardan daha zeki.

Onlar bizi sıcak bir şekilde karşıladı.

Güneşin batarken, onlar işlerini bıraktılar.

Güneş batarken, onlar hâlâ dans ediyorlardı.

Onların yaptığı model uçak kırılgandı.

Yağmur durduğu için onlar oyuna devam ettiler.

Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.

O, bu günlerde yaptığı araştırmayı ihmal ediyor.

Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.

Kitaplar o kadar değerliydi ki onlara büyük bir titizlikle bakıldı.

Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.

Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

Onlar nasıl ünlü oldular?

Onlar boşanalı zaten iki yıl oldu.

İmparatora gelince, o dünyanın hükümdarıdır. Barbarlara gelince, onlar dünyanın uşaklarıdır.

Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

Yiyecek yokluğu onları çok acıktırdı.

Eğer doğru olarak hatırlıyorsam, onlar kuzenler.

Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.

Onlar parkta oynuyor olabilirler.

Onlar parkta bir bankta oturdu.

Onlar parkın yakınında yeni bir evde yaşıyor.

Onlar parkta koşuyorlar.

Onlar, caddenin karşısındaki yeni komşuları ile arkadaş oldular.

Onlar yüz yüze durdu.

Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.

Onlar fabrikalarda çalıştılar.

Onlar mutlu görünüyorlar.

Onlar hem zenginlerdi hem de mutlulardı.

Onlar mutlular.

Onlar mutlu bir hayat yaşadılar.

Onlar mutlu olmalılar.

Onlar mutluluğun peşindeler.

Onlar mutluluğu aramaya gittiler.

Onlar Hiroşima'ya bir atom bombası attılar.

Onlar sadece protestoyu görmezden gelmediler, aynı zamanda basına yalan söylediler.

Onlar saldırılara karşı bağışıktır.

Onlar üç mil öteye yürüdü.

Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.

Onların sunduğu planı gerçekten anlamıyorum.

Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.

Onlar bizim bu günlerden birinde bir deprem yaşayacağımızı söylüyorlar.

Onlar bizim bu günlerden birinde bir deprem yaşayacağımızı söylüyorlar.

Bu günlerden birinde niçin evime gelmiyorsun?

Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.

Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.

Benim elmalarımı al, çocuk, ve onları şehirde sat.

Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.

Onlar eski binayı iki gün içinde yıkacaklar.

Onlar iki yıl önce buraya taşındı.

Onlar otuz dakika sonra bize yetiştiler.

Onlar üçte burada olacaklar.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.

Onlar üç gün içinde gidiyorlar. Yani 10 Haziran'da.

Onlar üç yıl önce buraya taşındılar.

Onlar arkaya arkaya üç yıl Japonya Kupasını kazandılar.

Onlar her dört yılda bir büyük yarışmaların olması gerektiğine inanıyorlardı.

Onlar yaklaşık beş yüz yıl önce Peru'da imparatorluklarını kurdular.

Onlar bir Mayıs itibarıyla sonuçları açıkladılar.

Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.

Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.

Bakın! Onlar evden ayrılıyorlar.

Onlar üç binden fazla denizciyi öldürdü

Onlar onu güçlü bir erkeğin cesur hareketi olarak gördüler.

Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

1847 yılında, onlar kendilerini bağımsız ilan ettiler.

Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.

Onlar diğer bir çiftçiyi ve oğlunu da ele geçirdiler.

Onlar kurşunu olduğu yerde bırakmaya karar verdiler.

Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.

Onlar onun grup içinde en iyi yazar olduğunu söylediler.

Onlar altın piyasasını kontrol altına almaya çalıştılar.

Onlar mümkün olduğu kadar çok sayıda insan yakalardı.

Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.

Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.

O okulda. Onlar da mı?

Onlar geçen temmuzda tatildeydiler.

Onlar dün sınıfta değildi.

Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.

Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.

Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.

ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.

Onlar kapıya doğru yürüdü.

Onlar sözde savaş mağdurlarıdır.

Onlar Hindistanlı bir kıza ve İtalyalı bir oğlana bakıyorlardı.

Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.

Onlar benim BMW'yi tahrip ettiler.

Onlar kasabadaki Ceilidh'e gitmiyorlar mı?

Mary bir gün bir prensle karşılaşacağını ve onların evleneceklerini hayal etti.

Onlar orada yaşıyor.

Onların sadece küçük bir kızı vardı.

Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.

Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.

Onların hepsi zararsız çocuklar.

John bu günlerde endişesiz.

John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.

Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.

Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.

O, işsiz olduğu için, onların evliliği başarısız oldu.

Ben sonradan bana R. Burton 'ın Tarihi Koleksiyonlarını satın almamı sağlaması için onları sattım.

Onlar orada mutlu bir hayat yaşadı.

Onlar orada kullanılanlara benzer aletler kullandılar.

Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.

Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!

Sabah onları güvertede buldu.

Birkaç rehber kitap satın aldım, onların hiçbiri bana yardım etmedi.

Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.

Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.

"Tom! Bu cümlelerin çok bencil olduğunun farkında mısın?: Onlar her zaman ya seninle başlıyor ya da seninle bitiyor! Hatta her ikisi!" o, Tom'a serzenişte bulundu.

Tom romanı onlara önerdi.

Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.

Tom bu günlerde başarılı.

Tom bu günkü durumunu karısına borçludur.

Onların isimleri Tom ve Ken'dir.

Onlar Tom'un yeni teorisini küçümsüyorlar.

Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.

Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

Onlar kalabalıkta Tom'u buldular.

Tom onlara onun ne istediği ile ilgili genel bir fikir verdi.

Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.

Neyse ki, biz bir kaçış yolu bulduk.

Onlar evlerine doğru yelken açtılar.

Bu bir sigara- içilmez kompartmanıdır.

Ve o onları çok özlüyor.

Hükümet kış için onlara yemek verirdi.

Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.

Onlar onu ABD Başkanı seçtiler.

Onlar aynı ürünü çok daha ucuza yapabilir.

Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.

Bu günlerde zaman geçirmek için bahçe işleriyle uğraşıyorum.

Bu günlerde iş edinmek zor.

Onlar yıldan yıla daha fakirleşiyorlar.

Tom onların gezilerinde yedikleri lezzetli yiyecekten bahsediyordu.

Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.

Tom Mary'in markette biraz diş macunu ve biraz tuvalet kağıdı almasını istedi.

Tom ve Mary onları son gördüğümde nehrin aşağısına doğru bir kanoda kürek çekiyorlardı.

Tom ve Mary birbiriyle geçinmiyor. Onların ortak bir şeyi yok.

Tom ve Mary onların başarısı kutladı.

Tom ve Mary ikiz olmasına rağmen, onlar çok benzer görünmüyor.

Onlar Tom'un Mary'yi eve kadar izlediğini ve onu öldürdüğünü düşünüyorlar.

Tom ve Mary istasyona yaklaşırken, onlar trenlerinin ayrıldığını gördü.

Savaş onları mutluluklarından mahrum etti.

Ben anahtarlarımı masada bıraktım. Onları bana getirebilir misin, lütfen?

Onlara bir teşekkür notu yazman gerektiğini düşünmüyor musun?

Tom beş dil konuşuyor ama onların hiçbirinde nasıl nazik olunacağını bilmiyor.

Onlar beni anlayabilirler.

Tom onların onu kilitlemelerinden ve anahtarı atmalarından korkuyordu.

Tom Mary'nin komşularıyla konuştu ve onlara Mary'nin nereye gittiğini bilip bilmediklerini sordu.

Tom kirli elbiselerini çıkardı ve onları çamaşır makinesine attı.

Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.

Onlar öğle yemekleri için sabırsızlar.

Onlar birçok suçlama yaptılar.

Onlar dövüşmeyi reddetti.

Onlar çok hızlı sürüyorlar.

Onlar ona hain dediler.

Onlar onlara hainler dedi.

Onlar yeni bir hükümet oluşturdular.

Onlar başarıdan emindiler.

Onları yakından incelediler.

Onlar müttefikleri destekledi.

Onlar para kazanmak istiyorlardı.

Onlar ona toplu cinayet dediler.

Onlara beş para etmez diyorlar.

Savaş onlar için kötü gidiyordu.

Onlardan bazılarını savaştan önce tanıyordu.

Onların malzemeleri yetersizdi.

İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.

Onlar savaşı kaybetti.

Onlar iki çiçektir.

Onlar ölümden korkuyor.

Onlar ölümden korkmuyorlar.

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

Onlar sadece dinleyebildiler.

Onlar her iki seferde de başarısız oldu.

Vagonları onlar sürmüştü.

Onların hiç parası kalmamıştı.

Onlar onun mesajını sevdiler.

Onlar koruma istediler.

Onlar çok farklıydılar.

Onlar diğerlerini kovaladı.

Onların gidecek yeri yoktu.

Onlar hapse atıldılar.

Onlar daha sağlıklı gıdalar yediler.

Onlar böyle bir kanıt bulmadılar.

Onların farklı fikirleri vardı.

Onlar mülklerini kaybettiler.

Onlar para harcıyorlardı.

Onlar yardım istediler.

Onlar teslim olmadılar.

Onlar da çalışmadılar.

Onlar onun çok zayıf olduğunu hissettiler.

Onlar eylem için oy vardı.

Onlar onu radyoda duydu.

Onlar metali demir cevherlerinden nasıl eriteceğini biliyordu.

Onlar askere alınmayı reddettiler.

Onlar Tennessee'de kaldılar.

Onlar muhafazakâr insanlardı.

Onlar eylem için hazırdı.

Onlar onun dürüst olduğuna inanıyordu.

Onlar İç Savaşı kaybetmişti.

Onlar bir devlet ordusu kurdu.

Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.

Onlar Almanya'ya karşı çıktı.

Onlar da parasızdı.

Onlar güneyi zorlamaya devam etti.

Onlar barış antlaşması imzaladı.

Onlar itirazlarını belirttiler.

Onlar atları ve sığırları çaldı.

Onlar güvenle yüzmeye çalıştı.

Onlar daha iyi bir şey istediler.

Onlar geri çekilmeye zorlandı.

Onlar savaşamayacak kadar çok yorgunlardı.

Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.

Kısa bir mücadele sonrası, onlar kazandı.

Onların yeteri kadar altını yoktu.

Onlar onun Kanada'ya gitmesine yardımcı oldu.

Onlar isimlerin bir listesini yaptı.

Onlar yüz yüze kalmalıdır.

Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

Onlar orduya katılmayı reddetti.

Onlar köprüye doğru yürüdü.

Onlar bir komplo olduğuna inanıyordu.

Onlar iyi ata binebiliyor ve iyi ateş edebiliyorlardı.

Onlar ona ve eşine hakaret ettiler.

Onlar Jefferson'un dediklerini sevdiler.

Onlar saldırganları geri püskürttü.

Onlar gazeteleri ve kitapları okudular.

Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.

Onlar çok özlediler.

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.

Onlar iyi konut alamadı.

Onlar kolaylıkla parçalamadı.

Onlar diğerlerini kurtarmaya çalışırken öldüler.

Onlar köleliliğin kötü olduğunu hissettiler.

Onlar Rachel'i büyük acı içinde buldular.

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.

Onlar sessizce hizmet edilmesini istedi.

Onlar onu 1925 yılında hapse gönderdi.

Onlar genellikle uzun kalmadı.

Tom ve Mary bu günlerde asla birbirlerini görmüyorlar.

Onlar Boston'da yaşamayı planladıklarını duyurdular.

Onlar bir parti vereceklerini duyurdular.

Onlar boşanacaklarını duyurdular.

Tom onları dikkatli bir şekilde izledi.

Maalesef onları zamanında bitiremem.

Tom onların onun vizesini yenileyeceklerinden emin değildi.

Tom genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.

Tom, onlar ilkokuldayken, sürekli Mary'ye sataşırdı.

Onlar dün tenis oynamadılar, çünkü yağmur yağdı.

Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.

Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.

Tom'un sadece bir çift çorabı vardı ve onların delikleri vardı.

Onlar dumandan muzdarip oldular.

Savaş onları mutluluktan yoksun bıraktı.

O hastaydı ve bu yüzden onlar sessiz kaldılar.

Tom birçok öneri verdi ama ben onlardan hiçbirisini beğenmedim.

Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.

Tom onlar uzaktayken komşunun kedisini besledi.

Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.

Tom havuçları doğradı ve onları güvece ilave etti.

Tom onların ayrılığının ne kadar acı verici olduğunu hatırlamadan Mary'yi düşünemedi.

Onlara yardım etmeyi düşünüyor musunuz?

Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

Tom onların istediği türde kirayı göze alamaz.

Tom Mary'yi bir beyzbol sopasıyla öldüresiye döğdü.

Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.

Reşit olmadığı için, onlar Tom'a bir içki servisi yapmadılar.

Onlar Tom'a bir gizlilik anlaşması imzaladığını söylediler.

Onlar Tom'u bir sedyenin üstünde içeri getirdiler.

Eskiden Tom'la çok takılırdım, fakat o bu günlerde çok fazla buralarda değil.

Bu kitap bu günlerde iyi satıyor.

Onlar seni almadan önce sen onları al!

Yetenek farkını onlara gösterdim.

Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

Masa görgüsünü onlara kim öğretti?

Onların sınıfının sorumluluğunu kim alacak?

Onları derhal yeniden yayınlayabilir misiniz.

Eğer senin fikrin makulsa onlar sana öncelik verecekler.

Sizin takımınız çok iyi fakat onlarınki en iyi.

Sen başlamadan önce onlar oraya varmış olacak.

İnsanlara duymak istediklerini söylersen, onlar senin istediklerini yaparlar.

Eğer insanlara duymak istediklerini söylersen, onlar senin istediklerini yaparlar.

Onlar amacını gerçekleştirdi.

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.

Şehirlerde ev sahipleri tarafından kullanılan suyun tahminen %20'si onların çimleri için kullanılır.

Onlar şarkı söyleyen bir gruptalar.

Onların satışları artıyor.

Onların şirket garantisi otuz gündür.

Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.

Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir.

Onlar kan ter içinde kaldılar.

Onların önerisini niçin reddettiğini bana söyler misin?

Onları ne için cezalandırıyorsun?

Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

Onların hepsini büyük bir çantaya koyar mısın?

Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.

Görünüşe bakılırsa, onlar mutlu bir çift.

Görünüşe bakılırsa, onlar sıkı çalışmıyor.

Görünüşe bakılırsa, onların eylemleri işe yaramadı.

Onlar onun hatasına güldüler.

Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.

Bu onların işlerinin güvenli olmasından dolayıdır.

Bu onların evidir.

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.

Bu onların dünyanın manyetik alanını kullanamadıklarından dolayı olabilir.

Bu onlar çocukken yaşadıkları evdir.

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.

Arkadaşlarımıza güvenmemek onlar tarafından aldatılmaktan daha aşağılayıcıdır.

Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.

Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.

Onlarla kapıda vedalaştım.

Onlar Mike'ın yatakta hasta olduğunu söylüyorlar.

O utanç içinde onlara yüz döndü.

Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi.

Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi.

Tom onların iş teklifi kabul etti.

Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.

Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.

Onlar Tom'u başkan atadılar.

Eğer o onların ona beş günlük ücretli izin vermelerini umuyorsa, hayal kırıklığına uğrayacaktır.

Mike ve kız kardeşi Fransızca konuşabilirler fakat onlar Japonca konuşamazlar.

Onlar Sam için bir parti verecekler.

Onlar Kate'e çocuklarına bebek bakıcılığı yapmasını rica ettiler.

Onlar Jane'in dürüst olduğuna inanıyorlar.

Onlar başarısızlık için George'u suçladılar.

"Bunlar kimin kitapları?""Onlar Alice'inkidir."

Yoko onlardan bazılarını satın aldı.

Onların çocuklarına Edward adı verildi.

Onlar bana Bob diyorlar.

Tony onların isimlerini bilmiyordu.

Bert yüksek okula gitmez, değil mi?

Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.

Onlar John'ı kulüpten dışladılar.

John hariç, onların hepsi geldi.

David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.

Paul'ün üç oğlu var. Onlar birbirine çok benziyor.

Ken çocuklarının kendi tarzlarını seçmelerine izin veriyor, bu yüzden onlar gece geç saatlere kadar yatmıyorlar.

Onlar Tsuneoki Ikeda'yı severler.

Onlar Jack'in saç kesimi ile alay ettiler.

Onlar Mary ile alay ettiler.

Onlar John'ı komite başkanı yaptı.

Onlar John'ı takımın kaptanı yaptılar.

Onlar bebeğe Jane adını verdiler.

Onlar çocuklarına Thomas adını verdiler.

Onlar kızlarına Helen adını verdiler.

Onlar oğullarına John adını verdiler.

Sadako, onlara gülümsedi.

Sevgililer Günü'nde onlara çikolata vermeyi durduracağız.

Paul bu günlerde çok sıkı çalışıyor.

Eğer onlar vazoyu bulmasalardı, John onu çalmakla suçlanırdı.

Geçen yıl onlar Joe'nun sınıfındaydı.

Tom onların her birine bir kamera satın aldı.

Tom onlara uçak kazasından bahsetmek için öğrencileri odaya geri çağırdı.

Geçen yüzyılda onlar Tom gibi birini tımarhaneye atacaklardı.

Onlar bizi tanıyor.

Onlar kimdir?

Onlar tartıştılar.

Onlar meşgullerdi.

Onlar kavun.

Onlar kola içerler.

Onlar aktördür.

Onlar pilotturlar.

Onlar ayrı yaşarlar.

Onlar güzel.

Onlar beni selamladı.

Bir sigorta atmış.

Onlar benim CD'lerim.

Onlar evlendiler.

Onların yiyecekleri yoktu.

Onlar doktordur.

Onlar şarkıcıdır.

Onlar sanatçılar.

Onlar elma severler.

Onlar açlık hissediyorlar.

Onlar işteler.

Onlar bana Bob derler.

Onlar ona saygı duyuyorlar.

Onlar onu gönderdiler.

Onlar bir mezar kazdı.

Onlar içeri gelsinler.

Onlar çok büyük.

Onlar ne için?

Benim birsürü kitabım var.

Onlar Amerikalı mı?

Onlar ahenk içinde şarkı söyledi.

Onların hepsi öldü.

Onlar sağlıklı görünüyorlar.

Onlar öğle yemeğinde.

Onlar Japon mu?

Onlar iyi durumda.

Onlar sınıfta.

Onlar bir araba satın aldı.

Onlar çok yakın.

Biz onları sessiz tuttuk.

Onların hepsini tanıyorum.

Ben onların hepsini seviyorum.

Onlar beni sevmezler.

Onlar etrafta yürüdüler.

Onlar onu bana verdi.

Onlar çok nazik.

Onların hepsi geldi.

Onlar güreşçiler.

Onlar yüzüyorlardı.

Onlar burada yaşadılar mı?

Onlar onu çalıştırdılar.

Onlara yardım edecek misin?

Onlar dans etmeyi seviyorlar.

Ben bütün onları okuyabilirim.

Onlar bizim kitaplarımız.

Onların hiçbiri tanımıyorum.

Onlar ayak altındalar.

Ben onların hiçbirini sevmiyorum.

Onlar benim favorim.

Onlar benim kuzenlerim.

Onlar Hıristiyanlar.

Onlar meşguller.

Onlar bitişikte yaşarlar.

Onlar onu sorguladılar.

Onlar ne yapıyorlar.

Onlar neyin peşindeler?

Onlar benim arkadaşlarım.

Onlar benimle alay ettiler.

Onlar spor salonundalar mı?

Onlar ona güldü.

Onlar barış içinde yaşadı.

Onlar beni görmezden geliyorlar.

Onların birkaç kitabı var.

Onlar metro ile gittiler.

Onlar zaten buradalar.

Onları nasıl aldın?

Onlar benim kitaplarım değildir.

Onların kekleri iyidir.

Onlar burada meyve yetiştiriyorlar.

Onlardan biri bir casus.

Onlar yönetilemez.

Onların kılıçları çatıştı.

Onlar bana kaptan diyorlar.

Onlar Tottori'ye gittiler.

Onlar konuşmayı kestiler.

Ben onların kazanacaklarından eminim.

Onlar alt katta yaşıyor.

Onlar bunu nasıl yapabilirler?

Onlar yürümeye devam ettiler.

Onlar otobüsten indiler.

Onların hepsi ona saygı duyarlar.

Onlar şimdi çalıştırıyorlar.

Onlar hayvanat bahçesine gittiler.

Onlar birbirlerini seviyorlar.

Onlar ayçiçeği.

Onlar tilkiyi tuzağa düşürdüler.

Onlar tilkiyi kapana sıkıştırdılar.

Onlar iyi insanlar.

Onları bir bıçakla kesin.

Onlar neyden yapılmıştır?

Onlar ne zaman eve gittiler?

Onlar onların kitapları.

Onlar kimin kitapları?

Onlar bana benziyor.

Saat altıda onlarla tanışacağım.

Ben onların resimlerini seviyorum.

Onların hiçbiri hayatta değil.

Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.

Onlar Mary ile alay etti.

Onların oğlu büyüdü.

Onlar Amerikalı değiller mi?

Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar.

Onlar treni kaçırdılar.

Onlar güçlükle görebiliyordu.

Onların hepsi gitmiş.

Onlar nasıl yüzüleceğini biliyor.

Onlar İngilizce öğrenirler mi?

Onlar saat beşte çay içerler.

Onlar bugün mutlu görünüyor.

Onlar beni oraya gönderdi.

Onlar haftada bir kez buluşurlar.

Onlar yardım için bağırdılar.

Onlar bütün gece oturdular.

Onlar biraz kömür yaktılar.

Onlar çok kısa sürede geldi.

Onlar büyük arabaları seviyorlardı.

Onlar aynı yaşta.

Onlar yan yana oturdular.

Onlar arkadaş kaldı.

Biz bazen onlarla görüşürüz.

Onlar elmalar yiyorlar.

Onlar birbirlerini buldular.

Onlar dün bizi gördüler.

Onlardan hiçbirini sevmiyorum.

Onların hepsi satıldı.

Onlar sohbet ediyorlar.

Onların hepsini kazanamazsın.

Şu kitaplar onların.

Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

Onlar çok mutlu görünüyorlardı.

Onlar tekneye bindiler.

O, onlara göz kulak oldu.

Onlar çoğunlukla kadındı.

Onlar bir kayıt alacaklar.

Onlar müziği durdurdular.

Onlar Amerikalı olmalılar.

Onlar birbirlerine yardım ettiler.

Onlar Kanada'ya yerleştiler.

onlar bu kasabada yaşıyorlar.

Onların güzel bir evi var.

Onlar ağacı kestiler.

Onlar az önce vardılar.

Onlar satranç oynuyorlar.

Onlar tam zamanında vardılar.

Onlar çok memnun olacaklar.

Onlar çok neşeliler.

Onların hepsi oraya gitti.

Onlar aşk hakkında konuştular.

Onlar bir balon uçurdular.

Onlar bizim blokta yaşıyorlar.

Onlar yardımımı istediler.

Onlar benim sınıf arkadaşlarım.

Onlar benim ebeveynlerim değiller.

Onlar akşam yemeği yiyorlar.

Onların yiyeceği bitti.

Onlar saatler önce başladılar.

Onlar çok pirinç yiyorlar.

Onların hiçbiri mutlu değil.

Onlar fiyat üzerinde anlaştılar.

Onlar çok heyecanlıydılar.

Onlarla alay etme.

Onlar İngiliz değiller mi?

Onların fazladan bir yatağı var.

Onların pantolonları uymuyor.

Onlar İspanyolca konuşabilir.

Onlar ayrılmak üzereler.

Onlar balık ve et satarlar.

Onların başına bela gelmek üzere.

Onlar senin resimlerin mi?

Bu gece onlarla görüşeceğim.

Bazen onlarla görüşürüz.

Onlarla bazen görüşürüz.

Onlar mutfaktalar.

Zahmete deymez.

Onlar pazar günü açık mı?

Onlar tarafından ona saygı duyulur.

Onların sadece bir çocuğu vardı.

Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.

Onların kasları sert.

Onlar kısa ve zayıf.

Onlar birbirlerini seviyorlar mı?

Onlar plandan vazgeçtiler.

Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi.

Onlar bu konuda anlaşacaklar.

Onların her ikiside evli değil.

Onlar bize yardım etmeyi reddettiler.

Onlar bir toplantı düzenlediler.

Onlar ağlamaktan başka bir şey yapmazlar.

Onlar mutluluktan uzaklar.

Onlar benim adımı bilmiyorlar.

Onların fonları bitti.

Onlar araçtan çıktı.

Onlar başlamak üzereler.

Onlar içten âşıklar.

Onların büyük bir evi var.

Onlar düşmana saldırdı.

Onların kafaları çok karıştı.

Onlar benim fikrime güldü.

Onlar fındık topluyorlar.

Onlar trene bindiler.

Onlar da geliyorlar mı?

Onlar ona tepeden baktılar.

Onlar hedefine ulaştı.

Onlar her zaman okulu atlarlar.

Onlar çabuk hareket etmedi.

Onların hepsi çok mutlu.

Onlar bir salata yapıyorlar.

Biz onlara göre avantajlıyız.

Onların sığırlarının hepsi şişman.

Onları tekrar görmek istiyorum.

Onlar çok büyük elmalar.

Onların kim olduklarını biliyor musunuz?

Onlar eve geldiler.

Lütfen onlardan bazılarını götür.

Onlar dışarı çıkarken görüldü.

Babamın birsürü kitabı var.

Onların basketbol oynadığını gördüm.

Onların hepsini tanımıyorum.

Onlar tenis oynuyorlardı.

Onlar onu götürdüler.

Onlar bir daire kiraladı.

Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.

Onlar yan yana yürüdüler.

Haber onları mutlu etti.

O, onlara karşı çok nazikti.

Onların hepsi fakir değil.

Onlar geçen hafta meşgul müydü?

Onların ikiz kızları var.

Onlardan ikisi boğuldu.

Onlardan hiçbiri mevcut değil.

Ben onlara yardım etmek zorunda kalacağım.

Onlardan her biri bir şarkı söyledi.

Onlar piknik için yola çıktılar.

Onlar gerçekten mutlu görünüyordu.

Onlar Avrupa'ya gittiler.

Onlar Liverpool'lu idi.

Onlar bizi alkışlamadılar.

Onlar doktor getirttiler.

Onlar zengin olmak istiyorlar.

Onlar hapishaneden kaçtı.

Onlar şimdi işsizler.

Onların hepsi bana benziyor.

Onlar bana karşı çok nazik.

Onlar beni gördüklerine memnun oldular.

Onlar kaçma girişiminde bulundular.

Onlara günlük ödenir.

Onlar onu çalarken yakaladılar.

Onlar ona korkak dediler.

Onlar barış için istekliler.

Onlar esir alındılar.

Onlar bizim kadar güçlüler.

Onlar çok uyumlular.

Onlar hedeflerine ulaştılar.

Onlar amaçlarına ulaştılar.

Onlar yetenekli öğrenciler.

Onlar zaten evlendiler.

Onlar orta düzeyde öğrenciler.

Onların bir yöne ihtiyacı var.

Onlar sahile yakın yaşarlar.

O onlara onu geri çevirtti.

Onların birçoğu acıydı.

Zaten onları test ettim.

Onlar cuma günleri balık yerler.

Bu günlerde ben çok meşgulüm.

Onlarla arkadaş olduk.

Bu günler çok meşgulüm.

Onların bankaya girdiğini gördüm.

Sanırım onlar geliyorlar.

Onlardan birini tanımıyorum.

Onlar birbirlerine gülümsedi.

Onlar her zamanki kadari çok çalışırlar.

Onların hepsi mutlu değil.

Onlar Ishikawa'ya gidiyorlar.

Onlar umutlarını kaybetmediler.

Onlar birbirlerine baktılar.

Onlar birbirleriyle konuştular.

Onlar Jaza deli oluyorlar.

Onlar köpeğe Rocky dediler.

Onlar gölün etrafında dolaştılar.

Onlar çocuğa baktılar.

Onlar teklifi benimsediler.

Onlar ateşin yanında oturdular.

Onlar New York'a seyahate çıktılar.

Onlar otele vardılar.

Onlar İngilizce konuşuyorlar mı?

Onlar bir ev yapıyorlar.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Onlar bir köprü yaptılar.

Onlar gökyüzüne baktılar.

Onlar boşlukları doldurdular.

Onlar onu kayıp kabul ettiler.

Onlar bana karşı nazikti.

Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.

Onlar sade giyinmişlerdi.

Onlara haftalık ödenir.

Onlar yeni bir eve taşındı.

Onlar yeni bir politika benimsedi.

Onlar on düşman gemisini batırdılar.

Onlar donarak öldüler.

Onlar aynı alışkanlıklara sahipler.

Onlar yorgun olmalılar.

Onların her biri ayrı ayrı ödedi.

Onlar her Pazar ibadet ederler.

O onlara birkaç elma verdi.

Onlar beni akşam yemeğine davet etti.

Ben onlarınher ikisini de sevmiyorum.

Onların düğünü yarın.

Onların hepsi aynı boyutta.

İşte onların fotoğraf albümü.

Onlar dokümanı düzelttiler.

Onların fiyatı bizimkinin altındadır.

Onlar onun teklifini engellediler.

Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?

Onlar haftada bir kez et yerler.

O, onların tavsiyelerini istedi.

Onların birçoğu silah taşıyordu.

Et bu günlerde pahalı.

Annen onları yaptı mı?

Kısa sürede onların hızına yetiştim.

O benden onları getirmemi rica etti.

Onu nasıl yapacaklarını onlara gösterdim.

Ben onların onayını istedim.

O, onlara yiyecek sağladı.

Onlardan hiçbiri yaşlı görünmüyordu.

O onlarla konuşmak için durdu.

O, onlarla konuşmayı kesti.

Onlar her zaman tartışıyorlar.

Onlar onu bilmeyebilirler.

Onlar kızı bulmaya çalıştılar.

Onlar sorunu tartıştılar.

Onların her ikisi de sevimli

Onların hepsi yeni arabamı kıskandı.

Onların her birinin bir bisikleti var.

Onlar iyi arkadaş kaldı.

Onlara iyi bakılıyor.

Onlar şarkı söylemekten keyf aldı.

Onlar eve gidiyorlar.

Onlar geçen sonbaharda evlendiler.

Onlar sadaka ile yaşıyorlar.

Onlar bize yiyecek temin ettiler.

Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

Onlar nehrin karşısında yaşamaktadırlar.

Onlar nehri yüzerek geçtiler.

Onlar hiç cesur değillerdi.

Onlar erken başlamak için aynı fikirdeler.

Onlar beklemekten usandılar.

Onlar dışarıda bahçedeler.

Onlar aynı sınıftalar.

Onlar ağaçtan indiler.

Onlar okuldan ayrıldılar.

Onlar bizim kadar yorgunlar.

Onlar ortalama boydalar.

Onlar kısa bir tatile çıktılar.

Onlar akademik şampiyonlardır.

Onlar sahili temizliyorlar.

Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.

Onlar ne yapmamızı istiyorlar?

Onları partiye davet ettim.

Onları ilk olarak ne zaman gördünüz.

Onlar her zaman şikâyet ediyorlar.

Onlar benim kız kardeşimin kitaplarıdır.

Onlar onun gerçek kelimeleriydi.

O onlar için oldukça kolaydı.

Planım onlar tarafından benimsendi.

Kız arkadaşım bir aktristir.

Onlara daha çok çalışmalarını söyledim.

Onların söylediğine inanıyorum.

Onları arabayla Kanda'ya bıraktım.

Ben durdum ve onlara baktım.

Onların bir erkek bebeği oldu.

Onların konseri büyük bir başarıydı.

Onların işi genişliyor.

Onlar günde sekiz saat çalışırlar.

Onların her ikisi de iyi öğrencilerdir.

Onların her ikisi de iyi öğretmenlerdir.

Onlar bir süre dinlendiler.

Onlar derhal buraya gelmeliler.

Onlar orada oturmaya devam ettiler.

Onların hepsi mevcut değil.

Onlar Voleybol oynuyorlar.

Onların hepsi gülmekten patladılar.

Onların hepsi sessiz kaldılar.

Onlar bir sırada duruyorlardı.

Onlar aceleyle tren istasyonuna gittiler.

Onlar bize yardım etmek için geldiler.

Onlar odadan dışarıya koştular.

Onların ortak bir şeyi yok.

Onlar öğleden sonra eğitim görürler.

Onlar bizi bütün gece çalıştırdılar.

Onlar beni oraya yalnız gönderdiler.

Onlar bana doktor olarak hitap ettiler.

Onlar her birimize 1,000 yen ödediler.

Onlar kiralık bir evde yaşamaktadırlar.

Onlar yeni bir işe başladılar.

Onlar yeni öğrenciyle alay ettiler.

Onlar ormandan geçti.

Onların hepsi mevcut değiller.

Onlar çalınan parayı buldular.

Onlar pazar günü kiliseye giderler.

Onlar yaşlı insanlara karşı nazikler.

Onlar onu odaya girerken gördüler.

Onlar onun hikayeyi anlatmasına izin verdi.

Onlar ona çok soru sorarlar.

Onlar nehrin aşağısına doğru sürüklendiler.

Onlara yardım etmek bizim görevimiz.

Onlar birbiri ardına öldüler.

Onlar hiç zamanında geldiler mi?

Biz kısa sürede onların hızına yetiştik.

Onlar evlenmeye karar verdiler.

Onlar 12:00'de ziyafet verdiler.

Onlar yasayı değiştirmek istiyorlar.

Onlar mükemmel durumdalar.

Onlar birlikte oynamaktan hoşlanırlar.

O, onlardan hediyeler kabul etti.

O, onlara bir silah doğrultuyordu.

Lenin onlara isyan etmelerini emretti.

Onlar kapıyı kilitlemeyi unuttular.

Onlar Meksika'da İspanyolca konuşurlar.

Onlar mağazada şeker satarlar.

Onlar bu dükkânda et satarlar.

Onlar ne kadar süredir buradalar.

Onlar bizim öğretmenlerin arabalarıdır.

Onlar o dükkânda et satarlar.

Ben sık sık onlarla birlikte balık tutmaya giderim.

Onlar bugünlerde eğitim görüyorlar.

Onlara yardım etmek için elimizden geleni yaptık.

Onlar bazen beyzbol oynarlar.

O, onların davetini reddetti.

Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.

Onların gidecek başka yeri yok.

Onların on yaşında bir oğlu var.

Onların öyle yapma hakkı var.

Onları herhangi bir yerde görmedim.

Onların kendi sorunları var.

Onlara arabamı tamir ettireceğim.

Onların çoğu bize karşı naziktiler.

Onlar bir günde 8 saat çalışmalılar.

Onlar bir kutu bisküvi aldılar.

Onlar sık sık bizi görmek için uğrarlar.

Onlar derhal bize yardım etmeye geldiler.

Onlar görevi bize verdi.

Onlar güçlükle geçiniyorlar.

Onlar müzeye otobüsle gittiler mi?

Onların her biri bir hediye aldı.

Onlar çiti yeşile boyadılar.

Onlar birbirlerini sevdiler.

Onlar müzik hakkında konuşuyorlar.

Onlar yardım için bize başvurdular.

Onlar onu tehlikeden kurtardılar.

Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.

Onlar geçen yıl Kyoto'ya gittiler.

Onlar seni bekliyor olmalılar.

Onlar köpeğe bakıyorlar mı?

Onlar daha sonra bizimle arayı kapattılar.

Onlar bizden çok daha uzunlar.

Onlar benim için büyük bir parti verdiler.

Onlar beni partiye davet ettiler.

Onlar beni tebessümle selamladı.

Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.

Onlar çim üzerinde uzanıyorlardı.

Onların yaşayacak bir evi yoktu.

Onlar küçük çocuklar değiller.

Onlar birazcık iş bile yapmazlar.

Onlar bebeklerine ne diyorlar?

Onlar tekne ile dünya turuna çıktılar.

Onlar herhangi biri tarafından nefret edilmezler.

Onlar ondan para talep ettiler.

Onlar bize gerçeği söyleyebilirler.

Onlar her yaz kampa giderler.

Onlar sözlerini tutacaklardır.

Onların her birine bir hediye aldım.

Onların boşanıp boşanmayacaklarını merak ediyorum.

Onlar benim gerçek ebeveynlerim değil.

Onların her ikisi de odadalar.

Onlar hayvanların yanlış kullanılmasına karşılar.

Onlar onun ölü kocasını gömdüler.

Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.

Onlar köprünün üzerinden geçtiler.

Jackson, onlara güvenemedi.

Onların çığlıkları havayı doldurdu.

Tom onlara onu yapmamalarını söyledi.

Onlar ne kadar sürede teslim edilebilirler?

Onların yiyeceği son kez muhteşemdi.

Onlar burada mükemmel yemekler sunmaktadırlar.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

Onların sabah kahvaltısını hazırlamalıyım.

Biz onlara erken başlamalarını tavsiye ettik.

Onlarla aramız iyidir.

Onlar bir kaza geçirmiş olmalı.

Onun konuşması onları gözyaşlarına boğdu.

O, onların sahip olduğu tek çocuktur.

Onlar kısa süre önce evlendiler.

Onların neredeyse hiç zamanı kalmadı.

Sanırım onların çoğu eve gitti.

Onların evi yeniden yapılandırılıyor.

Onların düğününe davet edildim.

Onlar arkalarında bir ses duydular.

Onların bütün çabaları boşunaydı.

Onların uçakları yakında kalkacak.

Onlar 1989'dan beri buradalar.

Onlar senin planı destekliyorlar.

Onların her zaman parası az.

Onlar birbirleriyle çarpıştılar.

Onlar yeterli yiyecek alamadılar.

Onlar o zaman okul çocuklarıydılar.

Onlar sürekli olarak konuşmayı sürdürdüler.

Onlar sorunu çözümsüz bıraktılar.

Onlar treni kaçırmış olabilirler.

Onlar yazılım ürünleri ticareti yapıyorlar.

Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.

Onların her birine bir ödül verildi.

Onlar derhal bir doktor getirttiler.

Onlar kart oynayarak zaman geçirdiler.

Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.

Onların gönüllülere ihtiyacı var.

Onlar sık sık evime uğrarlar.

O onları elmaları çalarken yakaladı.

Onlar iki şişe şarap içtiler.

Onlar bir dizi konser verdiler.

Onlar açlık çekiyorlar.

Aslında onların hepsi iyi insanlar.

Onlar kurallardan habersiz.

Onlar bir köprü yapmaya karar verdi.

Onlar havaalanına yakın yaşıyorlar.

Onların kafası karışık, değil mi?

Onlar dün İngilizce çalıştılar.

Onlar bütün gün bizi çalıştırdılar.

Onlar beni ismimi imzalamam için zorladılar.

Onlar yüzüme su çarptılar.

Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.

Onlar art arda geldiler.

Onlar art arda içeri girdiler.

Onlar liderlerine saygı duydular.

Onlar öğretmenler odasındalar.

Onlar yeni bir şirket kuracaklar.

Muhtemelen onları deniz tutacak.

Onlar hiç ilgilenmiyorlar.

Sanırım onlar geç kalacak.

Onlar gece gündüz çok çalıştılar.

Onlar hava hakkında sohbet ettiler.

Onlar bir tartışmaya girdiler.

Onlar onun aşağı geldiğini duydular.

Onlar onu Kuzey Amerika'ya gönderdiler.

Sır onlara açıklandı mı?

Onlar her Pazar kiliseye giderler.

Onlar yarına kadar gelmeyecekler.

Onlar sözlerini tutmadılar.

Onlar ebeveynlerine itaat etmediler.

Onlar günün birinde bize boyun eğecekler.

Onlar onun işini bıraktığını söylüyorlar.

Onlar o ürünü boykot edecekler.

Onlar sıtmadan çekiyorlar.

Onlar yeni kurallara itiraz ettiler.

Onlardan bazıları samimi değildi.

Onları yurt dışından almak zorundayız.

Onlar sorunu tartışıyorlar.

Onlar Kaliforniya'da portakallar yetiştirirler.

Onlar o dükkânda pirinç ticareti yapıyorlar.

Onlar o mağazada ithal malları satarlar.

Onlar senin işinden memnunlar.

Hayat bu günlerde zorlaşıyor.

Biz onların güvenliği için endişeliyiz.

Ben onlarla birlikte Nikko'ya gittim.

Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.

Onlar ona işi tekrar yaptırdı.

Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.

Onlar bir saattir buradalar.

Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

Onların söylediğini yapsan iyi olur.

Onlar duvarı yıkıyorlar.

Onlar sandalye ya da masa kullanmazlar.

Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.

Onlar buraya gelmediler, değil mi?

Onlar sık sık patronla alay ederler.

Onlar mekandan uzak kaldılar.

Onlar güzel manzaraya hayran kaldı.

Onlar tabelayı duvara tutturdular.

Onlara iyi bakılacak.

Onlar birlikte güzel bir zaman geçirdiler.

Onlar otobüs beklemiyorlar.

Onlar helikopter tarafından kurtarıldılar.

Onlar henüz eve dönmediler.

Onlar zor işten korkmuyorlar.

Onlar bütün yıl boyunca çalışmak zorundaydılar.

Onlar bizden daha duygusallar.

Onların hepsi restorana gittiler.

Onlar caddeyi kardan temizlediler.

Onlar dar bir patika boyunca yürüdüler.

Onlar parkta bir banka oturdular.

Onlar misyonlarını tamamladılar.

Onlar başarımızı kıskanıyorlar.

Onlar bana ödeme için bastırıyorlar.

Onlar zaman zaman bizi ziyaret ederler.

Onlar özgürlük için mücadele veriyorlar.

Onlar karanlıkta el yordamıyla ilerliyorlar.

Onlar kendilerini silahlarla silahlandırdılar.

Onlar televizyonda yeni bir arabanın reklamını yaptılar.

Onlar bize yardımda bulunmaya istekliler.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var.

Onlar suyun kenarında kamp yaptılar.

Onlar geçen ay Amerika'ya gitti.

Onlar geçen hafta Fuji dağı'na tırmandılar.

Onlar öğretmenden korkardı.

Onlar mutfakta konuşuyorlar.

Onlar Atlantik Okyanusunu geçtiler.

Onlar derhal bizi kurtarmaya geldiler.

Onlar batan gemiyi terk ettiler.

Onlar bahçede çiçekler yetiştirirler.

Kışın onlar her zaman kayak yapmaya giderler.

Onlar ona sözleşmeyi imzalattılar.

Onlar onu liderleri olarak seçtiler.

Onlar yarın Japonya'dan ayrılıyorlar.

Onların gitmekten başka seçenekleri yoktu.

Onlar sırada otobüs beklediler.

Onları uğurlamaya gerek yoktur.

Onlarla birlikte oraya gitmemelisin.

Konu onların çok genç olmalarıdır.

Onlardan ikisi odadadır.

Onlar Amerikalılar gibi görünmüyor.

Onlar tilkiyi bir tuzakla yakaladılar.

Onların evlenmeleri olası değil.

Tom'un öfkesi onların evliliğini yaraladı.

Onlar parlak renkler giymeyi severler.

Onlara katılmamasının nedeni odur.

Fakat onlar bunu nasıl yapabilir?

Onlar hâlâ suçluyu arıyorlar.

"Kitaplar nerede?" "Onlar masanın üstünde."

Onların komşularıyla arası iyi.

Onlar derhal çalışmaya başladılar.

Onlar İspanyolca konuşabilirler.

O, uzun süredir onlara yazmadı.

Onlar, senin ilk aşkını asla unutmadığını söylüyorlar.

Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.

Onlar beni kaçırdı.

Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.

Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.

Onlar beni kaçırdılar.

Onların her ikisi de iyidir.

Onların hepsi aynı mı?

Onlar birbirlerine hayrandır.

Onlar bana öyle söylemedi.

Bu günlerde ne iş yapıyorsun?

Onlar bilgiye göre hareket ettiler.

Onlar birlikte geçinemezler.

Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.

Onlar kart oynamam için beni davet ettiler.

Onlar senden daha uzun olabilirler.

Onlar TV izliyorlardı.

Onlar ne zaman bir konser verecekler?

Onlardan hangisi senin erkek kardeşindir?

Onların sınıf öğretmeni kimdir?

Niçin onların söyleyebildiği gibi söyleyemiyorum?

Onlar o köpeğe bakmazlar.

Onlar öğretmen tarafından azarlandılar.

Onların ne zaman varacağını biliyor musunuz?

Onlar onu yalan söylemekle suçladılar.

Onlar gençken evlendiler.

Onlar yumurtaları süpermarkette satarlar.

Onlar birkaç gün önce bir seyahate çıktılar.

Onlar arasında bağlantı yok.

Onlar beni parayı almakla suçladı.

Onlar televizyonda yeni bir ürünün reklamını yaptı.

Onlar iki gruba ayrılmıştı.

Sorun hakkında onlara danıştık.

Onların hepsi benim sırrımı öğrenmek istedi.

Onlar kaleyi düşmana terk ettiler.

Onlar onu parayı almakla suçladılar.

Onlar nehrin üzerine bir köprü yaptılar.

Soğuk olduğu için onlar yüzmediler.

Onlar partide eğlendiler.

Onlar on yıldır evliler.

Onlar teklifini niçin geri çevirdiler?

Onlar onun yalan söylediği sonucuna vardılar.

Onlar fabrikayı kapatmaya karar verdiler.

Onların sabahleyin dört dersi var.

Onlar kalabalığın arasında kendilerine yol açtılar.

Onlar için yiyecek ve elbise sağladık.

O, onlara ayakkabılarını çıkarmalarını söyledi.

Onlar bir fırtınanın geldiğini bildirdiler.

Onlar bütün günü sahilde geçirdiler.

Onların hangi trende olacaklarını bilmiyorduk.

Onlar İspanyolcayı biraz konuşabilirler.

Onlar büyük bir barajın yapılacağını söylüyorlar.

Onlar beni orada gördüklerine çok şaşırdılar.

Onlar bizim bahçeye girmemize izin vermeyecek.

Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.

Onlar onu bisikleti çalmakla suçladılar.

Onlar orada olmadığımı fark etmediler.

Onlarla ortaklığım uzun sürmedi.

Onlar öğrenci iken o onunla ilk kez karşılaştı.

Onlar kaza yerine koştular.

Onlar Roma'da iyi zaman geçirmiş gibi görünüyorlar.

Onların arkalarından insanlar hakkında konuşma.

O, uzun süre onlara yazmadı.

Tekrar denememiz konusunda onlarla aynı fikirdeyim.

Onların yapay çimin üzerinde uzandıklarını gördüm.

Eski araban için onlar sana ne kadar verdiler?

Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.

Onlar benim polis karakoluna gitmemi tavsiye etti.

Onların komşuları ile iyi ilişkileri var.

Onlar ödül için birbiriyle yarıştılar.

Onlar gözleri karşılaştığı an âşık oldular.

Onların planları hakkında bir şey bildiğini inkar etti.

Onlar yaşlandıklarında ebeveynlerime bakacağım.

Onların haftada üç kez İngilizce dersleri var.

Onlar ona kasabadaki en iyi doktor gözüyle görüyorlardı.

Bildiğim kadarıyla, onlar her zaman sözlerini tutarlar.

O, onlara harika zaman geçirdiğini söyledi.

Onların bana servis ettiklerini yemekten başka seçeneğim yok.

Onlar satılık bir evleri olduğunu reklam ettiler.

Onlar dışardayken bebeğe kim bakacak?

Onlardan hiçbirinin kazada yaralanmadığını umuyorum.

İki saatten daha fazla bir süre onlar kahve içerken sohbet ettiler.

Birçok insan sizi örnek alıyor. Onları hayal kırıklığına uğratmayın.

Onlar kazanın nedenlerini araştırmak için anlaştılar

Ben odaya girer girmez onlar konuşmaktan vazgeçtiler.

Birkaç sorum var. Onları sorabilir miyim?

Onlar istasyona vardığında tren zaten gitmişti.

Onların sistemlerini güncellemelerine acil bir ihtiyaç var.

Ben şikâyet ettim fakat onlar bu kazağı geri almayı reddetti.

Ellerimizi birlikte ne kadar hızlı ovarsak, onlar o kadar ısınırlar.

Onlar gazetede düğünlerinin tarihini ilan ettiler.

Onların öğretmenlerini o kadar çok seveceklerini düşünmemiştim.

Eğer bulaşıkları lavaboda biriktirirsen, onları daha sonra yıkarım.

Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

Onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.

Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.

İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.

Onların evde kalmasını sağlamak için çok uğraştım fakat onlar beni dinlemeyi reddettiler.

Onların birbirleriyle konuştuklarını görsek bile o onunla buluştuğunu inkar etti.

Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar.

Bugün öğrencilerin daha fazla boş zamanı olsa, onlar politikaya daha fazla ilgi duyarlar.

Kitaplarınızı mola anında okulda bırakırsanız, onlar toplatılırlar.

O, işini kaybettikten sonra, köpeklerini besleyemedi, bu yüzden onları birine hediye verdi.

Aile fotoğraflarımızı oğluma taratır taratmaz, onlardan bazılarını web sitemize yükleyeceğim.

Herhangi bir tür Tayland yiyeceği asla yemedim, bu yüzden büyük annemle birlikte bir Tayland restoranına gitme hakkında oldukça heyecanlıyım.

Bazıları onlara acıdı.

Onlar senden korktular.

Onlar erken ayrıldılar.

Onlar kendinden geçtiler.

Ben onların arasına oturdum.

Onların hepsi boğuldu.

Onlar size yalan söylediler.

Onlar Allah'a şükrettiler.

Onlar açtı.

Onlar günü kazandılar.

O onlarınki değil mi?

Onlar sana ihanet ettiler.

Onlar İngilizceyi seviyorlar.

Onlar isyan etmek istiyor.

Onların çiftlikleri bitişik olur.

Onlar neredeyse bizi yakaladılar.

Onlar ileriye doğru süründü.

Onlar benim kız kardeşlerim.

Onlar sinirlendiler.

Onlar savaşta öldüler.

Onlar o şarkıyı seviyorlar.

Onlar bu şarkıyı seviyorlar.

Onlar gerçekten kazandılar.

Onlar koro halinde şarkı söylediler.

Onları nasıl istiyorsunuz?

Onlar ateşle mücadele etti.

Onların iyi bir avı vardı.

Onlar çok şey kaybetti.

Onlar batıya yöneldiler.

Onların günlük bakıma ihtiyacı var.

Onlar metroya bindi.

Betty onların hepsini öldürdü.

O, onlara nasıl söyledi?

Onların hepsinden bıktım.

Onlara sorsam iyi olur.

Onlar onu suçlu buldu.

Onlar kısa bir flört yaşadılar.

Onlar yalancıyı horladılar.

Onlar onu zorla aldılar.

Onlar arılar gibi çalıştılar.

Onlar ondan korkuyorlar.

Onlar nereye gidiyorlardı?

Onları yalnız bırakmayın.

Onlar ona yürekten hayrandır.

Onlar beni anlayabilir.

Onlar çok pirinç yerler.

Onlar bir köşkte yaşamaktadırlar.

Onların sizi aldatmasına izin vermeyin.

Onlar hâlâ genç.

Onlar hepsi beş kişiler.

Onlar beni yüzbaşı yaptı.

Onlar ayrı ayrı ödediler.

Yakında onları karşılamaya gideceğim.

Onlar sessizliği bozdu.

Onların pek çok arkadaşı var.

Onlar bir roket fırlattı.

Onlar onu onunla evlendirdiler.

Onlar beş para etmezler.

Ben onlara el salladım.

Belki onlar mutlu olabilirler.

Onların arabası bizimkini solladı.

Onlar sınırı geçti.

Onlar nehrin yukarısına doğru kürek çektiler.

Onlar fırsatı kaçırdılar.

Onlar amaçlarına kavuştular.

Onları yakından izleyin.

O, durmaları için onlara sinyal verdi.

Ben onların hepsini sevmiyorum.

Onlar işlerine devam etsinler.

Onlar bir ayıyı canlı yakaladılar.

Onlar bir aslanı canlı yakaladı.

Onlar selamlaştılar.

Onlar yemeğini bitirdi.

Onlar spor salonunda toplandı.

Onlar hep birlikte başladılar.

Onlar bütün gece uyumadılar.

Onların elbiseleri çok büyük.

Onlar onu başkan seçtiler.

Onlar heyecan verici bir oyun oynadılar.

Onlar birbirlerini selamladılar.

Onlar kültür hakkında konuştular.

Onlar gümüş madalya kazandı.

O, onlardan daha zekidir.

Onların hepsi kapıya doğru gitti.

Onlar Jim'i müdür atadı.

Onlar olabileceği kadar fakir.

Onlar sağlam ayakkabı değiller.

Onlar benim fikrime boyun eğdiler.

Onlar işi bitirtti.

Onlar burada toplantı düzenledi.

Onlar geyikler ve tilkiler avladılar.

Onlar köpeklerine Lucky adını verdiler.

Onlar ona para sağladılar.

Onlar Peter'i kaptan olarak seçtiler.

Onlar ülkelerini savundular.

Onlar Antartika'yı araştırdı.

Onlar art arda düştüler.

Onlar art arda gittiler.

Onlar millerce yürüdü.

Onlar aynı elbiseleri giydiler.

O, onların her ikisini de yemek istiyor.

Fiyatlar bu günlerde istikrarlıdır.

Onlar trafikten kaçınamaz.

Onlar gün boyunca çalıştılar.

Onlar muhtemelen arabayla gelecekler.

Onlara yardım etmeyi planlıyor musunuz?

Onlar projeni onayladılar mı?

Onlar geç saatlere kadar oturup sohbet ettiler.

O, onların her birine bir kurşun kalem verdi.

Bu günlerde çok yalnız hissediyorum.

Onların her ikisini de çok seviyorum.

Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.

Jackson onların tavsiyesini benimsedi.

Jackson onların tavsiyesini kabul etti.

Bay White onlara yardım etmek istedi.

Onların babası bir taksi şoförüdür.

Onların hepsi koroya katıldı.

Onların hepsi onun şakalarına güldü.

Onların hepsi kolej öğrencisidir.

Onların ikisi de okul öğrencisidir.

Onlar şimdi kahvaltı yapıyorlar.

Onlar satranç kulübüne üyedir.

Onlar eski evi yıktılar.

Onlar tüm belgeleri yaktılar.

Onlar kovalarla su taşıdılar.

Onlar yoldaki karı temizlediler.

Onlar yeni bir araba satın almayı ertelediler.

Onlar onu nasıl yapacaklarını bilmiyorlar.

Onlar kredi kullanmak istemiyorlar.

Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.

Onlar düşmana karşı savaştılar.

Onlar özgürlükleri için savaştılar.

Onlar işlerini bitirdiler.

Onlar onu henüz duymadılar.

Onların ortak bir şeyi var.

Onlar tam aynı yüze sahipler.

Onlar karda oynamayı seviyorlar.

Onlar güzel bir bölgede yaşıyorlar.

Onlar bir hata yapmış olmalılar.

Onlar saatliğine araba kiraladılar.

Onlar her zaman okuldan kaçarlar.

Onlar Amerika'da İngilizce konuşurlar.

Onlar aynı zamanda başladılar.

Onlar sahil boyunca gezdiler.

Onlar öğretmenlerini beklediler.

Onlar köşenin civarında yürüdüler.

Onlar kendi yollarına gittiler.

Onlar çocuğun yardımına gittiler.

Onlar her zaman şakalar yapıyorlardı.

Onlar para hakkında tartışıyorlardı.

Onlar o anda özgürdü.

Onlar asla tekrar buluşmayacaklardı.

Onlar 8:30 trenine binecekler.

Onlar sadece gün boyunca çalışırlar.

Onlar ona bir kahraman olarak tapıyorlardı.

Onların her ikisi de bebek bekliyorlar.

Onlar zam hakkında tartışıyorlar.

Onlar birbirlerine akrabalar.

Biz onların mutluluğu için dua ettik.

Onların Beyzbol oynamasını izledik.

Bu günlerde iş çok kesat.

Onların ünlü olup olmadığı umurumda değil.

Onlarla bir ilgim yok.

Onlar barışsever insanlardır.

Onlar ümit olmadığını düşündüler.

Onlar petrol için sondaj yapmaya niyetlendiler.

Onlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

Onlar art arda başladılar.

Onların sana söylediği doğru değil.

Onların sorularına cevap veremez.

Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.

Onlar tüfeklerle silahlandılar.

Onların eve dönme talimatları var.

Onlar orada tuhaf bir hayvan gördüler.

Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.

Onlar filmden sonra uyurlar.

Onların hepsi el yapımı şeylerdi.

Onların politikasını destekliyor musun?

Temmuz ayı başlarında, onlar haberi aldılar.

Onları sevdi ve onlara saygı duydu.

Onların kaleye geri dönmelerini emretti.

Ona onları okuyabilip okuyamayacağımı sordum.

Onlara odayı terk etmelerini emrettim.

Onları annem için seçeceğim.

Bu günlerde iş bulmak zordur.

Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür.

Bu ağaçlar onlar tarafından dikildi.

Onlar yeni hükümeti kabul etti.

Onlar satılık bir ev ilanı verdiler.

Onlar onu bir yönetici olarak atadılar.

Onlar zor işe alışkındır.

Onlar yiyecek için her zaman meteliksiz.

Onlar yarın bir parti veriyorlar.

Onlar yardım için sana güveniyor.

Onlar kızları ile gurur duyuyorlar.

Onlar birbirleriyle konuşuyor.

Onlar erkek çocukları arasında çok popüler.

Onlar kuyumcu dükkanına zorla girdi.

Onlar özel bir toplantıya çağırdılar.

Onlar nişanlarını iptal ettiler.

Onlar art arda buraya geldiler.

Onun treni geçerken, onlar tezahürat yaptı.

Onlar genç Amerikalıları alkışladılar.

Onlar Dünyanın her yerinde yarıştılar.

Onlar kıt kanaat geçinebiliyorlardı.

Onlar evde iş bulamadılar.

Onlar oraya çabucak varamadılar.

Onlar kralın yasalarına meydan okudular.

Onlar kolay bir hayat beklemiyordu.

Onlar İngilizlerin kazanmasını umuyorlardı.

Ona bir kaçma şansı verdiler.

Onlar bize çok az sıkıntı verdi.

Onlar savaşta yenildiler.

Onlar yollar ve köprüler yaptılar.

Onlar bizden daha erken başlamıştı.

Onlar iki yıllık evliler.

Onlar binayı korudular.

Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.

Onlar romanı bir dramaya çevirdiler.

Onlar ona biraz dikkat ederler.

Onlar zıt yönlere gittiler.

Onlardan otuz dördü avukattı.

İlk olarak, onlar ona inanmadılar.

Onları ayrı ayrı sarar mısınız?

Onlarla konuşmaktan zevk almaya başladı.

Onları montaj bandı üstünde yaptı.

Onları kovma yetkisini bana verdi.

Onların mutluluğunu kıskanmıştı.

Bu günlerde kilo alıyorum.

Onların her birine bin yen verdim.

Onlar tartışmışlar gibi görünüyor.

Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.

Onların dışarı çıkması önemlidir.

Onların çoğu üniversite öğrencileriydi.

Onlardan bazıları çok az iş yaptı.

Onlar arasındaki aralık daraldı.

Konu onların aç olmasıdır.

Polisler onları hırsızlık için tutukladı.

Onların ailesi bizimkinden daha yaşlı.

Onlar onu hastaneye kabul ettiler.

Onlar ödül için yarışıyorlar.

Onlar sorunla ilgileniyorlar.

Onlar düşman değiller fakat dostlar.

Onlar İngilizce öğrenmeye istekliler.

Onlar Noel Arifesinde evlendiler.

Onlar dokümanı tartışmalı.

Onlar sık sık yaşamın kısa olduğunu söylerler.

Onlar bunun sadece geçici olduğunu söylediler.

Onlar onun ciddi olarak hasta olduğunu söylüyorlar.

Onlar görmek inanmaktır diyorlar.

Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.

Onlar üzerinde her türlü avantaja sahibiz.

Onların hepsi teklifi kabul etti.

Onların davetini kabul etmedi.

Bacak bacak üstüne atmış şekilde orada oturdu.

Bir an onlara inanmadım.

Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.

Onların istediklerini yapmayı reddetti.

Çiftçi onları meşgul etmeyi severdi.

Onların bebeği zaten yürüyebiliyor.

Onların kaba davranışı beni kızdırır.

Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.

Onlar zorlukların farkındalar.

Onlar mali sorunlarla karşı karşıya.

Onlar bir roket fırlatacaklar.

Onlar gerçekten iyi vakit geçiriyorlar.

Onlar gemiye petrol yüklüyorlar.

Onlar iyi-uyumlu bir çift değil.

Onlar Fransa'nın güneyindendir.

Onlar yeni bir hükümet seçtiler.

Onlar dün onun evinin yanından geçtiler.

Onlar uzaya ilk insanı gönderdi.

Onlar savaşın çabuk bitmesini istiyordu.

Onlar evlilik sorunları yaşıyordu.

Onlar bir hafta içinde gelecekler.

Onlar ıssız bir adayı araştıracaklar.

Onlar bütçe hakkında endişeliler.

Onların eşlerinin hepsi otobüse bindi.

Onlar sabah erken kalkarlar mı?

Bu günlerde az sayıda öğrenci kurşun kalem kullanıyor.

O, bu günlerde görünmüyor.

Onların lideri olarak hayranlık duyuluyordu.

Konu hakkında onlarla tartıştım.

Onları şehir kütüphanesinden ödünç alıyorum.

Onlar geri gelinceye kadar burada bekleyeceğim.

Onların geç gelmesi benim hatamdı.

Onlarla sorunu tartışalım.

Silahlı adamlar onları bekliyorlardı.

Onların evi istasyondan uzaktır.

Onların kulübesi vadide yer almaktadır.

Onların planı bana ilginç görünüyor.

Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.

Onlar onu sahtekar olmakla suçladı.

Onlar Bay White'ı yönetici olarak atadılar.

Onlar kanser araştırma işiyle meşgul.

Onlar inançlarında fanatik.

Onlar çeşitli boyutlarda yapılırlar.

Onlar aşağı yukarı aynı boyuttalar.

Onlar Kyoto'nun manzaralarını seyrediyorlar.

Onlar Şükran Gününde hindi yediler.

Onlar sorunu araştırmaya başladı.

Onlar spor takımları için tezahürat yaptılar.

Onlar masaya örtü örttüler.

Onlar din özgürlüğü için savaştılar.

Onlar Pazar sabahı kiliseye giderler.

Onlar yağmurda tamamen ıslandılar.

Onlar oraya iki gün önce gitmişti.

Onlar asla çok başarılı olmamıştı.

Onların pek çok ortak yanı var.

Onlar zaten işi bitirdi.

O zamandan beri onlardan hiç haber alınmadı.

Onlar yarın evlenmek niyetindeler.

Onlar buluşmayı ve içmeyi severler.

Onlar kasabaya doğru yola çıktılar.

Onlar misafirlere biraz kahve önerdiler.

Onlar sık sık bisikletle pikniğe giderler.

Onlar vergi yükseltme planına karşılar.

Onlar takım oyunlarına katıldılar.

Onlar yaya olarak bir yere gitmeyi reddettiler.

Onlar onun belediye başkanlığı için aday olacağını söylüyor.

Onlar o ilacın güvenli olmadığını söylüyorlar.

Ona onun onların tutsağı olduğunu söylediler.

Ürünleri satın almaları için onlara ısrar etti.

Onların hepsi gürültüden bıktılar.

Onlar sonuçtan memnundu.

Onlar zayıftı ve ruhen çökmüştü.

Onların hepsi onun ölümünden bahsediyorlar.

Bir gün içinde onlar Fransadaydı.

Onların dinlerini göz önünde bulundurmalısın.

Onların niçin konuşmaktan vazgeçtiklerini biliyor musun?

Onlara öğretmek için oldukça niteliksizim.

Onlardan her birine üç kurşun kalem verdim.

Bu günlerde babamı az görüyorum.

Askerler onların emirlerini uygulamak zorundadır.

Bazı insanlar sıçanları yakaladılar ve onları yediler.

Onun onları sevmediğini insanlar biliyordu.

Polisler onların çantalarını inceliyordu.

Onların bebeği henüz emeklemeye başladı.

Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.

Onların sabrı tükenmek üzereydi.

Onlar ayrıca dini özgürlük sözü verdi.

Onların planımızı kabul etmeleri muhtemel.

Onlar anlaşmadan memnun.

Onlar emirlere itaat etmeliler.

Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor.

Onların her biri bulmacanın bir parçasına sahip.

Onlar bizden daha erken başlamış.

Onların yaşayacak hiç evi yok.

Onların eski inşaat ekipmanları var.

Onlar birkaç şey hakkında kızgındı.

Gelecek Cuma saat 15:00'te Japon'yadan ayrılacağız.

Onlara otobüs terminalinde rastladık.

Onları asla tekrar göremiyeceğini söyledi.

Onlara nasıl Japonca konuşulacağını öğretmektedir.

Onları anlaşmaya teşvik etti.

İşte onların izlemesi için yeni bir video.

Onların planları hakkında bilgim yok.

Minnettarlığımı onlara göstermek istedim.

Onlarla yüz yüze konuşmak istedim.

Onları uğurlamak için havalanına gittim.

Bu günlerden birinde seni oraya götüreceğim.

Bu günlerde görüşüm kötüleşiyor.

Onlardan bazıları çok zor gibi görünüyor.

Komutan onların ilerlemelerini emretti.

Onların önerisi söz konusu değil.

Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.

Onlar basit bir yaşamdan memnun.

Onlar yeni evden memnun.

Onlar astronomi ile çok ilgili.

Onlar İngiliz taraftarlarına Muhafazakarlar adını verdiler.

Onlar el işaretleri kullanarak iletişim kurabilirler.

Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.

Onlar dört yıldır evliler.

Onlar öğle yemeğinde sandviç ve kahve aldılar.

Onlar bu konuda bir şey bilmiyor olabilir.

Onlar yangından uzaklaştılar.

Onlar artık bir protesto yapma ihtiyacı duymadı.

Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.

Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.

Onlar tsunami ile ilgili uyarılmadılar.

Onlar bir ay daha hazır olmazlar.

Onlarla sorunu tartışacağız.

Onlar dün gördüğün insanlar mı?

Beklenildiği gibi, onlar yarışmayı kaybettiler.

Onların ikisinin arasında, Ken daha uzundur.

Muhafızlar onların söylediği her şeyi duydular.

Onların düğününe davet edildin mi?

Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.

Onların karşılaşmaları kaçınılmazdı.

Onların çoğu düşmanla ticaret yaptı.

Bana onların bulunmama nedenini söyle.

Onlar oraya gitmeden önce savaş sona erdi.

Sorun onlar tarafından tartışılıyor.

Rapor onların hatalı olmadığını söylüyordu.

Onların başkenti yıllarca Cuzco idi.

Onlar arasında kuşak farkı var.

Onlar da İngiliz mallarını almayı reddettiler.

Bu hafta onların hepsi tatildeler.

Onlar yarışın son bölümünde.

Onlar birbirleriyle iyi geçinirler.

Onlar bitişikte yaşayan insanlardır.

Artık onların canı oynamak istemiyordu.

Onlar vagonları sürdü ve malzemeleri taşıdı.

Onlar gerekli oyları alamadı.

Onlar teklifte birçok değişik yaptılar.

Onlar başkent Mexico City'ye taşındılar.

Onlar otuz altı düşman uçağı düşürdü.

Onlar altın ve gümüş ticareti yapmak istiyordu.

Onlar Fransızca ve web tasarımı eğitimi görüyorlar.

Onlar sağlık hizmetleri için bir yasa tasarısı hazırladılar.

Onlarla ilişkileri kopardık.

Onlara yiyecek ve giyecek sağladık.

Onların her ikisi de aynı anda geldiler.

Onların bahçede dolaşmasına izin verdi.

Onların planının başarılı olacağını sanmıyorum.

Onların birbirlerine âşık olduğunu biliyorum.

Onların eski binayı yıkışını izledim.

Bu günlerde sizi görmeye geleceğim.

Onlardan iyi haber bekliyorum.

Kasım ayı sonlarında, Onlar Finlandiya'ya saldırdılar.

Onların yalan söylediği belliydi.

İki kız kardeşi var. Onlar Kyoto'da yaşıyor.

Rahip onları koca ve karı ilan etti.

Öğretmenleri onları çok çalıştırıyor.

Onlar ayrıca ay kayaları ve toprağı topladı.

Onlar ciddi bir durumla karşı karşıya.

Onlar para tasarrufuyla ilgilenmiyor.

Hem onlar hem de siz sıradan insanlarsınız.

Sizin yanınız sıra, onlar da sıradan insanlar.

Onlar profesyonel oyuncu oldu.

Onlar çoğunlukta olduğuna inanıyordu.

Onlar yürüyerek büyük kıtayı geçtiler.

Onlar başkanın istifa etmesini istedi.

Onlar ağaçların arasındaki şu evde yaşarlar.

Onlar geçen yıl İngilizce çalışmaya başladı.

Onlar birçok sorunlarla karşılaştı.

Onlar Güneye dönmek için zorlandılar.

Onlar ülkenin en büyük işiydi.

Onlar köleleri özgürleştirmek için savaşmazlardı.

Onların takımından üç puan ilerdeyiz.

Onların istediği onun gibi bir adamdı.

Bu günlerde bir dolarla çok şey alınmaz.

Onların her biri o filmi izlemeye gitti.

Onların planı hakkında bir şey bilmediğini inkar etti.

Onun onların hepsiyle iskambil oynadığını gördüm.

Onlardan senden korktuğumdan daha çok korkuyorum.

Onların niçin dövüştüklerini anlayamadı.

Bulaşıkları yıkadı ve onları kuruladı.

Birdenbire, bir adam onların önüne doğru yürüdü.

Onların arkasındaki adam piyano çalıyordu.

Tanaka ailesi onlarla yemek yemem için beni davet etti.

Onlar da proje ile ilgileniyorlar.

Onlar mevcut durumdan memnun.

Onlar olayı araştıracak.

Onlar şimdi ya Kyoto'da ya da Osaka'dalar.

Onlar ülkenin ortasından geldi.

Onlar iki gün sonra Ford Sumteri yakaladı.

Onlar İngiltere'de çok çay içerler.

Onlar sekiz ayda yaklaşık 35,000 km uçarlar.

Onlar geçinmeyi zor buldu.

Onlar büyük bir öğle yemeği ve küçük bir akşam yemeği yer.

Onlar arkalarında yüzlerce yaralı insan bıraktı.

Onlar onun özgürce konuşma hakkını destekledi.

Onlar Güney Lehçesi ile konuşuyorlardı.

Onlar benim teknik okuldan arkadaş.

Onlara ne olduğu hâlâ bir sır.

Geçen yıl domates yetiştirdim ve onlar çok iyiydi.

Dünya'da böyle çok insan vardır. Normalde onlar cesur değildir. Hava karardıktan sonra, onlar cesur olur.

Oyunun kurallarını onlara açıkladım.

Bu ilkbahar onları görmek için sabırsızlanıyorum.

Onların ellerinden geleni yapması önemlidir.

O kadar karanlıktı ki onlar güçlükle görebiliyorlardı.

Banka onlara daha fazla kredi vermeyi reddetti.

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var?

Onların evi otobüs durağının tam karşısında.

Onların ev alma önerisi reddedildi.

Onların sesleri telefonda birbirine benziyor.

Onların hepsi ona liderleri olarak saygı duyuyorlardı.

Onlar mermerden bir heykel yontuyorlar.

Onlar sendika liderleriyle anlaştılar.

Onlar bizim partiye daveti reddetti.

Onlar işi bitirmediler, değil mi?

Onlar bu apartmanın 12. katında yaşar.

Onlar hâlâ ona ve politikalarına destek veriyorlardı.

Bu kitap onların okuması için yeterince kolay.

Bu, onların arabayı çaldığını söylediği kişi.

Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.

Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.

Onların hepsinin komploda yer aldığını düşünüyorum.

Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.

Onlar ayrıca eti ve sütü için hayvanlar besledi.

Onlar serada çilek yetiştirir.

Onlar yerel yönetimin üyeleriydi.

Onlar sadece kitap satışıyla ilgileniyordu.

Bütün yaz boyunca onlarla birlikte kaldık.

Onlar yaklaştığında, onlar silahlarını ateşledi.

Haziranın sonuna kadar, onlar oy vermeye hazırdı.

Onların ne kadar süredir evli olduğunu biliyor musunuz?

Fakir olmalarına rağmen, onlar mutluydu.

Onların korumasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu.

Onların çoğunun yardımına gelmesini umuyordu.

Onlara nüfus artışını araştırmalarını emretti.

Onlar döner dönmez sana telefon edeceğim.

Onlar da eşit işe eşit ücret istedi.

Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.

Onlar sadece oradaki dükkâna gidiyorlar.

Onlar Lee Harvey Oswald adında bir adamı tutukladı.

Onlar Lincoln'un bir zafer konuşması yapmasını istedi.

Onlar soğuk havanın yaklaştığını hissedebilir.

Onlar deneye gece gündüz devam ettiler.

Onlar tekne yapmak için birçok ağacı kestiler.

Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.

Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim.

Onların yeni bir araba almasını ummuyorduk.

Onların yeni bir araba almasını ummuyoruz.

Onların her ikisi de toplantıda yoktu.

Onlar her zaman köpeği kapıya bağlı tutar mı?

Sence onlar ne kadar süredir evli?

Çiğ yumurta yiyemem. Onlar pişirilmeli.

Odaları için onlara çok fazla para ödedim.

Onların arasındaki farkı fark etmedim.

Bu günlerde onu tekrar göreceğim.

Mayıs ayında kar yağsa, onlara sürpriz olur.

Onları yenmek için, çok sıkı antrenman yaparız.

Bu metodun işe yarayıp yaramayacağı şüpheli.

Onlar Çince eğitimi yapan tek öğrenci.

Büyük olasılıkla, onlardan önce varacağız.

Onların üçünün arasında, Ken en hızlı koşar.

Şarkı söylemekten hoşlanmıyordu fakat onlar ona şarkı söylettiler.

Sanırım onlar beş yıldır evli.

Onlardan bazıları evet dedi ve diğerleri hayır dedi.

O miktarda yiyecek onlara bir hafta yeter.

Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.

Onların ilgilenmesi için bir sürü sorun var.

Onların hepsi cevaplarınızdan memnun görünüyordu.

Onlar her zaman Hamilton'un onlara yapmasını söylediklerini yaptı.

Onlar tembel. Böyle insanları anlayamıyorum.

Onlar gökyüzüne bakmak için bir teleskop kullanıyor.

Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

Onlar başlar başlamaz yağmur yağmaya başladı.

Onlar kırk yıldan fazla bir süre savaşmadı.

Onlar nadiren, kırk yılda bir, birbirleriyle tartışırlar.

Onlar her şeyi oldukça yüksek fiyatlarla sattı.

Onlar ilk kez yurt dışına bir seyahate gitti.

Oraya vardığımda onlar gitmek üzereydi.

Dosyalarını organize etmek için hangi metodu kullanıyorsunuz?

Onlarla birlikte gitmek istiyorsan acele etmelisin.

Onların zamanının çoğu kısmi zamanlı işlerde harcanır.

Duyduğuma göre, onlar ayrıldı.

Onların zamanını aldığı için onlardan özür diledi.

Bu günlerde bana gittikçe daha az sıklıkta yazıyor.

Onların tartışmasını durdurmak için elimden geleni yaptım.

Teknolojideki gelişmeler onların başarmasına yardım etti.

Birçok genç Japon bu günlerde yurt dışına seyahat ediyor.

Onların hiç sakalları, saçı ve kaşları yoktu.

Onları uyandır.

Emniyet kemerlerini nasıl bağlayacaklarını onlara gösterdi.

Sel onların toplumunda bir felakete neden oldu.

Şiddetli yağmur onların oraya gitmesini engelledi.

Onların partisi seçimlerde en fazla oyu aldı.

Bu üzümler o kadar ekşi ki onları yiyemem.

Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.

Onlar birbirleriyle çoğunlukla postayla iletişim kurarlar.

Onlar evde yemek pişirdi ve temizlik yaptı.

Onlar onun saldırılarından bazılarının haksız olduğunu sezinlediler.

Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar.

Onlar yıllardır bu geleneği uyguluyorlar.

Onlar o mağazada çeşitli mallar satmaktadır.

Onlar gelemediğin için hayal kırıklığına uğradı.

Onlar dersi dikkatle dinliyorlardı.

Onlar kentin hızlı büyümesine şaşırdılar.

Onlar sandviç, salata istiyor, ve meyve suyu da.

Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.

Onların peş peşe basket yapmasını izledik.

Onları hafta sonuna kadar almalısın.

Onları yalnız bıraksan bile, çocuklar büyür.

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?

Bu günlerden birinde seni ziyaret etmeyi düşünüyorum.

Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.

Onlar meşgulse onları rahatsız etmek istemiyorum.

Onları isteyen herkese bu biletleri vereceğim.

Büyük olasılıkla, onlar varmadan önce varırız.

Onları seviyorum.

Onlar yeni mi?

Onlar büyük.

Onlar bize yardım ederler.

Onlar bizi severler.

Onlar harika.

Onlar gitti.

Biz onları seviyoruz.

Onlar meşgul mü?

Onlar uzun boylu mu?

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

Onlar burada.

Onlar bizi kurtardı.

Onlar silahlı.

Onlar yalan söylüyorlar.

Ben onlara benzerim.

Onları arayacağım.

Onlar sıkıldı.

Onlar komik.

Onlar gidiyorlar.

Onlar çamurlu.

Onlar hareket edemezler.

Onlar öğrendi.

Onlar kötü kokuyor.

Onlar daha çok istiyor.

Onlar çok çalışırlar.

Onlar geliyor.

Onlar benim.

Onlar nerede?

Onlar kimin?

Onlar beni görebiliyor mu?

Onlar bizi görebiliyor mu?

Onları bana ver.

Onların hepsini biliyorum.

Onların hepsini seviyorum.

Onları mutlu tutun.

Onları bana göster.

Onlar sarı.

Onlar korkak.

Onlar saftı.

Onlar iyi olacak.

Onlar Rus.

Onlar benimle birlikte.

Onlar hediye.

Birlikte bütün kitapları topladık ve onları boş bir odaya koyduk.

Onlar benim için mi?

Onları görebiliyor musun?

Onlar nasıl dediler mi?

Onlar sebebini söyledi mi?

Onları ona ver.

Onları uyarmalıyım.

Sadece onları izle.

Onlar kahveyi severler.

Onlar sana güvendi.

Onlar oyalıyorlar.

Onlar içeride.

Onlar ne zaman gitti?

Onlar ne zaman olduğunu söyledi mi?

Onları okudun mu?

Onlara dokunma.

Onlar ne uzunlukta?

Onların fiyatı nedir?

Onları almadım.

Onları tanımıyorum.

Onları canlı istiyorum.

Onların hepsine sahibim.

Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.

Donanma jetlerinin navigasyonda önemli bir bozumu vardı ve onlar yanlışlıkla kendi askerlerini bombaladılar gibi görünüyor.

Onların tarafında bir hataydı.

Yıldızlar büyüktür, çünkü onlar sıcaktır; onların yakıtı bittiğinde, onlar çökerler.

Bu günlerde, "aslan payı" genellikle "en büyük pay" anlamına gelmektedir; fakat çok geçmeden önce "onun hepsi" anlamına geliyordu.

Yapı olarak kusurlu olsalar bile, onlar fonksiyon olarak mükemmeldir.

Köpek onların.

Onlar öğretmenler.

Onlar çok eski.

Onlar izliyor.

Onların ikisi de güldü.

Onlar beni göremiyor.

Onlar Tom'u sınır dışı ettiler.

Onların bir TV'si var.

Onlar ölmüş olmalı.

Onlar sık sık bizimle görüşürler.

Onlar sörf yapmaya gittiler.

Onlar hızlı hızlı soluyorlardı.

Onlar pahalı.

Onlar tehlikede.

Tom bir kaçak.

Onlara yiyecek verdik.

Onları uyarmalıyız.

Onların çıktığını gördük.

Onlar ne dedi?

Onlar ne istiyor?

Onlar ne yapacak?

Onlar nereye gitti?

Onlar memnun mu?

Onların parası var mı?

O onları durduramaz.

Onları suçlayamam.

Greta Garbo İsveçli bir aktristi.

Onlar hayatta kalacak.

Onları şaşırttım.

Onlar için endişeleniyorum.

Onlar hakkında endişeli değilim.

Onları suçlamıyorum.

Onların evini seviyorum.

Onları görmek istiyorum!

Onları görmek istiyorum.

Onlar arkada bırakıldı.

Onların duvarına bak.

Sigorta atmış.

Onların hepsi araba sürebilir.

Onlar yorgun değil.

Onlar beni incitemezler.

Onlar onu durduramaz.

Onlar beni durduramaz.

Onlar bizi durduramaz.

Onlar girmedi.

Onlar dinlemedi.

Onlar bizi tanımazlar.

Onlar onu satmaz.

Onlar çikolata yerler.

Onlar barış içinde yaşarlar.

Onlar Amerikalı görünüyor.

Onlar rahatlamış görünüyor.

Onlar asla vazgeçmez.

Onlar onun kitabını okur.

Onlar seni ölü istiyor.

Onlar gece çalışırlar.

Onlar sana kızgın.

Tom onları terk etti.

Onlara ihtiyacımız yok.

Onlar nasıl biri?

Onlar ne istedi?

Bildiğim kadarıyla, onlar hâlâ birlikte.

Onlar nerede yaşıyor?

Onlar niçin öfkeli?

Onlar niçin tartıştılar?

Onlara güvenebilirsin.

Onları severim, yabancı dilleri.

Bugün onlar geldi mi?

Onları yenecek.

Kelimeleri cümlenin başına doğru geri itme sayesinde, sonda sadece onlardan ikisi kaldı: Mary, Tom.

Onlarla baş edemiyorum.

Onlar için kötü hissediyorum.

Onların her ikisini de tanıyorum.

Onların kim olduğunu biliyorum.

Onların ikisini de severim.

Onlara bir şey söylemedim.

Onlardan biri değilim.

Sadece bir kaçamaktı.

Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı.

Belki onlar mutludur.

O onlara sert davranıyor.

Onlar bizim misafirlerimiz.

Onlar profesör.

Onlar haklı olamaz.

Onlar sizi kovamaz.

Onlar sana zarar veremez.

Onlar iyi bir iş yaptı.

Onlar et yemez.

Onların seçeneği yok.

Onların atı var.

Onlar gerçeği biliyor.

Onların paraya ihtiyacı var.

Onların yardımına ihtiyacı var.

Onlar bize bakır satmaktadır.

Onlar onu biliyor olmalı.

Onlar Tom'u dava etmeli.

Onlar memnundu.

Onlar benim için burada.

Tom onların lideri.

Onları bilgilendirmeliyiz.

Onları yeneceğiz.

Onlar nereli?

Onlar nerede olabilir?

Onlar niçin ağlıyor?

Onlara yardım edemezsin.

Onlar portakal sever mi?

Onları buradan çıkarın.

Sanırım onları duyuyorum.

Onların kazanmasını istiyordum.

Belki onlar mutlu.

Onların ayakları kirli.

Burada hiç bira yok.

Onlar her zaman şikâyet ederler.

Onlar yaklaşıyor.

Onlar etyemezler.

Onlar kurtarılamaz.

Onlar bir daire oluşturdu.

Onlar bizimle birlikte eğlendi.

Onlar onu iyi idare etti.

Onların siyah saçı var.

Onlar kim olduğumuzu bilirler.

Onlar bizi tanır.

Onlar mumları yaktı.

Onlar bir evde yaşar.

Onlar her şeyi kaybetti.

Onlar kendi çocuklarını sever.

Onlar onunla dalga geçti.

Onlar nadiren oraya gider.

Onlar gerçekten akıllı.

Onlar bir okul kurdular.

Onlar büyük bir risk aldı.

Onlar kaçmaya çalıştı.

Onlar çok mutluydu.

Onlar galipti.

Onlar üst kata çıktı.

Onlar piyango kazandı.

Onlar çok eğlenecek.

Onları bulmak zor.

Onlar koridorda iki numarada.

Onlar bir tehdit değil.

Onlar sevinç gözyaşları.

Onlardan daha hızlı koşamayız.

Onlarla birlikte eğlendik.

Onların kim olduğunu biliriz.

Onlar nereye gidiyorlar?

Onları suçlayamazsın.

Onlar hâlâ yatakta mı?

Onlar benim küpelerim mi?

Onlar bizi tanır mı?

Onlara gülmeyin.

Onlarla alay etmeyin.

Bugün onlarla buluştu mu?

Onların kim olduğunu bilir.

O onların tek çocuğu.

Onların maliyeti nedir?

Onlara minnettarım.

Onları öpüşürken yakaladım.

Tanıştığınız insanların ellerine dikkat edin ve onların ne kadar farklı ve ilginç olduklarını gördüğünüze şaşıracaksınız.

2008'de işe başladığımızda, çalıştırmak istediğimiz insanların bir listesini yazdık sonra dışarıya çıktık ve onları işe aldık.

Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.

İnsanlar hafta sonunda ne yaptıkları hakkında sık sık yalan söylerler. Böylece arkadaşları onların gerçekten ne kadar sıkıcı olduklarını fark etmez.

Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

Kediler kızlara benzer.Onlar seninle konuşursa harika fakat sen onlarla konuşmaya çalışırsan, o kadar iyi gitmez.

O, şeytanın avukatı olmaktan usandı ve ne kadar aptalca olursa olsun, şimdi onların önerdiği her fikri kabul ediyor.

Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.

Çiçekleri niçin mi satın aldım? Niçin bana böyle bir soru soruyorsun? Onları sadece almak istediğim için aldım.

Bazen seninle konuşmak istemeyeceğini düşündüğün insanlar senin onlarla konuşmanı bekleyen insanlardır.

Süper Nintendo'nun grafikleri şaşırtıcı. Onlar orijinal Nintendo'nun grafiklerinden çok daha iyi.

Bu kuruluşta onların hepsi patron olduğu ve Hintli olmadığı için, herhangi bir karar alınması bir mucize.

Onların etkisi her gün biraz daha büyüyor fakat onlar yaratıcı değil ve değer yargıları yapamıyorlar.

Onlar ebeveynlerinin neslinin onların yaşında olduğundan daha eğitimli, daha sağlıklı ve daha varlıklıdır.

En ilginç bilgi çocuklardan gelir, zira onlar bildikleri her şeyi anlatır ve sonra durur.

Onlara acele etmesini söyle.

Onların fonu bitti.

Onlar kapıya vurdu.

Onlar yeni bir araba aldı.

Onlar gözyaşlarına boğuldu.

Onların hepsi kötü olamaz.

Onlar bizi gönderemez.

Onlar İsveçli.

Onlar oraya gitmedi.

Onlar ona karşı cephe oluşturdular.

Onlar cezalandırılmalı.

Onlar hiç bira içmez.

Onlar hiç bira içmez.

Onlar hiç yalan söylemez.

Onlar parayı paylaştı.

Onlar gerçek serum kullandı.

Onlar ellerini yıkar.

Onlar davet edilmedi.

Onlar memnun değildi.

Onlar gerçekten üşümüştü.

Onlar etkilenmemişti.

Onlar ona inanmazlar.

Onlar benim için geliyor.

Onlar bizim için geliyor.

Onlar duşta.

Onlar sadece öğrenci.

Onlar satranç oynuyor.

Onlar boş sözler.

Onlar hatalıysa ne olur?

Onların söylediği doğru.

Onları nerede bulabilirim?

Onların kim olduğunu bilirsin.

Onların her ikisi de aynı mı?

Onlar bize bakıyorlar mı?

Bu akşam onlara telefon et.

Onlar bir şey buldu mu?

Onlar oraya gitti.

Onların konuşması Çince olduğu için, tek kelime anlamadım.

Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.

Onların her ikisi de öldü.

Açık saçık fıkralar bilirim ama asla onları anlatmam.

Onların tartışmasını yatıştırmak için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Onları nerede ızgara yaptın?

Onlar sahte.

Onlar Bayan Smith'i başkan atadılar.

Çok hızlı koştuğu için, onlar ona yetişemedi.

Müstehcen fıkraları sevmem fakat onları anlattığında ondan çok zevk alırım.

Onun çocukları Tokyo'ya gitti ve onları çok özlüyor.

Sanırım onlara ihtiyacımız var.

Sanırım onlar öğrenci.

Sanırım onlar seni gördü.

Sanırım onlar bizi gördü.

Sanırım onlar beni gördü.

Sanırım onlar seni seviyor.

Sanırım onlar bizi seviyor.

Sanırım onlar beni seviyor.

Sanırım onlar seni tanıyor.

Sanırım onlar bizi tanıyor.

Sanırım onlar beni tanıyor.

Hâlâ onlara sahibim.

Onların hepsini gördüm.

Onların bulmadığı bir şey buldun.

Onların hepsi takım.

Onlar kontrat yapmadı.

Onlar Tom'u talep edecek.

Henüz onları Tom'a vermedim.

İnsanların kalbini kırarak değil kalbini kazanarak onları motive edersin.

Çalışma arkadaşlarımın hepsi benden nefret etse bile ben onları içten içe seviyorum.

Meğerse bir ayrılık yokmuş. Onlar tekrar bir arada kalmaya karar vermişler.

Suni sorunlar yaratıp onları benim çözüp çözemeyeceğimi ya da yardım isteyip istemeyeceğimi merak ettin.

Onların sınırlarımıza dayanmasından korktun ve kendince böyle bir önlem aldın değil mi?

Otoyollar karmaşık olsa bile onlarda bile bir mantık var.

Tanıştığım insanların benimle sohbet etmesini beklemeliyim ya da ben onlarla sohbet etmeliyim.

Arkadaşlarınızı gerçekten sattınız mı yoksa onlar zaten dışarda mı?

Onların Tom hakkında çok şey söylediğine eminim.

Sanırım iş için en iyi kişi olduğundan dolayı onlar Tom'u seçti.

Tom'a bazı sorular sordum ve onların hepsini cevapladı.

Ben insanlara zarar vermek ve onları üzmek istemiyorum.

Ölenler ölmedi onlar hep aramızda mı?

Sevdiklerime kızsam bile onlardan neden vazgeçeyim?

Gazete haberlerinin hepsi doğru değilmiş demek.

Tom'un gerçekten onlara ihtiyacı yoktu.

Onlar Tom'u geri götürmeyecek.

Onlar Tom'la konuşmayacak.

Onlar Tom'u bırakmayacak.

Onlar Tom'u içeri sokmayacaklar.

Onlar Tomû kaçırmayacaklar.

Onlar Tom'un kaçmasına izin vermeyecekler.

Onlar Tom'u orada bulmayacaklar.

Onlar Tom'u buldular, değil mi?

Onlar Tom'u geri istemiyorlar.

Teknolojiyi ve yenilikleri takip edip onların daha iyisini yapmak için hep beraber çalışmalıyız.

Tom'a onları satmadım.

Onların Tom'u incitmesine izin verme.

Tom onlarla birlikte.

Onları birbirinden nasıl ayırıyorsun?

Onlar Fransızca konuşamıyor mu?

Onların her ikisi de Fransızca anlar mı?

Onların geldiğini duydum.

Onların hepsini denedim.

Onların hepsi kıkır kıkır güldü.

Sanırım Onlar Fransızca konuşurlar.

Onlar Tom'a güvenmemeli.

Onları ödeyemem.

Onları bulabilirim.

Onlar seni sevmiyorlar.

Onları istiyor musun?

Onlar burada Fransızca konuşmazlar.

Onlara ihtiyacın olmayacak.

Onları tanımıyorsun.

Size katılırım ama ailemin onayını almalıyım çünkü beni doğuran doğurtan büyüten onlar.

Onlar ne aldılar?

Onlar ne buldular?

Onlar ne yaptılar?

Onları suçlayamayız.

Onları yenmedik.

Onları dövmedik.

Tom onlar gibi.

Tom onları getirmedi.

Onlar seni incitmeyecekler.

Onlar bizi incitmeyecekler.

Onlar sana yardım etmeyecekler.

Onlar yol katetmeyecekler.

Onlar seni bulmayacaklar.

Onlar Tom'u bulmayacaklar.

Onlar onu yapmayacaklar.

Onlar içeri gelmeyecekler.

Onlar geri gelmeyecekler.

Onlar beni yakalamayacaklar.

Onlar geri adım atmayacaklar.

Onlar ona izin vermeyecekler.

Onların umurunda değil.

Onlar seni istemiyorlar.

Onlar Tom'a güvenmiyorlar.

Onlar bana güvenmiyorlar.

Onlar Tom'a saygı göstermiyorlar.

Onlar onu bilmiyorlar.

Onlar beni tanımıyorlar.

Onlar senden nefret etmiyorlar.

Onlar onu almıyorlar.

Onların umurunda bile değil.

Onlar onu görmediler.

Onlar sebebi söylemediler.

Onlar onu söylemediler.

Onlar Tom'dan hoşlanmadılar.

Onlar beni incitmediler.

Onlar Tom'u bulmadılar.

Onlar onu yapmadılar.

Onlar onu sormadılar.

Onlar bana yardım etmeyecekler.

Onlara ihtiyacım olmayacak.

Onları kullanmam.

Onlara ihtiyacım yok.

Onlardan korkmuyorum.

Onları getirmedim.

Bulunduğum yerlerin hepsini böcekler basmış. Lütfen onları temizleyin de ben de insan gibi yaşayayım.

Onlar Tom ve Mary.

Onlar Tom'la konuşuyor.

Onlar Tom'a bakıyorlar.

Onlar Tom'a baktılar.

Onlar Tom'a gülümsediler.

Onlar Tom'u sevmezler.

Onları koru.

Kimin onlara ihtiyacı var?

Onları kim aradı?

Onları kim getirdi?

Onlar ciddi miydi?

Onlar iyi miydi?

Onlar ikna edildi mi?

Onları kaybettik.

Onları yakından izle.

Onları akıllıca kullan.

Onların hepsini kullan.

Onları at.

Onlar hakkında düşünün.

Onların silahları var.

Onlar tutuklu.

Onlar hâlâ bu civarda.

Onlar yardım gönderiyorlar.

Onlar buradalar.

Onlar yetişkin insanlar.

Onlar deliriyorlar.

Onlar her zaman hatalı.

Onların hepsi güvende.

Onlar durmayacaklar.

Onlar bilmeyecekler.

Onlar hareket etmeyecekler.

Onlar tehdit hissetti.

Onlar seni aradılar.

Onu onlar inşa ettiler.

Onlar bana inanıyorlar.

Bu onların sorunu.

Bu onları durduracak.

Bu onlara gösterecek.

Onlara soralım.

Bu onların hakkı.

Bu onların işi.

Bu onların hatası.

Bu onların seçimi.

Allah bu günümüzü aratmasın.

Ailem gerçeği sakladı, onlara yalan söyleyebilir miydim?

Onları alacağım.

Onları bulacağım.

Onları kontrol edeceğim.

Onları hatırlıyorum.

Onlara ihtiyacım var.

Onlarla buluştum.

Onlar hiç yanılmaz mı?

Onlardan nefret ediyorum.

Onları aradım.

Onları yaktım.

Onlara rüşvet verdim.

Siz onlarla anlaşmadınız mı?

Onlar demedi mi erken veya geç gelebilir diye?

Onlar cevap verdiler mi?

Onlar gittiler mi?

Onlar kaçtı mı?

Bana onları ver.

Onların silahlarını alın.

Onlara söyleme.

Onlara zarar verme.

Onlar biliyor mu?

Onlarla ilgilen.

Onları iptal et.

Onları yine arayın.

Onlar senin mi?

Onlar patlayıcı mı?

Onlar zehirli mi?

Onlar burada mı?

Onlar cana yakın mı?

Onlar öldü mü?

Onlar sevimli mi?

Onlar suçlu mu?

Onlar polis mi?

Onlar silahlı mı?

Onlar hayatta mı?

Onlara bana bir bilet daha göndermelerini söyledim.

Geri döndüğümde onları yarın ararım.

Onlar Tom'u kelepçeledi.

Onlar bizi fark ettiler.

Onlar bizi serbest bıraktılar.

Onlar hiç karşılaşmadılar.

Onların yeterince vardı.

Onların arkadaşları var.

Onlara zarar verildi.

Onlar yakalandı.

Onların hepsi gitti.

Onlar çok yararlı.

Onlar çok garip.

Onlar çok zeki.

Onlar çok fakir.

Onlar çok iyi.

Onlar çok samimi.

Onlar çok yetenekli.

Onlar şu anda işe yaramaz.

Onlar çok geç kaldı.

Onlar çok şişman.

Onlar düşman.

Onlar hâlâ içeride.

Onlar hâlâ burada.

Onlar hâlâ hayatta.

Onlar yavaşlıyorlar.

Onlar geç saatlere kadar çalıştırıyorlar.

Onlar gerçekten çirkin.

Onlar gerçekten iyi.

Onlar gerçekten çok iyi.

Onlar gerçekten büyük.

Onlar oldukça güvenli.

Onlar oldukça yeni.

Onlar bizim arkadaşlarımız.

Onlar bizim müşterilerimiz.

Onlar orada değil.

Onlar konuşmuyorlar.

Onlar emin değil.

Onlar aptal değil.

Onlarda ayakta durmuyorlar.

Onlar askerler değil.

Onlar benzer değil.

Onlar gerçek değil.

Onlar hareket etmiyorlar.

Onlar taşınmıyorlar.

Onlar benim değil.

Onlar metal değil.

Onlar bakmıyorlar.

Onlar yasa dışı değil.

Onlar burada değil.

Onlar yeşil değil.

Onlar iyi değil.

Onlar kaçık değil.

Onlar heyecanlı değil.

Onlar kötü değil.

Onlar ölü değil.

Onlar gelmiyorlar.

Onlar yalnız değil.

Onlar korkmuyorlar.

Onlar güzel çocuklar.

Onlar benim müttefiklerim.

Onlar taşınıyorlar.

Onlar hızlı hareket ediyorlar.

Onlar içeride kilitli.

Onlar bizi terk ediyorlar.

Onlar sadece kelimeler.

Onlar sadece tembel.

Onlar masum insanlar.

Onlar âşık.

Onlar eğleniyorlar.

Onlar iyi milletler.

Onlar beni takip ediyorlar.

Onlar hızlı koşucular.

Onlar iyiler.

Onlar buraya geliyorlar.

Onlar geri geliyorlar.

Onlar yine geliyorlar.

Onlar bugün kapalı.

Onların her ikisi de sessiz.

Onların her ikisi de gitti.

Onların her ikisi de boş.

Onların her ikisi de sarhoş.

Onların her ikisi de hayatta.

Onların her ikisi de son derece meraklı.

Onlar zaten gittiler.

Onlar zaten öldüler.

Onların hepsi bekliyorlar.

Onların hepsi üst katta.

Onların hepsi deli.

Onların hepsi benim.

Onların hepsi yalancı.

Onların hepsi burada.

Onların hepsi suçlu.

Onların hepsi iyi.

Onların hepsi sahte.

Onların hepsi ölüyor.

Onların hepsi çocuk.

Onların hepsi kötü.

Onlar senin peşindeler.

Onlar bizim peşimizdeler.

Onlar benim peşimdeler.

Onlar tekrar deneyecekler.

Onlar onu sevecekler.

Onlar bunu sevecekler.

Onlar bizi duyacaklar.

Onlar uzaklara gidecekler.

Onlar seni bulacaklar.

Onlar bizi bulacaklar.

Onlar onu bulacaklar.

Onlar bir şey yapacaklar.

Onlar onu yapacaklar.

Onlar bu gece arayacaklar.

Onlar bir şey alacaklar.

Onlar bekliyor olacaklar.

Onlar iyi olacaklar.

Onlar bir sonraki olacaklar.

Onlar minnettar olacaklar.

Onlar cana yakın olacaklar.

Onlar geri dönecekler.

Onlar uykuda olacaklar.

Onlar korkuyor olacaklar.

Onlar onu istiyorlar.

Onlar durmadı.

Onlar çok çalıştı.

Onlar birlikte çalışırlar.

Onlar umursamayacak.

Onlar dinlemeyecek.

Onlar müdahale etmeyecek.

Onlar gelmeyecek.

Onlar anlayacaklar.

Onlar dönecekler.

Onlar yardım edecekler.

Onlar ölecekler.

Onlar gelecekler.

Onlar orada değillerdi.

Onlar dalga geçmiyordu.

Onlar davet edilmediler.

Onlar senindi.

Onlar gençti.

Onlar hatalıydı.

Onlar haksızdı.

Onlar tuzağa düşürüldüler.

Onlar birlikteydiler.

Onlar oradaydı.

Onlar başarılıydılar.

Onlar askerdi.

Onlar uyuyordu.

Onlar kayak yapıyordu.

Onlar hastaydı.

Onlar korkmuşlardı.

Onlar haklıydı.

Onlara eziyet edildi.

Onlar mükemmeldi.

Onlar çok öfkeliydi.

Onlar güzeldi.

Onlar öldürüldü.

Onlar taşınmıştı.

Onlar benimdi.

Onlar evliydi.

Onlar şanslıydı.

Onlar çocuktu.

Onlar kahramandı.

Onlar buradaydılar.

Onlar iyiydiler.

Onlar korkmuştu.

Onlar arkadaşlardı.

Onlar FBI'dılar.

Onlar aileydiler.

Onlar sahteydiler.

Onlar her yerdeydiler.

Onlar nişanlıydı.

Onlar ölüyordu.

Onlar kirliydi.

Onlar flört ediyorlardı.

Onlar kapalıydı.

Onlara saldırıldı.

Onlar inanılmazdı.

Onlar korktular.

Onlar yukarı gitti.

Onlar ölmüştü.

Onlar birlikte gittiler.

Onlar dışarı çıktılar.

Onlar içeri girdiler.

Onlar delirdiler.

Onlar geri gittiler.

Onlar uzaklara gittiler.

Onlar kanıt istediler.

Onlar beni istiyorlar.

Onlar birlikte yürüdüler.

Onlar dışarıda yürüdüler.

Onlar içeride yürüdüler.

Onlar uzaklaştılar.

Onlar onu anladılar.

Onlar etrafında döndüler.

Onlar sana güveniyorlar.

Onlar bana güveniyorlar.

Onlar sessizce konuştular.

Onlar arkadaş kaldılar.

Onlar konuşmaya başladılar.

Onlar ateş etmeye başladılar.

Onlar Fransızca konuştular.

Onlar ayrıldılar.

Onlar yavaşladılar.

Onlar sustular.

Onlar Tom'u vurdu.

Onlar beni vurdular.

Onlar tokalaştılar.

Onlar duygularını paylaştılar.

Onlar gerçek gibi görünüyordu.

Onlar iyi görünüyordu.

Onlar endişeli görünüyor.

Onlar şaşırmış görünüyor.

Onlar ciddi görünüyorlar.

Onlar korkmuş görünüyorlar.

Onlar taşınmış görünüyorlar.

Onlar iyi görünüyorlar.

Onlar hiçbir şey görmediler.

Onlar beni gördüler.

Onlar oturdular.

Onlar Tom'u serbest bıraktılar.

Onlar Tom'u tanıdılar.

Onlar yukarıya koştular.

Onlar dışarıya koştular.

Onlar oyunlar oynadılar.

Onlar futbol oynar.

Onlar basketbol oynar.

Onlar iyi para öderler.

Onlar birbirlerinden ayrıldılar.

Onlar Tom'a boyun eğdirdiler.

Onlar bana boyun eğdirdiler.

Onlar sessizce başını salladı.

Onlar hiç gelmediler.

Onların sana ihtiyacı var.

Onların Tom'a ihtiyacı var.

Onların buna ihtiyacı var.

Onların korunmaya ihtiyacı var.

Onların bana ihtiyacı var.

Onların ona ihtiyacı var.

Onların yardıma ihtiyacı var.

Onların arkadaşlara ihtiyacı var.

Onlar ölmek zorunda.

Onlar gelmek zorunda.

Onlar Tom'u öldürdüler.

Onlar Tom'u özlediler.

Onlar öpebilirler.

Onlar aynı fikirde olabilirler.

Onların niyeti iyiydi.

Onların niyeti iyi.

Onlar bela anlamına geliyorlar.

Onlar iş anlamına geliyorlar.

Onlar gidebilirler.

Onlar geçebilirler.

Onlar gelebilirler.

Onlar seni seviyordu.

Onlar Tom'u seviyordu.

Onlar onu seviyordu.

Onlar Tom'u seviyorlar.

Onlar onu seviyorlar.

Onlar beni seviyorlar.

Onlar onu kaybettiler.

Onlar yine kaybettiler.

Onlar endişeli görünüyorlar.

Onlar yorgun görünüyorlar.

Onlar şaşırmış görünüyorlar.

Onlar müthiş görünüyorlar.

Onlar üzgün görünüyorlar.

Onlar güzel görünüyorlar.

Onlar dehşete kapılmış görünüyorlar.

Onlar harika görünüyorlar.

Onlar tanıdık görünüyorlar.

Onlar şaşkın görünüyorlar.

Onlar sıkılmış görünüyorlar.

Onlar ilgiyi seviyorlar.

Onlar Tom'u tanıyorlar.

Onlar bir şey biliyorlar.

Onlar hiçbir şey bilmiyorlar.

Onlar beni tanıyorlar.

Onlar her şeyi biliyorlar.

Onlar Tom'u incittiler.

Onlar daha iyi biliyorlar.

Onlar hiçbir şey bilmiyorlardı.

Onlar beni tanıyorlardı.

Onlar tekrar öptüler.

Onlar birini öldürdüler.

Onlar çalışmaya devam ettiler.

Onlar ilerlemeye devam ettiler.

Onlar Tom'a sarıldılar.

Onlar Tom'u işe aldılar.

Onlar beni işe aldılar.

Onlar Tom'a yardım ettiler.

Onlar bana yardım ettiler.

Onlar el ele tutuştular.

Onlar Tom'u duydular.

Onlar onu duydular.

Onlar silah sesi duydular.

Onlar ağlamayı duydular.

Onlar gitmediler.

Onların çocukları var.

Onların rehineleri var.

Onların şirketi var.

Onlar geldiler.

Onlar kadınlardan nefret ediyorlar.

Onlar bizden nefret ediyorlar.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlar.

Onlar benden nefret ediyorlar.

Onların birkaç tane vardı.

Onların bir şeyi yoktu.

Onlar Tom'u aldılar.

Onlar yoruldu.

Onlar sıkıştılar.

Onlar onu aldılar.

Onlar ezildiler.

Onlar bağımlı oldular.

Onlar etrafına bakındılar.

Onlar vazgeçtiler.

Onlar bizi buldular.

Onlar Tom'u buldular.

Onlar bunu buldular.

Onlar bir şey bulmadılar.

Onlar seni affettiler.

Onlar seni takip ettiler.

Onlar Tom'u takip ettiler.

Onlar onu tamir ettiler.

Onlar Tom'u idam ettiler.

Onlar hediyeleri değiştirdiler.

Onlar arabayla gittiler.

Onlar arabayla eve gittiler.

Onlar arabayla uzaklaştılar.

Onlar meyveli içecek içtiler.

Onlar kahve içtiler.

Onlar dinlemezler.

Onlar yardım etmezler.

Onlar umursamazlar.

Onlar koşmadılar.

Onlar kımıldamadılar.

Onlar cevap vermediler.

Onlar saygıya layıklar.

Onlar bunu hak ediyorlar.

Onlar daha iyisini hak ediyorlar.

Onlar seni aşağı rütbeye indirdiler.

Onlar kesinlikle biliyorlar.

Onlar bardakları tokuşturdular.

Onlar Tom'u yakaladılar.

Onlar beni yakaladılar.

Onlar Tom'u ele geçirdiler.

Onlar kaçamazlar.

Onlar bekleyebilirler.

Onlar üstesinden gelebilirler.

Onlar yardım edebilirler.

Onlar değiştirebilirler.

Onlar birlikte geldiler.

Onlar içeriye geldiler.

Onlar geri geldiler.

Onlar beni aradılar.

Onlar onu gömdüler.

Onlar onu satın aldılar.

Onlar beni rahatsız ediyorlar.

Onların her ikisi de çalışırlar.

Onların her ikisi de kıs kıs güldüler.

Onların ikisi de gülümsedi.

Onların ikisi de çığlık attı.

Onların ikisi de rahatladılar.

Onların ikisi de tepki gösterdiler.

Onların ikisi de gittiler.

Onların ikisi de sırıttılar.

Onların ikisi de kıkırdadılar.

Onların ikisi de öksürdüler.

Onlar Tom'a inandılar.

Onlar sana inanıyorlar.

Onlar ona inanıyorlar.

Onlar Tom'u tutukladılar.

Onlar onu tutukladılar.

Onlar ikiz değiller.

Onlar orada değiller.

Onlar aptal değiller.

Onlar zengin değiller.

Onlar burada değiller.

Onlar ölü değiller.

Onlar ölü görünüyorlar.

Onlar beni kızdırdılar.

Onlar zaten biliyorlar.

Onlar zaten biliyorlardı.

Onların hepsi izledi.

Onların hepsi yürüdüler.

Onların hepsi konuştular.

Onların hepsi durdular.

Onların hepsi gülümsediler.

Onların hepsi bağırdılar.

Onların hepsi oturdular.

Onların hepsi ayağa kalktılar.

Onların hepsi tepki gösterdiler.

Onların hepsi baktılar.

Onların hepsi dinlediler.

Onların hepsi gittiler.

Onların hepsi güldüler.

Onların hepsi biliyorlar.

Onların hepsi biliyorlardı.

Onların hepsi sarıldılar.

Onların hepsi girdiler.

Onların hepsi içtiler.

Onların hepsi öldüler.

Onların hepsi kıkırdadılar.

Onların hepsi tezahürat yaptılar.

Onların hepsi değiştiler.

Onların hepsi sana tapıyorlar.

Onlar Tom'a tapıyorlar.

Onlar sürpriz yaptılar.

Onlar seni terk ettiler.

Onlar Tom'u terk ettiler.

Onlar seninki.

Onlar sağ salimler.

Onlar zarar görmediler.

Onlar inanılmazlar.

Onlar dayanıklılar.

Onlar korkunçlar.

Onlar oradalar.

Onlar gerginler.

Onlar konuşuyorlar.

Onlar sempatikler.

Onlar şoke edildiler.

Onlar sessizler.

Onlar zekiler.

Onlar kız kardeşler.

Onlar acımasızlar.

Onlar acınacak durumdalar.

Onlar yetimler.

Onlar katiller.

Onlar kayboldular.

Onlar stajyer doktorlar.

Onlar samimiyetsizler.

Onlar deliler.

Onlar meraklılar.

Onlar içerideler.

Onlar kelepçeliler.

Onlar misafirler.

Onlar özgürler.

Onlar şişmanlar.

Onlar aile.

Onlar düşmanlar.

Onlar sırılsıklam.

Onlar savunmasızlar.

Onlar üşüyorlar.

Onlar çocuklar.

Onlar uyanıklar.

Onlar amatörler.

Onları gördük.

Onlardan daha hızlı koştuk.

Onlara sahibiz.

Onlara söyleyeceğiz.

Onları durduracağız.

Onlara göstereceğiz.

Onları bulacağız.

Onları ikna edeceğiz.

Onlarla irtibat kuracağız.

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.

Onları yendik.

Biz can kurtaranlarız.

Onlar duyarlı kızlar.

Onlar sizi yanlış yönlendirmedi mi?

Tom onlara güveniyordu.

Tom onları tehdit etti.

Tom onları gördü.

Hatırlanması gereken önemli bir şey onların kabul etmediği bir şey söylediğinizde Amerikalıların sessiz kalabilmeleridir.

Tom onları seviyor.

Onlar bana o zaman değil şimdi yardım etmeliler.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.

Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve, benim şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine , onlar ciddi kaldılar.

Tom onlara yaklaştı.

Onlar Tom'u götürdüler.

Onlar Tom'u gördü.

Onlar Tom'u takip ediyorlar.

Onlar Tom'la görüşme yapıyorlar.

Onlar Tom'u bulacaklar.

Onlar Tom'u istiyorlar.

Onlar Tom'a güvendiler.

Onlar Tom'a güveniyorlar.

Onlar Tom'a işkence ettiler.

Onlar Tom'un etrafını çevirdiler.

Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.

Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.

Mary ebeveynlerine okulda herkesin bir dövmesi olduğunu açıkladı fakat onlar ikna edilmemiş olarak kaldılar.

Onların hikayesi nedir?

Onların sorunu nedir?

Onların planı nedir?

Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.

Onlara zarar veriyorsun.

Tom onları bulacak.

Onlara orada yalnızlar.

Onlar şimdi yalnız.

Onlar yalnız değiller.

Neden onları durdurmadın?

Neden onları durdurmadınız?

Niçin onları durdurmadın?

Niçin onları durdurmadınız?

Niye onları durdurmadın?

Niye onları durdurmadınız?

En kötüsü başınıza geldiğinde onların değil benim haklı olduğumu o zaman anlayacaksınız.

Onları suçlamazdım.

Onlar Tom'u bulamazlarsa şaşırmam.

Zamanında orada olmayacağımı onlara söyleyeceğim.

Onlar Tom'un nerede olduğunu bilmek istiyordu.

Ayakkabıları almadan önce onları denemelisin.

Ben onlara güvendim.

Onlara güvenmiştim.

Tanrım, onları bağışla; zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Onlar dünyayı değiştirdiler.

Onları burada istemiyorsanız onların gitmelerini isteyin.

Onların Tom'a ne yaptıklarını biliyordum.

Onların istediğini yapmazsam bana ne yapacaklarını biliyordum.

Onlar bizim tavsiyemizi istedi.

İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.

Annem onların bir kız kardeşidir.

Onlardan hiçbiri sürücü değil.

Onlar her gün sekiz saat çalışmak zorunda.

İnsanlar onlar arasındaki farkı kolaylıkla söyleyebilirler.

Gri çeviriler dolaylı çevirilerdir. Diğer bir deyişle, onlar çevirilerin çevirileridir, ve ana cümlenin çevirileri değil ( ana cümle büyük harflerle yazılmış cümledir).

Bu metodun avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Onlar arabanın arkasında öpüştüler.

Onları ödedim.

Onları geri almalıyım.

Onların gitmesine izin verdim.

Onları özlediğini biliyorum.

Sorunlarımız olduğunu biliyorum fakat sanırım onların hepsi çözüldü.

Onların ne yapmamı istediklerini biliyorum.

Onların ne dediklerini biliyorum.

Onların ne demek istediklerini biliyorum.

Onların ne olduklarını biliyorum.

Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.

Onların oldukça iyi olduklarını duyuyorum.

Onları daha önce gördüm.

Etrafta onları gördüm.

Kapitalistler onları asacağımız ipi bize satacaklar.

Onların sözleşmesi bu ayın sonunda bitecek.

Onlar bize filmin ne zaman başladığını bilip bilmediğimizi sordular.

Onlar bu fabrikada oyuncak yaparlar.

Onları nerede duydunuz?

Onları tanımıyor musunuz?

Onlar için bu sondu.

Onları nasıl karşılaştırabilirsin?

Onların yetenekli bir yapımcısı var.

Benim için onlar en iyisi.

Onlar daha akıllı.

Bu onların suçu değil.

Onlar onun üzerinde çalışıyorlar.

Onlar çok güzeldi.

Onlar işlerini seviyorlardı.

Onlar ne yaptığımızı biliyorlar.

Onlar Tom'u sakinleştirdiler.

Söylenti onların Avustralya'ya gidiyor olmasıdır.

Onlar büyük elçilikten tüm gereksiz personeli tahliye etmeyi planlıyorlar.

Onlar için çalıştığınız insanların bazıları hakkında size bazı sorular sormak istiyorum.

Anahtarlarımı nereye bıraktığımı tam olarak bilmiyorum ama sanırım onlar yemek odası masasındalar.

Onlar beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.

Onlar kaça mal oldu?

Bu günlerde bir sürü inşaat devam ediyor.

Tom diğer çocuklardan bir grup ile vakit geçiriyordu, onların çoğu ondan biraz daha yaşlıydı.

Tom çoraplarını çıkardı ve onları yere attı.

Tom kirli elbiselerini çıkardı ve onları doğrudan çamaşır makinesine koydu.

Tom zarftan birkaç resim çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.

Tom birkaç ilacı ilaç şişesinden döktü ve onları ağzına attı.

Tom oturmaları için onlara işaret etti.

Tom onların ev ödevlerini yapmaları sonrasına kadar çocukların televizyon izlemelerine izin vermez.

Tom hiç bira içmedi.

Tom onların sorularını cevaplayamadı.

Tom ve Mary John onları tanıştırıncaya kadar birbirlerini tanımıyorlardı.

Üzümleri çok severim ama onlardan çok fazla yiyemem.

Tom ve Mary John'un ev işlerinde onlara yardım etmesini istediler.

Onların mahremiyetine saygı duymalısın.

Onlara ihtiyacın olabilir.

Onlar için hazır olacağız.

Onların söylediği gibi yapmalıyız, Tom.

Onların söylediği gibi yapmalıyız.

Bütün sorunlarımızı çözemeyebiliriz ama onlardan bazılarını çözebilmeliyiz.

Onlara güvenmeliyiz.

Onlara güvenmemiz gerekiyor.

Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.

Onların casuslarından birini ele geçirdik.

Onların Boston'da sahip olduğu gibi biz de burada neredeyse aynı iklime sahibiz.

Artık onlara güvenemeyiz.

Onların yapabildiğinden daha fazlasını yapabiliriz.

Bazı insanlar onların tarihi yeniden yazabileceklerine inanıyorlar.

Birinin başı beladaysa onlara yardım etmelisin.

Onlara sadece hayır de.

Ebeveynlerime en az her üç ayda bir kez onları ziyaret edeceğime söz verdim.

Bu günlerde birçok şey insanları korkutuyor.

Onların üçü limuzine bindi.

Onlar neden bunu bana yaparlardı?

Onlar kim olduklarını düşünüyorlar?

Onların kim olduklarını düşünüyorsun?

Onlardan hangisiydi?

Bütün bunlar olduğunda onlar neredeydi?

Onlarla nereye gidiyorsun?

Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.

Benim müthiş büyükannem dil için öylesine titizdi ki ne zaman birinin "Can I.."ile soru sorduğunu duysa onların sözünü keser ve ani reaksiyon gösterirdi, "ben bilmiyorum, sen? Neyi yapabildiğini kendin bilmiyorsan ben nasıl bilirim? Eğer izin istiyorsan 'May I...' de"

Onlarla ne yapacağınız size kalmış.

Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.

Onların ne olduklarını düşünüyorsun?

Yarın akşam onların ne yapmayı istediklerini düşünüyorsun?

Onların ne yapmayı istediklerini düşünüyorsun?

Onların ne yemeyi istediklerini düşünüyorsun?

Onların ne görmek istediklerini düşünüyorsun?

Onlar hakkında ne biliyorsun?

Onlarla ne yapabilirsin?

Biz onlardan ne aldık?

Onlar ne yapabilirler?

Boston'da tekrar olanlar için onları suçlama.

Onlarla ne yapacaksın?

Onlar hakkında ne yapacaksın?

Onlardan biri miydin?

Tom'un onlara katılmaktan başka seçeneği yok.

Bu onlar hakkında değil.

Onlar bize zamanında ulaşamazlar.

Onlar durmayacak.

Onlar mükemmel aile.

Onlar bir süredir oradalar.

Onların kimsesi yok.

Onların sağlığı mükemmeldi.

O onlardan biri.

Beklemek zorunda kalacaklarını onlara söyle.

Bize onlardan bahset.

Onların hepsini ofisime götür.

Onlardan hiçbiri burada değil.

Onlardan hiçbiri aynı fikirde değil.

Şimdi onlara kalmış bir şey.

Tom'un iki erkek kardeşi var. Onların her ikisi de Boston'da yaşıyor.

Tom onlardan biri değil.

Tom onlara ihtiyacım olduğunu biliyordu ama onları bana vermeyi reddetti.

Tom onların konuşmasına kulak misafiri oldu.

Onlardan birine benziyor.

O onlarla ilgili değil.

Bu onların hepsi mi?

Onların tüm yaptıkları bu mu?

Onlar buraya nasıl girdiler?

Onlar oraya nasıl gittiler?

Onları görüş alanımdan çıkarın.

Onların kim olduklarını bulun.

Onların cansız olduklarını düşünüyor musun?

Onlar gitmeye istekliler mi?

Onların hepsi deli mi?

Onlar ölecek mi?

Onlar dövüşecek mi?

Onların ne zaman karar vereceklerini biliyor muyuz?

Onlar fikirlerini değiştirmediler.

Onların ne kutladıklarını düşünüyorsun?

"Tom ve Mary çıkıyorlar mı?" "Hayır, onlar sadece iyi arkadaşlar."

Onlara kim olduğunu söyle.

Fransızca konuşmama rağmen onlar anlamadılar.

Tom evraklarını topladı ve onları çantasına koydu.

Onları bırak.

Onları öpüşürken gördüm.

Ya onlar gider ya da ben.

Onlar mıknatıs gibi birbirlerine çekildiler.

Onlar bir ahırda uyudu.

Justin'in evi polis tarafından basıldı ve onlar açıkta kokain buldular.

Onlar birazdan burada olacaklar.

Onlar hiç gelmedi.

Onlar bana yardım edebilir.

Onlar sana yardım edebilir.

Onlar bize yardım edebilir.

Onlar uyuduğumu düşünüyorlardı.

Onlar sahip olduğum her şeyi aldılar.

Onlar sürekli kavga ederler.

Onlar çabucak en iyi arkadaşlar oldular.

Tom kartları aldı ve onları karmaya başladı.

Onlar kız kardeş değiller.

Onların sizi korumaları gerekiyordu.

Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.

Şimdiye kadar yüksek okulda olmam gerekiyordu.

Onlar Mary'ye korkunç bir şey olduğunu söylediler.

Onlar yüz yüzeydi.

Neden onları rahat bırakmıyorsun?

Onları yalnız bırak.

Alabiliyorken onları alın.

Onlara ne yaptın?

Belki onlar geçicilik ve sürekli zaman geçidi olarak olarak anlaşılabileceği için eski fotoğraflardaki bulutlardan ve saatlerden etkilendim.

Onlar benim çocuğumu götürecekler mi?

Onlar gibi olmak istiyordum.

Tom ebeveynlerinden biraz alkol çaldı ve onların fark etmeyeceklerini düşündü.

Sen kalıbının adamı değilmişsin.

Fizik öğretmenim kalıbının adamı değilmiş.

Onlar her yerdeler.

Onlar Tom'u kurtarmak için zamanda geriye seyahat etmeye karar verdiler.

Turistler hayvanları korkuturlar ve onların doğal aktivite yapılarını bozarlar.

Ben şiirler yazarım ama onlar gerçekten kötü.

Bu kıyafetler daha pahalılar ama onlar çevre dostu ve sorumlu şekilde yapılırlar.

Elbiseler aldığında onların nerede yapıldıklarını kendine sorar mısın?

Onları üretmek için en ucuz yer olduğundan dolayı elbiselerimizin çoğu Bengladeş'te yapılırlar.

Onlar Tom'un samimi bir kişi olduğunu söylüyorlar.

Sanırım onların buna bizden daha fazla ihtiyacı var.

Onlar ne yapıyorlar?

Onlara fazla güvenme.

Onlara seçim hakkı bırakmayacaksın.

Şimdi onların hepsi eğleniyor.

Onlar seni öldürebilirdi.

Onlar başka bir saldırı için hazırlanıyorlar.

Onlar seni öldürmek istiyorlar gibi görünüyordu.

Kurabiyeler için teşekkürler. Onlar lezzetliydi.

Tom onlara bir hikaye anlatarak bir grup çocuğun önünde oturuyordu.

Onlar Tom'un Mary'yi ve sonra kendisini öldürmüş olması gerektiğini düşünüyorlar.

Onlar bize yiyecek çok şey verdi.

Şimdi Matsutake mantarlarının mevsimi bu yüzden onlar ucuz.

Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.

Tom'un o kadar çok arkadaşı var ki onların hepsinin isimlerini hatırlayamıyor.

Onlar hâlâ kızgın mı?

Onların hepsini sevmiyorum.

Motosikletler harika. Onlar yoğun trafikte bile kolayca ilerleyebilir.

Onlar sağlıklı bir erkek bebeğe sahip oldular.

Tom vanilya kremalı iki çikolatalı kap kek aldı ve onlardan birini Mary'ye verdi.

Onlar bizi yarın 2.30'da bekliyorlar.

Onlar orada olduğu sürece yardım etmeyeceğim.

Onlardan ikisi birlikte geri geldi.

Tom araba anahtarlarını Mary'ye attı ve o onları yakaladı.

Onlar hayatımın en iyi yıllarıydı.

Onlar İncil okuyorlar.

Onlara karşı nazik ol.

Onlar sahilde dinlendiler.

Onlar bana garip baktılar.

Onları yemeden önce belki elmaları soymalıydık.

Onlar Japonya'ya geldiğinden beri beş yıl oldu.

Onlar evleneli yirmi yıl oldu.

Tom Mary'ye çıkma teklif etti fakat o hayır dedi. Bir yıl sonra onlar evliydi.

Onlar vejetaryen.

Onlar aynı yaştalar.

Onların ikisi de sanatçı.

Onların her ikisi de evli değil.

Onlar bir ev inşa ediyorlar.

Onların her ikisi de gülmeye başladı.

Onlar bunu yapmak için istekli.

Onlar bugün gelmiyorlar.

Onlar bitişiğimizde yaşıyorlar.

Onlar bize yardım etmek için istekliler.

Biz onlardan daha iyiyiz.

Onlar benim gerçek ailem değil.

Onların her ikisi de sizden daha yaşlı.

Sen onlardan daha iyisin.

Onlar şimdi işletiyorlar.

Onlar spordan bahsediyor.

Sen onların hepsinden daha iyisin.

Onlar sorunu araştırıyorlar.

Bunları onlara sattık, değil mi?

Onlar pahalı giysiler giyiyorlar.

Onların her ikisi de kask giyiyorlar mıydı?

Onlardan birini almadığıma sevindim.

Onlar Tom'u adada bıraktı.

Sivrisineklerden nefret ediyorum ama onlar beni seviyor gibi görünüyor.

Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.

Ve onlar sonsuza kadar mutlu yaşadılar.

Onlar güzel bir çift olurlar.

Onları koruyabilecek tek kişi sensin.

Onlar sözlerini yerine getirecekler, oldukça eminim.

Onlar evlendiğinden beri üç yıl oldu.

Daha şimdiden onların yaklaşık üç yüz tanesini sattılar.

Tom elbiselerini çıkardı ve onları çamaşır makinesine koydu.

Onların hepsinin olanların farkında olduklarından eminim.

Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.

Onların bir arabası yok.

Onlar öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler.

Onlar havuzun etrafında güneşleniyorlar.

Onlara sor bakalım ne düşünüyorlar yoksa artık seninle konuşmuyorlar mı?

Onlardan korkuyorsun değil mi?

Onlar artık seni ziyarete gelmiyor mu?

Seni salak onların her dediğine inandın, değil mi?

Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.

Onlar henüz bilmiyorlar.

Neden onları dinledin?

Onları gözlerinden tanıdım.

Onlar ne gördüğümü biliyorlar yoksa sana söylemediler mi?

Onlar sahilde kamp yaptılar.

Onlar neden benimle görüşmüyor?

Onlar şeytana özenmesin!

Sor bakalım onlar beni bilmiyor mu, bilmiyor gibi mi davranıyor?

Bazı insanlar onlardan daha çok şey biliyor unutmasınlar.

Onlar son zamanlarda gelmiyorlar mı?

Ben de onlara güvenmiştim.

Bence insanlar onlardan daha üstün.

Sence insanlar onlardan üstün mü?

Güç kullanmak istemiyorum, çünkü onlar çok üzülecek.

Çocuklarınızın hataları olabilir fakat onları kandırmayın.

Ben onlara güvendiğimde neredeydiler?

Onları oğluna mı vereceksin?

Onlar aramızda değil mi?

Onlar sorun değil. Biz sorunuz.

Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar.

Onlar bazı yeni işçiler tuttu.

Onlarla bir görüşme yapman lazım.

Onlar ne diyecek bir sor.

Onlar ne kadar tehlikeli?

Onlar bana otobüsün arkasında oturmam gerektiğini söylediler.

Onlara sor izin çıkmış mı?

Dua ediyorum onları bile duyuyorsun bundan nefret ediyorum.

Onlar farkında sadece salağa yatıyorlar, dikkatli ol.

Onlar beni affetti, benden onlara selam söyle.

Onlardan çok korkuyormuşsun.

Onlardan neden bu kadar korkuyorsun?

Onlardan korkmamızı gerektirecek bir şey yok.

Onlarla konuşmam gerekli.

Onlar bu ara gelmiyor mu?

Charles maalesef ki onlara benzemiyorum.

Onların size neler yapabileceğini biliyorum.

Müzik insanoğlunun evrensel dilidir, şiir ise onların eğlencesi ve zevkidir.

Onlar benimle ilgilenecek.

Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.

Onlar bunu son teslim tarihinden önce bitirebilirler mi?

Onların ikisini de sevmiyorum.

Onlar bunu yapamaz.

Polis onların adlarını ve adreslerini istedi.

Onlar çabucak yakın arkadaş oldular.

Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar.

Onları nereye koyacağımı bilmiyorum.

Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.

Onlar iskambil oynamak için masanın etrafına oturdular.

Onlar yağmur bekliyorlar.

Onlar o tartışmadan beri arkadaş değiller.

Onlar senin beynini yıkadılar.

Onlar müziğin sesine göre dans ettiler.

Bu onların istediği paraya değmez.

Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

Onlar ondan daha uzun.

Onlardan yararlanmak istemiyorum.

Onlar Tom'u yenmeye başlar.

Onlar Tom için kefil olabilir.

Onlar Tom'u bulamadı.

Onlar Tom'u öldüremedi.

Onlar benim ilaçlarımı değiştirdi.

Onlar mağaralarda yaşıyor.

Onların kızgın olduğunu anlamak için Fransızca anlamama gerek yoktu.

Onlar beni öldürmeye çalıştı.

İstersen onları değiştirebilirsin.

Onlar şemsiyelerini unuttu.

Neden onlar seni işe aldı?

Belki onları kandırdım.

Onların konuştuğu dil bana Fransızca gibi geldi.

Onlar üniversite öğrencileri iken Tom ilk olarak Mary ile tanıştı.

Tom bulaşıkları yıkadı ve Mary onları kuruladı.

Onlarla gitmeyeceğim.

Tom onların istediği bilgiyi onlara vermeyi reddetti.

Onların gerçek elmas olduklarını nereden biliyorsunuz?

Tom'a saldıranlar kişiler onlar.

Onlar uzun bir süre oradaydı.

Hiçbirimiz onları göremeyiz.

Hemşire Tom'a bazı ilaçlar verdi ve o onları aldı.

Onlar onu yazmamalıydı.

Onların her ikisi de döndü ve Tom'a baktı.

Onlar korktular ve Tom'u öldürdüler.

Tom'a bakmak için onların hepsi döndü.

Onlar Tom'u ameliyat edecekler.

Onlar Tom'u asacaklardı.

Onlar Tom'dan haber almadılar.

Onların hepsi Tom'a bakmak için döndü.

Onların hepsi Tom'a sırıtıyorlar.

Onların hepsi sadece Tom'a baktı.

Onlar Tom'u arıyor olacaklar.

Onların hepsi Tom'u tebrik etti.

Onlar Tom'a bakmak için döndü.

Onlar yavaş yavaş Tom'a yaklaştı.

Onlar Tom'la konuşmamı istiyor.

Onlar Tom'a doğru yürüyerek geri döndü.

Onlar Tom'u görmene izin vermeliler.

Onlar Tom'u öldüreceklerdi.

Onlar sözlü olarak Tom'u taciz ettiler.

Onlar Tom'u öldürecekler.

Onlar Tom'u asacaklar.

Onlar Tom'u bekliyorlardı.

Onlar Tom'u vuracaklar.

Onlar Tom'u kelepçelemeye çalıştı.

Onlar Tom'dan korkuyorlar.

Onların hepsi Tom'a baktı

Onlar Tom'u arıyorlar.

Onlar sadece Tom'a baktı.

Onlar bizi bekliyorlar.

Onlar arkadaşlar mı yoksa çıkıyorlar mı?

Onlar flört ediyorlar mı?

Onlar zaten yemek yediler.

Onlar tam olarak nedir?

Onlar neredeydi?

Onlar neye gülüyorlardı?

Onlar neden gitmedi?

Onlar başka ne yaptılar?

Onlar harika değil mi?

Onlara ne oldu?

Onlar neden bir şey söylemiyor?

Onlar ne kadar süredir oradaydı?

Onlar nasıl görünüyor?

Onlardan hepsi meşgul değil.

Onların hepsi meşgul değil.

Onlar aç olduklarını söylediler.

Onlar mutlu olduklarını söylediler.

Onlar hazır değiller.

Onlar kalmayacaklar.

Biz dün onları gördük.

Onlar bilmiyordu.

Onlardan ikisi ayrıldılar.

Onların tartışmalarına katılmadım.

Onlar tam olarak istediğimiz şey.

Onlar çok zor.

Dün gece hiç bira içmedim.

Onlar bütün gece çalıştı.

Onlar henüz geri gelmediler.

Onlar bunu bizim için yapacak.

Onlar bizi görmediler.

Onların talimatlarına uymak zorundayız.

Onların talimatlarına uymalıyız.

Onlar bunu bazen yapar.

Onlar akşam yemeğini yedi.

Onlar Tom'a bir teklif yaptı.

Onlar hâlâ yeni bir yönetici arıyor.

Onların yüzlerini görmeliydin.

Onlar eşcinsellere karşı ayrımcılığı durdurmaları gerektiğini fark ettiler.

Onlara iyi haberi söylediğimde ailenin tepkisini duymalıydın.

Onlar gelinceye kadar başlamasan iyi olur.

Onları davet etsen iyi olur yoksa küsecekler.

Onların ikisi de tekrar güldü.

Onların kim olduğundan hâlâ emin değilim.

Onların peşimizde olmadıklarından eminim.

Onların neden restoranı kapatmak için zorlandıklarından emin değilim.

Onlar votka içmeye başladı. Ve ne zaman durduklarından emin değilim.

Tom hiç kurt görmedi ama onları duyabildi.

Onları alalım.

Tom anahtarlarını aramak için üç saatten fazla harcadı ama onları hâlâ bulamadı.

Onları durdurmanın imkanı yoktu.

Tom, Mary'den onlarla Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını John'a sormasını istedi.

Her zaman onlara güvenebilirsiniz.

Onlar bize çok iyi ödeme yapmadılar.

Onlar hiç meşgul değil.

Onlar çalışmayı reddediyorlar.

Onlar konuşmadı.

Onlar çok tartışmadı.

Onlar Fransızca anlamıyorlar.

Tom onların her ikisi de çok genç olduğundan beri Mary'yi tanıyor.

Onlar ilginç.

Onlar yağmur yağmasına rağmen geldiler.

Keşke onların kim olduğunu sana söyleyebilsem.

Onlara söylememeliydin.

Onlar söyleyemeyecek.

Onlarla arayı kapatamayabiliriz.

Onlar iyi ödeme yapan bir iş bulabileceklerini umuyorlar.

Onlar oteli bulamayacaklar.

Onlar bugün o sorun hakkında bir şey yapamayacaklar.

Sorular ne kadar zor olursa, muhtemelen onlara o kadar az cevap verebilirim.

Sadece biraz daha hızlı koşarsan, onlara yetişebileceksin.

Onların hepsi geri gitti.

Onlar bitkin olduklarını söylediler.

Onlar ilgiliydi.

Onların hepsi sayfalanmıştı.

Onlardan bazıları yaralandı.

Onlar muhtemelen zaten ölü.

Onlar bize gerçeği söylemiyorlar.

Onların bir tane isteyip istemediklerini sordun mu?

Onlar isterse, sen de istersin.

Onlar neyin peşindeydi?

Onlar Tom'un peşindeydi.

Onlar peş peşe şarkı söylediler.

Onlar üst üste her gün çalıştılar.

Kısa bir süre sonra onlar evlendi.

Onlar bizi takip ediyorlar.

Onlar birkaç ay sonra öldü.

Bu günlerde seni görmeye can atıyorum.

Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.

Başardıkları her şey için onu ve Vali Palin'i tebrik ediyorum ve önümüzdeki aylarda bu milletin sözünü yenilemek için onlarla çalışmaya can atıyorum.

Onlar bir hafta sonra işi bitirdi.

Onların her geçen yıl kötü hasatları vardı.

Bay Gardiner kahvaltıdan hemen sonra onlardan ayrıldı.

Onlar peş peşe daldılar.

Duruşmadan sonra, onlar mahkumları serbest bıraktı.

Onların peşinde oldukları şey bu değil.

Onlar peş peşe oturuyorlar.

Onlar ona bakacaklar.

Onlar savaştan sonra evlenmek için söz verdi.

Onların neyin peşinde olduklarını düşünüyorsun?

Onları burada istemiyorsanız, onların terk etmelerini isteyin.

Onlar esprileri severdi.

Onlar diş çekerdi.

Onların bana faydası yok.

Onlardan birine sahiptim.

Onlar bizim geleneklerimize henüz alışkın değil.

Onlar bir çadırda uyumaya alışkın.

Hayvanları yakalamak için, onlar bola kullanırdı.

İnsanları değiştirmek istiyorsanız onları sevmelisiniz.

Onları bilmek istiyorsan onları sana anlatabilirim.

Cümlelerinizin yorumlanmasını istemiyorsanız, sadece onları yazmayın.

İnsanları anlamak istiyorsan onların söyledikleri ile ilgili herhangi bir not almamalısın.

Tom onların ne hakkında konuştuklarını hatırlayamadı.

Onlar kim hakkında konuşuyorlar?

Onlar sevimli.

Onların hepsini istiyorum.

Onlar yeni bir albüm çıkardı.

Onun sözlerini onların yüz değerine göre almak yanlıştı.

Onların birbirlerinin yüzünü görmemiş olmaları mümkündür.

Onlar müttefik.

Onların hepsini yendin mi?

Onlar bir cevap bekliyorlar.

Onlar hiçbir şey yapmazlardı.

Onların bir şey yaptıklarını sanmıyorum.

Onlar asla hiçbir şey yapmadı.

Onlar hiçbir şey öğrenmedi.

Onlara hiçbir şey göstermedim.

Onlara hiçbir şey vermedim.

Onlar ağır silahlı mıydı?

Onların kimi tutukladığını biliyor musun?

Onlar bunun kundaklama olduğunu düşünüyor.

Onlar saldıracaklar.

Onlar cadde boyunca yürüdü.

Onların hepsini uzaklara gönderelim.

Onların uyanık olduğunu düşünüyor musun?

Onlar seni hemen orada istiyor.

Onların kaçmasına izin vermeyin.

Onlar geri gelmiyor.

Onların her ikisi de güzel.

Onlar sınırı geçtiler.

Onlar sadece genç erkekler.

Onlar öğle yemeği molasında.

Onlar cesur.

Bu çiçekleri her yerde görüyorum. Onlara ne deniyor?

Onların hepsi arabaya bindi.

Onların her ikisi de arabaya bindi.

Onlar arabaya geri döndü.

Onlar her yerde gibi görünüyor.

Onlar bir şey izliyor gibi görünüyordu.

Onlar eğleniyor gibi görünüyor.

Onlar gerçeğin farkında gibi görünüyorlar.

Onlar çok memnun görünmüyor.

Onlar nükleer silahlardan endişe duyuyor gibi görünüyorlar.

Onların hepsi yozlaşmış.

Onlar başka bir ülkede yaşıyorlar.

Sanırım onların hepsi suçlu.

Onlar suçlu.

Onların hepsi itibarını kaybetti.

Görünüşe göre, onlar ölü.

Bu günlerde mutluyum.

Onlar lezzetli.

Onlar kapıları kapattı.

Onlar sarhoş değildi.

Onların emirlere itaat etmeleri gerekiyor.

Onlara ne söylemem gerekiyor?

Onların başı belada olduğunda arkadaşlarına yardım etmen gerekiyor.

Onların hepsi eşit.

Onlar bunu herkes için yaparlar.

Onların her şey için zamanı var.

Bazen dualarımıza onların olmasını istediğimiz şekilde cevap verilmez.

Onlar sahte olmalı.

Onlar niçin soruyorlar

Onlardan hiçbiri Fransızca bilmiyor.

Onların hiçbiri sürücü değil.

Onların hiçbiri orada değildi.

Onlardan hiçbiri bir şey söylemedi.

Onlardan hiçbiri haklı değildi.

Onların hiçbiri meşgul değil.

Onların hiçbirinin karısı yok.

Onların hiçbiri anlayamadı.

Mücizevi şekilde, onlardan hiçbiri ölmedi.

Onlardan hiçbiri toplantıda mevcut değildi.

Onlardan hiçbiri onun ne kastettiğini anlayamadı.

Onlardan hiçbiri Mary'nin yerini tutamıyor.

Altı kişi işe başvurdu ama onlardan hiçbiri işe alınmadı.

Dün televizyonda aynı saatte üç iyi film vardı. Ve onlardan hiçbirini görmedim.

Kadınları konuşturma yollarına sahibiz ama onları susturmak için hiçbir şeyimiz yok.

Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.

Onların hepsi öyle söylüyor fakat onların hiçbirine inanmıyorum.

Onların hepsi akraba.

Onların hepsi başarılı.

Onların hepsi Fransızca konuşur.

Onların hepsi İzlandalı.

Onların hepsi iyi öğretmen.

Onların hepsi siyah giyiyordu.

Onların hepsi arkadaşın mı?

Onların hepsi uyumuyor.

Onların hepsine cevap verebildim.

O onların hepsinin en yaşlısı.

Onların hepsi bir ödül alacak.

Onların hepsiyle konuşmak istiyorum.

Onların üçü sadece Tom'a baktı.

Onların hepsinin ortak neyi olduğunu merak ediyorum.

Onlardan beşi bana saldırdı ama onların hepsinin üstesinden geldim.

Yaklaşık bir saat önce onların sekizinin hepsini gördüm.

Onlardan üçü vardı ve hepsi silahlıydı.

Her şey insanın ellerinde. Bu yüzden onları sık sık yıka.

Bazı yılanlar zehirli ama ben hâlâ onların hepsinden korkuyorum.

Onların üçü de aynı kıza aşıktı.

John ikisinin daha uzunu ve onların hepsinin en uzunu.

Geçen hafta üç restoranda yemek yedim. Onların üçünü de sevdim.

Tüm zayıflıklara saygı göstermelisin ve kendini onların savunucusu tayin etmelisin.

Onun bazı hataları var fakat onlardan dolayı onu daha çok seviyorum.

Allah insanlara hayat verir ve onların her türlü arzularına sahip olmalarına sebep olur.

Oh! Keşke bütün ders kitaplarım 40 dolar olsa, onlardan bazıları neredeyse 100 dolar.

İnsanlar savaştan korkuyor. Ne yazık ki onların hepsi değil. Bazıları onu destekliyor. Sadece yüksek mevkide olanlar değil.

Bu yıl yine birkaç tehlikeli mal buldum bu yüzden onların hepsini burada tanıtacağım.

Orada Akai onlara katılır ve bu bitiş çizgisinin önünde herkese açık bir yarışma olur.

Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.

Onlardan ikisi dövüşürken her zaman araya girmek istemiyorum.

Onların üç oğlu vardı. Hepsi de genç ve hiçbir kalemin onları tanımlayamadığı böyle cesur arkadaşları.

Şu anda bu tür tüm kazaklar bitti. Onları Tokyo'daki ana mağazadan sipariş edeceğiz.

Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.

Bütün erkekler bir çocuktur ve bir aile. Aynı hikaye onları yatmaya gönderir ve onları sabah uyandırır.

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,

Bunu üniversite radyosunda anlatabilirsin. Her şeyden önce onlar aslında kayıtları çalarlar; ikinci olarak onları yanlış hızda çalmaya devam ederler.

Onların hepsinin bağımsız araçları vardır.

Onların hepsi bugün toplantıda mevcut değil.

Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.

Onlar sizden önce geldi.

Onlar oraya şafaktan önce geldi.

Onlar biz gelmeden önce gittiler.

O onlardan önce oraya vardı.

Onlar dışarı gitti.

Onlar gittiğinden beri ev boş görünüyor.

Onlar görüştüğünden beri bir hafta oldu.

Onlar Japonya'ya geldiğinden beri beş yıl geçti.

Onlar evlendiğinden beri on yıl oldu.

Onlar kurulduğundan beri bu küçük oteli çalıştırdılar.

Onlar yorgun olduğu için her zamankinden daha erken döndüler.

Hiç itiraz olmadığı için onlar plan ile devam etti.

Onlar arkadaş olduğumuzu biliyor.

Onlar senin arkadaşların mı?

Onlar nereye gitmek istiyor?

Tom onların nereye gittiğini merak ediyordu.

Ne yazık ki onlar o kadar iyi değil.

Onlar her zaman iyi.

Onlar silahlarla silahlandırıldı.

Onların hepsi iyi çocuklar.

Onların kaç tane keçisi var?

Onların hangi avantajı var?

Onlar yardım etmek için bir şey yapmadı.

Onlar senin tercihlerin.

Onlar bizim tercihlerimiz.

Bu onların tek seçeneği.

Onlar bana seçenek vermediler.

Onlar hâlâ burada olabilir.

Onlar bizi burada bulmayacaklar.

Onları görmek ister misiniz?

Onlar neden hâlâ burada?

Partime on iki kişi davet ettim ama onlardan biri gelemedi.

Onların hepsini eve gönderelim.

Onlar eve geri gidiyorlardı.

Onların her ikisi de evde.

Onlar henüz varmadılar.

Onlar henüz evde değil.

En azından onlar dürüst.

Onlar evi temizledi.

Bildiğim kadarıyla, onlar dün takılmadılar.

Onlar durdurulamaz görünüyor.

Onlar meşgul görünüyor.

Onlar bunun imkansız olduğunu söylüyorlar.

Onlar bunun önemli olduğunu söylüyor.

Onlar sekize kadar açık.

Onlar hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Onlar yaralandı.

Onların hepsinin sigortası var.

Onlardan hiçbiri gerçek değildi.

Onların hepsi ya öldü ya da ölüyor.

Onlar hâlâ onun hakkında düşünüyorlar.

Onlar şemsiye olsa bile, güzel şeyleri severim.

Onlar bizi almadan önce onları alın.

Onlar onu yapmak zorunda mı?

Onlar hâlâ onun hakkında düşünmüyorlar mı?

Onlar bana iş teklif etti.

Onlar şakanı anlamadı.

Onlar bıçaklarla silahlanmıştı.

Onların bilme hakkı var.

Bina yıkılmasına rağmen, onlar hayatta kaldılar.

Onların hepsi gitmek için kalktı.

Onlardan önce oraya varmalıyız.

Onları düzeltmek için cümleleri benimsiyor musun?

Onlar kaybedeceklerdi.

Ne yazık ki, onlar çoğunluk.

Onlara evleneceğinizi söylediğinde herhangi biri şaşırdı mı?

Onlar Tom ve Mary'ye ne yapacaklar?

Onların ikisi de bana sarıldı.

Onlar beni soymaya çalıştı.

Onlar beni kovamaz.

Onlar yarın bekleniyor.

Onlar seni bekliyorlar.

Onlar ne bekliyordu?

Onlar umduğumdan daha iyiydiler.

Niçin onlar oraya giderdi?

Akşamları, onlar tiyatroya giderdi.

Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.

Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.

Onlar neden fikrini değiştirdi.

Onlar bir an sohbet ettiler.

Onların isimlerini hatırlamıyorum.

Tom onların tüm isimlerini hatırlayamadı.

Onlar ihtiyaçları olan her şeyi aldılar.

Onların kaç taneye ihtiyacı var?

Onlar haberi dinliyorlar.

Şimdi onlar seninle konuşamayacak kadar çok meşguller.

Onlar şimdi ne yapıyor?

Onlar şu anda nerede?

Onlar gerçekten obez.

Onlar zaten meşgul.

Onlar bunun onun kan basıncını yükselteceğini söyledi.

Sadece onları görmezden gelsek bütün sorunlarımız uzaklaşır.

Bu bir kaçan fırsattı.

Onlar emirlere itaat ettiler.

Onlar birbirlerine yardım edebilir.

Onlar birbirlerini kucakladı.

Onlara yardım etmek için ne yapabileceğimizi merak ediyorum.

Onlar nasıl öğrenirdi?

Onlar barış yanlısı mı?

Onlar barışseverdi.

Onları şahsen tanıyorum.

Onlar ne tür müzik çalar?

Onlar gerçekten fakir.

Ve onlar saklambaç oynardı.

Onlar kayalıklara tırmanmaya gitti.

Onlar Ibiza'ya gitti.

Onlar güverteye gitti.

Onlar hapishanede tanıştılar.

Onların sorunu neydi?

Onlar son zamanlarda Boston'a geldi.

Onların hepsi rahatlamış görünüyordu.

Onlar bize sonuçları gönderdi.

Onlar özgürlük için savaştılar.

Onlar Japonya'dan döndüklerinden beri zaten beş yıl oldu.

Onlar az önce döndüler.

Sanırım onlar haklı.

Onların ne dediğini duydun mu?

Onların dediğini yapsak iyi olur.

Onlar bir günah keçisi arıyorlar.

Onlar seni ciddiye alabilir.

Onlar ciddi mi?

Sanırım onlar Tom'un ayakkabıları.

Onlar sadece askerdi.

Onlar açlıktan ölüyorlar.

Onların hepsi güçlü mü?

Onların hepsi güçlü.

Onların konuşması Fransızca olduğu için bir kelime anlamadım.

Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.

Onları ön masada kontrol etsek iyi olur.

Daha iyi bir fikir yokluğunda bu metodu seçmek zorunda kaldım.

Ölüler dans etmedi. Onların ondan daha iyi yapacak bir şeyleri vardı.

Onlar bir bankaya gitselerdi daha iyi bir değişim oranı alırlardı.

Onlar bir bankaya gitselerdi, daha iyi bir döviz kuru alırlardı.

Onlar uçağa bindi.

Onlar bir yolculuğa çıktı.

Onlar merdivenlerden yukarıya gitti.

Ben koşarak onları geçtim.

Onların düğün günü fark edilmeden gitti.

Onlar hastaneye gittiler.

Onlar geç yatmaya gitti.

Onlar ormana gitti.

Onlarla yüzmeye gittim.

Onlarla balık tutmaya gittim.

Onları görmek için gittim.

Onlar merhaba demeden gitti.

Onlar saatlerce konuşmaya devam etti.

Onlar gemiye bindiler.

Onlardan biri saklanmaya gitti.

Onlar bir falcıya gitti.

Onlar müzik festivaline gitti.

Onlar denizcilik müzesine gitti.

Onların kendi kültürleri var.

Herkes onların etrafında toplandı.

Onları bulacaksın.

Onlara hiç güvenmedim.

Onlara güvenim var.

Onlara sor.

Onlara çok kızgınım.

Son zamanlarda çok fazla şeyler yapmaya çalışıyorum ve onlardan herhangi birini tamamlayamadım.

Onlardan bir sürü şey vardı.

Onlardan üç tane vardı.

Onlardan üçü var.

Onlardan hiç haber almadım.

Onları görmeye gidelim.

Elmalarını sakla. Onları istemiyorum.

Onları karşılamaya gidelim.

Bunları onları isteyen birine vereceğim.

Onları korkutan bu.

Onlar için üzgünüm.

Artık onlar için hazırız.

Onlara güvenmeyin.

Onları nereye bırakmalıyız?

Onları korkutan bu mu?

Onları nasıl durdururuz?

Neden onlara yalan söyledin?

Onlarla baş ettin mi?

Onların ne oldu?

Onlarla aynı fikirde miydin?

Onları yakaladın mı?

Onlardan birini tanıyor muydun?

Onların orada gerçekten iyi yiyeceği var.

Onlar her zaman orada.

Onlar zaten orada.

Onların hepsi hırsız.

Onlar Tom'dan, değil mi?

Onlar ne kadar büyüktü?

Onlar nedir?

Onlar ne kadar büyük?

Bir süre önce onları gördüm.

Onlara yardım edemedik.

Onlara yardım edemedim.

Onlara daha fazla yardım edemedik.

Onların onu yapmasına yardım edemedim.

Üzgünüm onlara yardım edemedim.

Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.

Onlar kötü havaya rağmen arabayla gitmeye karar verdiler.

Fakat bekar olmanın yararlarına rağmen, onlar bir gün evlenmek istiyor.

Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle.

Onlar dönünceye kadar burada kalacaksın.

Onlar her zaman yalan söylüyor.

Onlara yapmamasını söylesek bile, bazı insanlar onu hâlâ yapıyorlar.

Hiçbirimiz onlarla tanışmadık.

Onlardan hiçbiri hiç resmi bilim eğitimi almadı.

Öğrencilerin tam olarak onlara söylenildiği gibi yapması muhtemel değil.

Siz ikiniz hiç birlikte tenis oynar mısınız?

Siz üçünüz hiç birlikte Boston'a gider misiniz?

Onları Tom'a verme.

Onlar sabahtan akşama kadar çalışmaya devam etti.

Onlar geç saatlere kadar zirve konferansına devam etti.

Bu gece onlar dönecek.

Hiç onların konuşmasını duydun mu?

Hiç sizden biri onlarla tanıştı mı?

Hiç onlardan birini öptün mü?

Sen hiç onların zamanında geldiğini fark ettin mi?

Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?

Sen hiç çocuklarını öptün mü? Hatta onlara bakmadan!

Bir havuç, bir pancar ve bir brokoliye ihtiyacımız var. Onlar çiğ olmalı, pişirilmiş değil.

Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.

Onlar gibi olmak için onlar gibi düşünmeliyiz.

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

Onun yerine onlara sor.

Gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemez; onlar kendilerini yargılamak yerine anlamak için zorlarlar.

Onların hiçbirinde elma yoktu, bu yüzden onu yerine birkaç muz aldım.

Bu işçileri işten çıkarma yerine, neden sadece onların saatlerini kesmiyoruz?

Sigaraları azaltmak yerine neden sadece onları bırakmıyorsun?

Onların işsiz olduklarını düşündüm.

Onlar henüz tespit edilemez.

Onlar gerçekten şanssızdı.

Onlar üzgün.

Onlar bizi zehirlemeye çalıştı.

Neden onlar bizim için bu kadar tehlikeli?

Onlar bizimle ilgili ne istiyor?

Onlar neden bize saldırdı?

Onlar neden bizi aradı?

Onlar bize mızraklar attı.

Onların ne istediğini bilmiyorum.

Tom'un annesi onun giysilerini onun için yıkardı ama şimdi onları kendi yıkıyor.

Tom onların kim olduğunu bilir.

Tom oyuncaklarını topladı ve onları bir kutuya koydu.

Ağlama, zira iyi zamanlar gitti. Onun yerine onlar hâlâ devam ediyorken gülümse.

İşte bu nedenle onların dini olarak bunun yerine günlük geleneklerinde Sintoizm ve Budizm uygulanmaktadır.

Bununla birlikte, Çin'de, onlar "insan hakları" için bir kelime kullanmıyor fakat bunun yerine onu "temel haklar" olarak ifade ediyorlar.

Onların ortak bir yönü var.

Onların ortak neyi olduğunu merak ediyorum.

Onların bizimle ortak yönü yok.

Onların birbirleriyle ortak yanı var.

Onların hiç ortak yanı yok.

Onların eski nesille hiç ortak yanları yok.

İkiz olmalarına rağmen, onların birkaç ortak ilgisi var.

Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın ortak çok az şeyi var fakat Esperanto onlardan biridir.

Neden böyle iyi arkadaş olduklarını anlayamıyorum. Onların neredeyse hiç ortak yönleri yok.

Fil ve zürafanın ortak ataları olmasaydı biri onların boyunlarında tam eşit sayıdaki omurgaya sahip olduklarını muhtemelen nasıl fark edebilirdi?

Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.

Onların neden böyle iyi arkadaşlar olduklarını anlayamıyorum. Onların ortak çok az şeyi var.

Onlar sonuna kadar savaştılar.

Onlar ateş açıncaya kadar bekle.

Onlar şafağa kadar yatmadı.

Onlar saat sekizden ona kadar konuştu.

Öğleye kadar onların uyumasına izin verdim.

Onların yüzünden buradayım.

Onlar sabah altıya kadar dans ettiler.

Şimdiye kadar, onlar iyi komşulardı.

Onlar sertleşene kadar yumurta beyazlarını çırpın.

Onlar bize 2.30'a kadar beklememizi söyledi.

Tom evrak çantasından bazı kağıtlar çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.

Onlar Tom için kolay olan her şeyi yaptı.

Hiç kimse beni orada tanımadığı için onlara adımın Tom olduğunu söyledim.

Onlar Tom'dan daha yaşlı.

Onları Tom'dan uzak tutun.

Tom onlardan saklanıyor.

Tom'un onlara ne yaptığını biliyorum.

Onlar için ne yaptığını biliyorum.

Onlara yardım edeceğimi Tom'a söyledim.

Onlar için çalıştığını biliyoruz.

Onların her birine bir elma verdim.

Çoğu kişi düşünmektense ölmeyi tercih eder; aslında, onlar böyle yaparlar.

Onlar kalenin önünde bir resim için poz verdiler.

Tom yatakta bacak bacak üstüne atmış oturuyordu.

Mary küpelerini çıkardı ve onları şifoniyerinin üstündeki mücevher kutusuna koydu.

Onların o üniversitede çok iyi bir müfredatı var.

Onlar o lokantada çok iyi bir akşam yemeği veriyorlar.

Onları son gördüğümde büyük ebeveynlerimin sağlık durumları iyiydi.

Onları Boston'da başka bir yerde bu fiyata bulamayacaksın.

Onlar bize yalan söyledi.

Onlara söylememin bir sakıncası var mı?

Onlar sana Harvard'ta bir şey öğretmedi mi?

Onların benden yararlanmasını istemiyorum.

Onlar ne önerdiler?

Onların bir süre yalnız olmalarına izin vermeliyiz.

Onlar yeni bir aşı üzerinde çalışıyorlar.

Bana onları sana kimin sattığını söyleyebilir misin?

Sanırım onlar gerçekten çok mutlu değillerdi.

Sanırım onlar gerçekten çok meşgul değildi.

Onlar nasıl yaptı?

Onlar bizi yalnız bırakmayacak.

Onların hepsi ne olduğunu bilmek istiyor.

Neden onlara gitmelerini söylemedin?

Onlara bir bomba aradığımızı söyle.

Onları kurtar.

Onlar cevap veremeyeceğim sorular.

Onlar benim fiyat aralığının dışında.

Onlardan üçünü zaten aldım.

Onların her ikisine sahip olamazsın.

Sanırım onlar gerçekten aç değildi.

Onların ne düşündüğü gerçekten umurunda mı?

Onları kurtarabilir misin?

Onları kurtarabilir miyiz?

Onları kurtarmalısın.

Onları kurtaracağım.

Onlar Tom'u kurtarmayı başardı.

Artık onları hiçbir şey kurtaramaz.

Onları nasıl kurtarabiliriz?

Onları kurtarmak istedim.

Onları kurtarmaya çalıştık.

Onları kurtarmayı başardık.

Tom onları kurtarmayı başardı.

Onlar onu kurtarmayı başardı.

Onları kurtarmayı başardım.

Onları kurtarmak zorundayız.

Onları kurtaramadım.

Onlara bir mektup yazdım.

Onlara bir not yaz.

Onlara bir not yazacağım.

Onlara bir mektup yazabiliriz.

Eğer işe yararsa onlara bir not yazabilirim.

Bir şey onları endişelendiriyor.

Onları endişelendirmek istemedim.

Onları uyandırdım.

Onlar olmadan bunu yapamayız.

Onlar olmadan bunu yapamam.

Ben onlar olmadan gitmiyorum.

Onlarsız gitmeyeceğim.

Onlarsız ne yapardın.

Onları kurtarmak ister misin?

Onlar bizi kurtarmak için buradalar.

Onlar beni seni kurtarmam için gönderdiler.

Onları kurtarmaya çalışıyorum.

Onları kurtarmama yardım etmelisin.

Onları torunlarım için saklıyorum.

Onlara ne yapacağını söylesen iyi olur.

Onlar onlara yapmalarını söylediğim şeyi yapacaklar.

Onlar oğullarında hayal kırıklığına uğradı.

Onlara ne yaptıklarını sordum.

Onların geri geldiğini sanmıyorum.

Sanırım onlar gerçekten mutlu değildi.

Onlar çok mutlu görünmüyor, değil mi?

Onları kurtaran kişi benim.

Bu koltuğu onlar için ayırıyorum.

O, onları kurtarmak için kendi hayatını feda etti.

Burada ne yaptığını onlara söyle.

Onlardan çok şey satın alırız.

Onlar ne olduğunu bize bildirecekler.

Onlar çok meşgul görünmüyor, değil mi?

Onlar olmadan bir yere gitmeyin.

Biz onlar olmadan geçinemeyiz.

O gece onlarla birlikte miydin?

O akşam onlarla birlikte miydin?

Neden onlarla birlikteydin?

Neden onlarla birlikte değilsin?

Seni onlarla birlikte gördüm.

Geçen pazartesi seni onlarla birlikte gördüm.

Seni onlarla birlikte bulacağımı biliyordum.

Dün bütün günü onlarla birlikte geçirdim.

Onlarla ilgili bir şey yanlıştı.

Onların nesi olduğunu bana söyle.

Onların nesi olduğunu merak ediyorum.

Onların nesi olduğunu biliyorum.

Hâlâ onlarla birlikte çalışıyor musun?

Onlarla birlikte çalıştığını biliyorum.

Şimdi onlarla birlikte çalışıyorum.

Onlarla birlikte çalışmayı seviyorum.

Onlarla birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.

Onlarla birlikte çalıştım.

Asla onlarla birlikte çalışmadım.

Hiç onlarla birlikte çalıştın mı?

Onlarla birlikte çalışır mısın?

Neden onlarla birlikte çalışmak zorundayım?

Onlarla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.

Onlarla birlikte çalışacağım.

Onlarla birlikte çalışmak istiyorum.

Onlarla birlikte çalışmanı istiyorum.

Bu yüzden onları almak için tasarruf yapıyoruz.

Köprü onları bir sürü zaman ve sorundan kurtardı.

Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.

Açlığın eşiğinde olduğumuz zaman, onlar hayatlarımızı kurtardı.

Tasarruflarım o kadar küçük ki onlar çok fazla dayanmayacak.

Onların bilmediği bir şey biliyorum.

Bu günlerde çok meşgul olmalısın.

Onlar genellikle rehine almaz.

Onların ne öğrendiğini biliyor musun?

Onlara resimlerini gösterdin mi?

Lütfen onlara bunu yapmadığımı söyle.

Kaç yaşında olduğunu onlara söyleme.

Onlar bize endişe etmememizi söylüyor.

Onların dillerini yok olmaktan kurtarmak için yerli Amerikalılara yardım etmek istiyorum.

Şu kana susamış köpeklerden kendilerini korumak için onlar bahçeye koştular.

Şimdi onlar hakkında konuşmayı değil dillerimizi yok olmaktan kurtarmayı istiyoruz.

Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.

Onlarla birlikte çalışırdım.

Onlarla birlikte çalışmak ister misin?

Onlarla birlikte çalışamam.

Onlarla konuşmak istiyorum.

Onlarla konuşmama izin ver.

Onlarla konuşmam gerekiyor.

Onlarla birlikte olduğunu sanıyordum.

Onlarla iyi geçinirim.

Hafta sonunu onlarla birlikte geçirdim.

Onlarla birlikteydim.

Bu öğleden sonra onlarla birlikteydim.

Geçen hafta onlarla birlikteydim.

Dün gece onlarla birlikteydim.

Bir saattir onlarla birlikteydim.

Bütün gün onlarla birlikteydim.

Neden onlara çok kızgınsın?

Onların neyi var?

Senin ve onların neyi var?

Onlara nasıl katlanıyorsun?

Onlar sana nasıl katlanıyor?

Onlara ayak uydurmak zor.

Onlara ayak uydurmaya çalışacağım.

Onlara ayak uyduramadım.

Onlara ayak uyduramam.

Onlarla arkadaşlık kuracağım.

Onlarla birlikte büyüdüm.

Onlarla temasa geçeceğiz.

Onlarla temasa geçeceğim.

Onlarla temasa geçmeliyim.

Onlarla teması sürdürüyorum.

Onlarla temasa geçemem.

Onlarla temasa geçtin mi?

Onlarla zaman geçirmekten zevk alıyorum.

Onlarla birlikte biraz zamana ihtiyacım var.

Onlarla birlikte çok zaman geçirdim.

Onlarla birlikte çok zaman geçiririm.

Sadece onlarla birlikte daha fazla zamana ihtiyacım var.

Onlardan ayrılmadım.

Onlardan ayrıldım.

Bunu onlarla paylaşmıyorum.

Bunu onlarla tartışmayacağım.

Bunu onlara danıştın mı?

Onlarla birlikte oradaydım.

Sadece onlarla birlikte orada otur.

Onlarla birlikte orada olmalıyız.

Onların hepsi eve geri gittiler.

Onlar Tom'u eve götürdüler.

Onlar şu anda bir şey yapamazlar.

Onlar bir oyun oynuyorlar.

Onlar bana ateş ediyorlar.

Onlar benden korkmuyor.

Onlar bana zorbalık etti.

Onlar şimdi onu tamir etmekle meşgul.

Onlar bir film çekiyor.

Onlar aklını kaçırmış.

Onlardan hiçbiri meşgul görünmüyor.

Onlar önerilerimden herhangi birinin iyi olduğunu düşünmediler.

Onlar onun çok iyi olduğunu söylüyorlar.

Onlar onun bir manastıra gireceğini söyledi.

Onlar daireyi kilitledi.

Onları görmek ister misin?

Tom neden onların hepsinin birbirine benzediğini anlayamadı.

Onlar onu yine de yaptı.

Onlar yaptıklarında çok iyi değiller.

Onlar ne yapacaklardı?

Onlar senin ne yapmanı istediler?

Onların ne yaptıklarına bak.

Onlara işimi yapmakta istekli olmadığımı düşünmeleri için hiçbir neden vermek istemiyorum.

Onlara bunu yapmak için ödeme yapılır.

Onlar bize benziyor.

Onlar ıslandı.

Onların her ikisi de yanılıyor.

Onlarla tartışmayı tercih etmiyorum.

Onlar tartışmıyorlar fakat daha ziyade bir oyunu prova ediyorlar.

Onlar seni öldürmeye çalışacak.

Onlar senin hakkında bir şey bilmiyor.

Onlar neden sizi işe aldı?

Onlar seni tanır mıydı?

Onlar neden sana saldırdı?

Onları sevmiyorsun, değil mi?

Onlar sana ne sordu?

Onlar senin için ne yaptı?

Onların harika hayatları vardı.

Onları neyin korkuttuğunu merak ediyorum.

Onları kimin öldürdüğünü merak ediyorum.

Onun onlar olup olmadığını merak ediyorum.

Onlara ne olduğunu merak ediyorum.

Onların neden onları seçtiğini merak ediyorum.

Onların neden onu seçtiğini merak ediyorum.

Onların boşanıp boşanmayacağını merak ediyorum.

Onlar Avustralya'nın harika bir ülke olduğunu söylüyor.

Onları uyarmam gerekip gerekmediğini merak ediyorum.

Onu onlara neyin yaptırdığını merak ediyorum

Onlara ne olacağını merak ediyorum.

Onlara harika bir hayat yaşadığımı söyle.

Onların bir ip merdiveni olup olmadığını merak ediyorum.

Onlar daha fazla ne istiyor?

Bu bana onları hatırlatıyor.

O bana onları hatırlatıyor.

Bunu onlara vermemi hatırlat.

Tom onları benim için aldı.

Onlar onu kasıtsız öldürmeyle suçladı.

Onlar beni bir yalancı olmakla suçladı.

Onlar Johnson'ı çok yumuşak olmakla suçladı.

Onlar başkan Johnson'u çok yumuşak olmakla suçladı.

Onlar onu bisikleti çalmakla suçladı.

Onların tehlikeli olabileceğini düşünüyor musun?

Onlar neden bizi araştırdı?

Onlar kardeş mi?

Onlar gerçekten asker mi?

Onlar bunu neden yapar?

Onlar söz verdi.

Onlar bir söz verdi.

Onlara bir söz verdim.

Onlar hangi dili konuşuyorlardı?

Onlar neden kutsaldı?

Onların çıktıklarını duydum.

Onların bir şey sakladığını biliyorum.

Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?

İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.

1845'e kadar Le Verrier Uranüs gezegeninin hareketiyle ilgilendi. Uranüsün bilim adamlarının onların matematiksel hesaplarına dayalı bir yörüngesi yoktu.

Onlar orta sınıfın üyeleriydi

Onlar kazadan sorumluydu.

Onlar gitmek isteyen kişiler.

Onlar sorun hakkında konuşmak için istekli.

Onlar Allah'a inanırlar.

Onlar savaşa son verilmesi çağrısında bulundu.

Onlar bir yüzme takımı kurdu.

Onlar bir parti vermeyi planlıyor.

Oy vermek onların hakkı.

Onlara yıl dönümü kutlaması için bir hediye verdim.

Onlar gösterilerini durdurmaya söz verdi.

Kesinlikle onları tanımıyorum.

Onlar iki yıldır Uygur dilini okudu.

Bu onların yeri.

Onlar diğerlerine çok iyi davranıyor.

Elma sevmem. Onların hepsi bana tatsız görünüyor.

Onlar kulaklarını yıkadı.

Neden onları suçluyorsun?

Onları suçluyorum.

Onları suçlayabiliyor musun?

Onları suçluyor musun?

Onları suçlama.

Onları kim suçlayabilir?

Onları suçlamıyoruz.

Gerçekten onları suçlayabilir misin?

Onlar sadece suçlayacak birini istiyorlar.

Onlar her şey için Tom'u suçlayacak.

Bunun için onları suçlama.

Onun için onları suçlama.

Onları suçlamak zor.

Onlar kendi durumu için Başkan Hoover'ı suçladı.

Onlar sadece suçlayabilecekleri birini istiyor.

Tom onların hatası için suçu üstlendi.

Bunun için onları suçlamıyorum.

Tüm bunun için onları suçlayacağım.

Bunun için onları suçlamaya çalışma.

Onlar ekonomiyi düzeltmede başarısız olduğu için onu suçladılar.

Onlar suçlandı ama bu onların hatası değildi.

Onları unutuyorsun.

Onları unutma.

Onları unutmayacaksın.

Onları unutmayacağız.

Onları unutmayacağım.

Onları unutamayız.

Onları unutamam.

Onları asla unutmayacağız.

Onları asla unutmayacağım.

Onları unutalım.

Onlara söylemeyi unutma.

Hiç kimse onları hiç unutmayacak.

Biz onları asla hiç unutmayacağız.

Onları asla hiç unutmayacağım.

Onları aramayı unutma.

Onların sıcak ellerini asla unutmayacağım.

Onlar faturaları ödemeyi unutmaya devam ediyorlar.

Onların unutmasını istemiyorum.

Onları unutmayacağını biliyordum.

Düşmanlarını affet ama onların adlarını asla unutma.

Onların beni unutmasını istemiyorum.

Onlar bana fıkralar anlatır ve sonra onları unuturum.

Unutmamak için onların adını yazdı.

Onların Ueno Hayvanat bahçesinde bir pandası var mı, unutuyorum.

Erkekler çok kolay söz verirler fakat onları kolay unuturlar.

Onların hepsi deli oldu.

Onlar susadıklarını söyledi.

"Onlar ne zaman terk etti?" "Onlar yirmi dakika önce terk etti."

Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.

Affetmeyecek olan insanlar vardır. Onlar senin geçmişte yaptıklarını asla unutmaz.

Onlarla konuşmayı özlüyorum.

Sadece onlarla konuşuyordum.

Onlarla konuşmaktan zevk alıyorum.

Az önce onlarla konuştum.

Onlarla konuştum.

Onlarla konuşabilir miyiz?

Onlarla konuşmak istiyoruz.

Onlarla yalnız konuşmak istiyorum.

Onlarla konuşmalıyım.

Onlarla uzun bir konuşma yaptım.

Pazartesi günü onlarla konuşacağız.

Onlarla konuşacağım.

Sadece onlarla konuş.

Onlarla yüzecek misin?

Yarın onlarla yüzeceğim.

Onlarla çalışıyorum.

Onlarla beraber kalıyorum.

Onlarla kalacağım.

Onlarla kalıyor musun?

Onlarla kalıyorsun, değil mi?

Onlarla kalıyorum.

Onlarla kaldığın için teşekkürler.

Onlarla kalmalıydın.

Onlarla kalmalıydık.

Onlarla kalmalıydım.

Onlarla kal.

Bu odada onlarla kal.

Bir ara onlarla kal.

Neden onlarla kalıyorsun?

Neden onlarla kalmadın?

Neden onlarla kaldın?

Neden onlarla kalamazsın?

Onlarla kalabilir misin?

Onlarla kalmaya karar verdik.

Onlarla kalmanı istiyorum.

Onlarla kalmak istiyorum.

Onlarla kalacağız.

Neden onlarla kalmıyorum?

Henüz onlarla konuşmadım.

Herhangi biri onlarla konuştu mu?

Onlarla önceden konuştum.

Bugün onlarla konuştum.

Bugün onlarla erken konuştum.

Onlarla konuşmayı ümit etmiştim.

Şimdi onlarla konuşmak istiyorum.

Onlarla yalnız konuşmam gerekiyor.

Onlarla konuşmak zorundayım.

Onlarla konuşmadım.

Onlarla konuşabilir miyim?

Onlarla birlikte birisi var.

Neden onlarla oturmuyorsun?

Onlarla oturacak mısın?

Onlarla oturacağım.

Onlarla oturabilir miyim?

Neden onların tarafını tutuyorsun?

Onlarla birlikte alışveriş yapıyordum.

Onlarla birlikte liseye gittim.

Şimdi kim onlarla birlikte?

Onlarla pütürlenme.

Onlarla yolculuk ediyorum.

Onlarla arabaya binmeni istiyorum.

Onlarla arabaya bineceğim.

Onlarla otostop çektim.

Onlarla mantık yürütmeye çalıştım.

Onlarla mantık yürütemezsin.

Onlarla ilgili bir sorun var mı?

Onlarla ilgili bir sorunun var mı?

Onlarla poker oynama.

Onlarla oynamak istemiyorum.

Neden onlarla oynamaya gitmiyorsun?

Onlarla öğle yemeği planlarım var.

Bu gece onlarla ilgili planlarım var.

Onlarla ilgili akşam yemeği planlarım var.

Onlara karşı sabırlı olun.

Seni onlarla birlikte parkta gördüm.

Onlarla takılıyorum.

Onlarla takılacağım.

Onlarla takılmam.

Onlarla takılma.

Onlarla ilgili her şey tamam mı?

Dün gece onlarla birlikte dışarıdaydım.

Onlarla birlikte bir film izledim.

Pazartesiyi onlarla geçirdim.

Onlarla biraz vakit geçirebilir miyim?

Onlarla bir dakika geçirmeme izin ver.

Bana onlarla bir dakika ver.

Bugün onlarla karşılaştım.

Onlarla tekrar karşılaştım.

Onlarla dalaşmamalısın.

Onlarla dalaşma.

Onlarla bir toplantım var.

Onlarla bir toplantım vardı.

Onlarla tanışmalıyım.

Onlarla tanışmanı istiyorum.

Onlarla tanışmak istedin mi?

Onlarla buluşacağım.

Bu gece onlarla buluşacağım.

Onlarla buluşmaya gitmek zorundayım.

Lütfen beni onlarla bırakma.

Bana onlarla birlikte yardım eder misin?

Ben şimdi onlarla birlikteyim.

Onlarla öğle yemeği yemiyorum.

Onlarla öğle yemeği yedim.

Bugün onlarla öğle yemeği yedim.

Onlara aşık mıydın?

Belki onlara aşığım.

Onlara aşık değilim.

Onlarla yaşamak kolay değil.

Onlarla yaşamayı seviyorum.

Onlarla yaşadığını düşündüm.

Onlarla yaşardım.

Onlarla yaşamıyorum.

Onlarla yaşıyorum.

Onlarla birlikte ayrıldığını düşündüm.

Onlarla birlikte terk etmiyorum.

Onlarla birlikte terk etmek istiyor musun?

Bunu onlarla tartıştım.

Bunu onlarla tartıştın mı?

Bunu onlarla tartışacağım.

Bunu sadece onlarla tartışabilirim.

Onlarla birlikte avlanıyorum.

Onlara karşı dürüst değildim.

Onlarla burada kal.

Ben onlarla burada kalmak istiyorum.

Onlarla burada kalmalıyım.

Onlarla buradayım.

Onlarla buraya geldim.

Onlara ne olduğunu biliyorum.

Onlarla tokalaştım.

Onlarla gitmeliydim.

Onlarla gittiğini düşündüm.

Onlarla gidiyorum.

Boston'a onlarla gidiyorum.

Onlarla hayat nasıl gidiyor?

Onlarla git.

Onlarla gidecek misin?

Neden onlarla gitmiyorsun?

Neden onlarla gitmedin?

Onlarla gidemez miyiz?

Şimdi onlarla gitmelisin.

Onlarla gitmek zorunda değilsin.

Onlarla gideceğim.

Onlarla gitmek istiyorum.

Onlarla gitmeni istiyorum.

Onlarla gitmek istemiyorum.

Onlarla gitmek istiyor musun?

Onlarla gitmemi istiyor musun?

Onlarla gitmedim.

Sanırım onlarla gitmeliyiz.

Onlarla gideyim.

Onlarla gidebilir miyim?

Onlarla gideceğimi düşündüm.

Keşke onlarla gidebilsen.

Onlarla gidebilirim.

Onlarla gitsen iyi olur.

Onlarla gitsem iyi olur.

Sanırım onlarla gitsem iyi olur.

Onlara kızgınım.

Onlarla eğlendin mi?

Onlarla iyi arkadaşım.

Onlarla arkadaş olamam.

Onlarla sadece Fransızca konuşuyorum.

Onlarla her zaman Fransızca konuşurum.

Onlarla flört ediyor muydun?

Onlarla flört ediyordun.

Onlarla her şeyi paylaşırım.

Onlarla yemek yemek istemiyorum

Onlarla yemek yemek zorunda mıyım?

Onlarla birlikte ne yaptın?

Onlarla birlikte ne yapmalıyız?

Bunun onlarla bir ilgisi yok.

Ben onlara katılmıyorum.

Onlarla akşam yemeği yiyordum.

Onlarla akşam yemeği yedim.

Onlarla ilgileneceğim.

Onlarla ilgilenmek zorundayım.

Onlarla ilgilenmek zorunda kaldım.

Artık onlarla ilgilenemem.

Onlarla daha sonra ilgileneceği.

Onlarla ilgilenebilirim.

Onlarla anlaştım.

Günü onlarla geçirdim.

Bütün günü onlarla geçirdim.

Onlarla dans edeceğim.

Onlarla irtibat halindeyim.

Onlarla görüşeceğim.

Onlarla bir konsere gittim.

Onlarla rekabet edemezsin.

Ben onlarla geliyorum.

Onlarla gelmedim.

Onlarla gelemem.

Onlarla geleceğim.

Onlarla üniversiteye gittim.

Onlarla dersin var mı?

Onlara danıştım.

Onlara danış.

Onlara danışmak zorunda kalacağım.

Hâlâ onlara danışmam gerekiyor.

Önce onlara danışmak zorundayım.

Onlara danışalım.

Onlarla sohbet ettim.

Onlarla ortaklaşa araba kullanıyorum.

Onlara dikkat edin.

Onlara dikkat etmelisin.

Sadece onlara dikkat edin.

Onlarla geldim.

Onlarla işim var.

Az önce onlarla kahvaltı yaptım.

Onlarla Boston'a gidecek misin?

Onlarla Boston'a gidiyorum.

Onlarla Boston'a gittim.

Bir zamanlar onlarla Boston'a gittim.

Onlarla olmayı seviyorum.

Onlarla olmalıydım.

Onlarla sahile gittim.

Sadece onlarla olmak istedim.

Onlarla olmalıyız.

Onlarla olmalıyım.

Onlarla olacağım.

Gerekli olursam onlarla olacağım.

Onlarla birlikte olmaya git.

Onlarla basketbol oynarım.

Onlarla kaçmak istedim.

Onlarla Avustralya'daydım.

Onlarla tartışmaya girdim.

Onlarla tartışmayı seviyorum.

Onlarla tartıştım.

Onlarla bir randevum var.

Onlarla bir daire paylaşıyorum.

Onlarla bir şey yapmadım.

Onlara ciddi şekilde kızgınım.

Neden onlara kızgınsın?

Onlara kızgın mısın?

Hâlâ onlara kızgın mısın?

Onlara kızgın değilim.

Onlara kızma.

Asla onlarla geçinmedim.

Beni onlarla yalnız bırakma.

Onlarla aynı fikirde misin?

Onlarla tamamen aynı fikirdeyim.

Onlara katılmaya meyilliyim.

Onlara katılmaya eğilimliyim.

Onlarla aynı fikirde olmak zorundayım.

Ben sadece onlarla aynı fikirde değilim.

Onlarla aynı fikirde olamam.

Onlarla aynı fikirde olduğuma emin değilim.

Bu konuda onlara katılıyorum.

Neredeyse onlarla aynı fikirdeyim.

Aslında onlarla aynı fikirdeyim.

Onları izliyordum.

Onları kim izliyor?

Herkes onları izliyor.

Onları izliyoruz.

Tom onları izliyor.

Onlar onu izliyorlar.

Onları izliyorum.

Biri onları izliyor.

Hepimiz onları izliyorduk.

Biz onları dikkatle izledik.

Onlar seni dikkatle izledi.

Onlar onu dikkatle izledi

Onlar onu dikkatle izledi.

Onları dikkatle izledim.

Onları izledim.

Onların terk etmesini izledim.

Onların ölmesini izledim.

Onları yakından izledim.

Herkes onları dikkatlice izledi.

Onları izle.

Onları izleyebilir misin?

Bu gece onları izleyebilir misin?

Onları izleyeceğiz.

Onları izleyeceğim.

Onları izlesen iyi olur.

Kalacağım ve onları izleyeceğim.

O onlardı.

Sanırım o onlardı.

Onun onlar olduğundan eminim.

Onun onlar olduğunu biliyordum.

Onun onlar olduğunu düşündüm.

Bunun onlar olduğunu düşünüyoruz.

Bunun onlar olduğuna yamin ederim.

Bunu yapanın onlar olduğundan çok emin değilim.

Belki o onlardı.

Onun onlar olduğunu biliyorum.

Bunu yapanın onlar olduğundan eminim.

Onları uyarmalıydım.

Onları uyardım.

Neden onları uyarmadın?

Onları uyardın mı?

Onları uyarmak istedim.

Onları uyarmaya çalıştım.

Onları uyarmak zorunda kalacağım.

Onları uyarmak zorundasın.

Onları uyarmak zorundayız.

Onları uyarmak zorundayım.

Onları uyaracak mısın?

Onları uyaracağım.

Onları uyarmak için gitmek zorundayız.

Onları uyarmak için gitmeliyim.

Onları uyardık.

Tom onları uyardı.

Onlar onu uyardı.

Onları uyarsam iyi olur.

Herkes onları istiyor.

Onların beklemesini istiyor musun?

Onların kalmasını istiyor musunuz?

Onların yardım etmesini istiyor musunuz?

Onların size yardım etmesini istiyor musunuz?

Onları orada istiyor musunuz?

Onları geri istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz?

Neden onları istiyorsunuz?

Onların ne yapmasını istiyorsunuz?

Onları ne için istiyorsunuz?

Neden onların terk etmesini istediniz?

Onların ne yapmasını istediniz?

Kim onları ölü ister?

Onların kalmasını ve yardım etmesini istiyoruz.

Onların evet demesini istiyoruz.

Onların eve gitmesini istiyoruz.

Onların terk etmesini istemiyoruz.

Onların gitmesini istemiyoruz.

Onların yaralanmasını istemiyoruz.

Onları orada istemiyoruz.

Tom onları orada istemiyor.

Onlar seni orada istemiyor.

Onlar onu orada istemiyor.

Onları orada istemiyorum.

Onları geri istemiyoruz.

Tom onları geri istemiyor.

Onlar seni geri istemiyor.

Onlar onu geri istemiyor.

Onları geri istemiyorum.

Diğerleri onları burada istemiyor.

Onların yönetimi üstlenmesini istemiyorum.

Onların bunu görmesini istemiyorum.

Onların onu görmesini istemiyorum.

Onların bunu bilmesini istemiyorum.

Onların bana yardım etmesini istemiyorum.

Onların duymasını istemiyorum.

Onların benden nefret etmesini istemiyorum.

Onların hapse gitmesini istemiyorum.

Onların vazgeçmesini istemiyorum.

Onların huylanmasını istemiyorum.

Onların hasta olmasını istemiyorum.

Onların yaralanmasını istemiyorum.

Onların kızmasını istemiyorum.

Onların beni bulmasını istemiyorum.

Onların onu yapmasını istemiyorum.

Onların gelmesini istemiyorum.

Onların mutsuz olmasını istemiyorum.

Onların kızgın olmasını istemiyorum.

Onların yalnız olmasını istemiyorum.

Onları bu odada istemiyorum.

Onları evimde istemiyorum.

Onları arabamda istemiyorum.

Onları partimde istemiyorum.

Onların endişelenmesini istemedim.

Onların beni görmesini istemedim.

Onların terk etmesini istemedim.

Onların ölmesini istemedim.

Onların beni rahatsız etmesini istemedim.

Gerçekten onların yanımda olmasını istiyorum.

Sadece onları istiyorum.

Sadece onları geri istiyoruz.

Sadece onların beni sevmesini istiyorum.

Sadece onların iyileşmesini istiyoruz.

Sadece onların mutlu olmasını istiyorum.

Onların seçimi kazanmasını istiyorum.

Onların arabayı yıkamasını istiyorum.

Onların durmasını istiyorum.

Onların bunu imzalamasını istiyorum.

Onların bunu görmesini istiyorum.

Onların bana saygı duymasını istiyorum.

Onların seninle tanışmasını istiyorum.

Onların kaybetmesini istiyorum.

Onların bana bakmalarını istiyorum.

Onların yaşamasını istiyorum.

Onların seni sevmesini istiyorum.

Onların gerçeği bilmesini istiyorum.

Onların onu bilmesini istiyorum.

Onların bize yardım etmesini istiyorum.

Onların buna sahip olmasını istiyorum.

Onların eve gitmesini istiyorum.

Onların onu yalnız yapmasını istiyorum.

Onların bizimle gelmesini istiyorum.

Onların her gün aramasını istiyorum.

Onların mutlu olmasını istiyorum.

Onların özür dilemesini istiyorum.

Onların hapsedilmesini istiyorum.

Onların hayatımdan çıkmasını istiyorum.

Onların evimi dışında olmasını istiyorum.

Onların buradan çıkmasını istiyorum.

Onları takımımda istiyorum.

Onların yalnız bırakılmasını istiyorum.

Onların öldürülmesini istiyorum.

Onların buradan uzak tutulmasını istiyorum.

Onları burada istiyorum.

Onların öğleye kadar gitmesini istiyorum.

Onların kovulmasını istiyorum.

Onların adalet karşısına çıkarılmasını istiyorum.

Şimdi onların buraya getirilmelerini istiyorum.

Onları hapiste istiyorum.

Onların pataklanmasını istiyorum.

Onların tutuklanmasını istiyorum.

Hepimiz onların mutlu olmalarını istiyoruz.

Benim için onları uyandırabilir misin?

Onları uyandırmak istemiyorum.

Onları uyandırmamak için dikkatli olun.

Onları uyandırmak istemedim.

Onları kendim uyandırmak istiyorum.

Onları uyandırmak zorundayım.

Birazdan onları uyandırmak zorundayım.

Onları uyandırdım mı?

Onları uyandırmaya git.

Onları uyandırmaya gideceğim.

Onları uyandırmaya gidelim.

Onları uyandırsak iyi olur.

Onları uyandırsam iyi olur.

Onları uyandırmak için git.

Kimse onları ziyaret etmiyor.

Az önce onları ziyaret ettiğini duydum.

Sadece onları ziyaret etmek istiyorum.

Onları ziyaret etmek istemiyor musun?

Onları ziyaret etmek için çok geç.

Onları ziyaret etmek zorundayım.

Onları ziyaret edeceğim.

Onları ziyaret etmek için Boston'a gittik.

Onları ziyaret edelim.

Neden onları ziyaret etmeye gidemiyoruz?

Onları ziyaret etmeye gidelim.

Onları ziyaret etmeye gideceğiz.

Onları üzüyorsun.

Onları üzmek istemedik.

Onları üzmek istemedim.

Onları almaya gitsek iyi olur.

Onları hiç anlamadım.

Onları anlıyor musun?

Onları anladın mı?

Onları anlıyor gibi görünüyorsun.

Onları anlamadım.

Onları anlayamıyorum.

Onları anlıyorum.

Onları anlayabiliyorum.

Sen onları küçümsedin.

Sen onları hafife aldın.

Onları küçümsedim.

Onları hafife aldım.

Siz hepiniz onları küçümsediniz.

Siz hepiniz onları hafife aldınız.

Sanırım onları küçümsüyorsun.

Sanırım onları hafife alıyorsun.

Onları küçümseme.

Onları hafife alma.

Onları hiç küçümseme.

Onları asla hafife alma.

Biri onları ihbar etti.

Onları reddettim.

Onları ihbar etmeyeceğim.

Onları ihbar edeceğim.

Kimse onlara güvenmiyor.

Asla onlara güvenmemeliydim.

Onlara güvendik.

Onlar ona güvendi.

Ben gerçekten onlara hiç güvenmedim.

Onlara güvenmemeliydim.

Her zaman onlara güvendim.

Neden onlara güvenmiyorsun.

Onlara güvenmiyor musun?

Onlara güveniyor musun?

Onlara nasıl güvenebiliyorsun?

Onlara güvenmemen için seni uyardım.

Onlara güvenmek zorundayım.

Onlara güvenmek zorundaydım.

Onlara güvenmeye karar verdim.

Onlara güveniriz.

Tom onlara güvenir.

Onlar ona güvenirler.

Ben onlara güvenirim.

Onlara güvenmemelisin.

Onlara güvenmiyoruz.

Onlara güvenemeyiz.

Onlara güvenmemeliyiz.

Tom onlara güvenmez.

Onlar sana güvenmez.

Onlar ona güvenmez.

Onlara hâlâ güvenmiyorum.

Onlara güvenemeyeceğimizi biliyordum.

Onlara güvenemeyeceğimi biliyordum.

Ben sadece onlara güvenmiyorum.

Onlara gerçekten güveniyor musun?

Gerçekten onlara güvenmiyorum.

Artık onlara güvenemem.

Onlara güvendiğimden emin değilim.

Onlara nasıl güvenebilirim?

Burada herkes onlara güveniyor mu?

Onlara güvenebileceğimi düşündüm.

Onlara güvenebileceğimi biliyordum.

Onlara tamamen güvenmiyorum.

Onlara güvenebileceğinden emin misin?

Onlara güvenebiliriz.

Onlara güvenebileceğimizden eminim.

Onlara güvenebileceğimizden emin değilim.

Onlara güvenebileceğimizden emin misin?

Onlara güvenebilirim.

Onları kandırdık.

Onları aldatmamalıydım.

Ben hâlâ onları eğitiyorum.

Yavaşça onlara doğru yürüdük.

Herkes onlara doğru koştu.

Onlara doğru yürümeye başladık.

Tom onlara doğru yürümeye başladı.

Onlar ona doğru yürümeye başladı.

Onlara hiç dokunmadım.

Onlara dokundum.

Onlara dokunmadım.

Onlara işkence yaptık.

Onlar ona işkence yaptılar.

Onlara işkence yapacağız.

Umarım onlara evet dedin.

Bana onlara söylediğini söyle.

Onlara söylediğin bu mı?

Onlara söylediğini biliyorum.

Neden onlara söylemedin?

Neden hâlâ onlara söylemedin?

Umarım onu onlara söyledin.

Onu onlara söylediğini umuyorum.

Onlara söyledin mi?

Onlara ne yapacağını söyledin mi?

Onlara ne alacağını söyledin mi?

Bunu onlara söyledin mi?

Burada olduğunu onlara söyledin mi?

Burada olduğumuzu onlara söyledin mi?

Burada olduğumu onlara söyledin mi?

Nasıl hissettiğin onlara söyledin mi?

Önceden onlara söyledin mi?

Onlara söylediğine inanamıyorum.

Onlara kim söyledi?

Onu onlara kim söyledi?

Onlara söyleyen ben değilim.

Onlara söyledin, değil mi?

Belki onlara söylemeliydim.

Nerede olduğumuzu onlara söyledim.

Bizi nerede karşılayacaklarını onlara söyledim.

Onlara her şeyi söyledim.

Onlara senin hakkında her şeyi söyledim.

Onlara söylemeliydim.

Onlara gerçeği söylemeliydim.

Onlara daha önce söylemeliydim.

Onlara hayır demeliydim.

Onlara kimin söylediğini düşünüyorsun?

Onlara söylemedin, değil mi?

Hâlâ onlara söylemedim.

Henüz onlara söylemedim.

Onlara asla söylemedim.

Onu onlara asla söylemedim.

Az önce onlara çıktığımızı söyledim.

Az önce onlara gerçeği söyledim.

Onlara onlara katıldığımı söyledim.

Onlara söylediğim doğruydu.

Onlara söylediğim o değil.

Onlara söylediğim tam olarak o.

Onlara ne söylediğimi düşünüyorsun?

Onlara ne söylediğimi düşündün?

Onlara onlara yardım edeceğimizi söyledim.

Onlara onlardan nefret ettiğimi söyledim.

Elbette, ben onlara söyledim.

Onlara aç olduğunuzu söyledim.

Onlara aç olduğumu söyledim.

Onlara mutlu olduğunu söyledim.

Onlara mutlu olduğumu söyledim.

Onlara geldiğini söyledim.

Onlara geldiğimi söyledim.

Onlara meşgul olduğunu söyledim.

Onlara meşgul olduğumu söyledim.

Onlara eve hasta gittiğini söyledim.

Onlara zaten bildiğini söyledim.

Onlara zaten bildiğimizi söyledim.

Onlara hangisini sevdiğimi söyledim.

Onlara nereye gittiğimizi söyledim.

Onlara neler olduğunu söyledim.

Onlara ne zaman geleceğimi söyledim.

Onlara planın ne olduğunu söyledim.

Onlara ne düşündüğümü söyledim.

Onlara ne gördüğümü söyledim.

Onlara ne bildiğimi söyledim.

Onlara ne olduğunu söyledim.

Onlara geç kalacağımızı söyledim.

Onlara arkadaş olduğumuzu söyledim.

Onlara güneş kremi kullanmalarını söyledim.

Onlara kavat takmalarını söyledim.

Onlara şapka takmasını söyledim.

Onlara orada beklemelerini söyledim.

Onlara arabada beklemelerini söyledim.

Onlara beni beklemelerini söyledim.

Onlara onu sana söylemelerini söyledim.

Onlara dışarı çıkmamalarını söyledim.

Onlara onun odasında kalmalarını söyledim.

Onlara burada kalmasını söyledim.

Onlara beni burada karşılamalarını söyledim.

Onlara anlaşma yapmalarını söyledim.

Onlara terk etmelerini söyledim.

Onlara beni yalnız bırakmasını söyledim.

Onlara gitmelerini söyledim.

Onlara erken gelmelerini söyledim.

Onlara odalarını temizlemelerini söyledim.

Onlara dikkatli olmalarını söyledim.

Onlara gerçeği söyledim.

Onlara bankanın kapalı olduğunu söyledim.

Onlara onu söyledim.

Onlara onun saçma olduğunu söyledim.

Onlara sana yardım edeceğimi söyledim.

Onlara onlara yardım edeceğimi söyledim.

Onlara yorgun olmadığımı söyledim.

Onlara hazır olmadığımı söyledim.

Onlara meşgul olmadığımı söyledim.

Sana onları kullanmamanı söyledim.

Olara onları kullanmamalarını söyledim.

Ona onları kullanmamasını söyledim.

Onlara sana söylememelerini söyledim.

Onlara hiç kimseye söylememelerini söyledim.

Onlara vazgeçmemelerini söyledim.

Onlara arabamı sürmemelerini söyledim.

Onlara bunu yapmamasını söyledim.

Onlara onu yapmamasını söyledim.

Onlara gelmemelerini söyledim.

Onlara bugün gelmemelerini söyledim.

Onlara buraya gelmemelerini söyledim.

Onlara geri gelmemelerini söyledim.

Onlara hayır dedim.

Onlara kendim söyledim.

Onlara onun benimki olmadığını söyledim.

Onlara onun bir hata olduğunu söyledim.

Onlara onun kötü bir fikir olduğunu söyledim.

Onlara ilgilenmediğimi söyledim.

Onlara onu düşüneceğimi söyledim.

Onlara yardım edeceğimi söyledim.

Onlara fikrimi değiştirdiğimi söyledim.

Onlara hemen döneceğimi söyledim.

Onlara onu yapmayacağımı söyledim.

Onlara iyi olduğumu söyledim.

Onlara evli olduğumu söyledim.

Onlara sadece şaka yaptığımı söyledim.

Onlara bir hata yaptığımı söyledim.

Onlara planlarım olduğunu söyledim.

Onlara kovulduğumu söyledim.

Onlara gitmek istemediğimi söyledim.

Onlara onu yapamadığımı söyledim.

Onlara onun üstesinden gelebileceğimi söyledim.

Ne gördüğümü onlara tam olarak söyledim.

Onlara senden bahsettim.

Onlara ondan bahsettim.

Dün onlara ondan bahsettim.

Onlara birkaç fıkra anlattım.

Onlara ne söylerdin?

Onlara söylememeliydik.

Onlara söylememeliydim.

Onlara söylememeli miydim?

Onlara onu söylememiş olabilirim.

Onlara onu zaten söyledim.

Onlara zaten söyledim.

Zaten onlara her şeyi söyledim.

Kendini onlarla kıyaslama.

Kendini onlarla karşılaştırma.

Seni onlara götüreceğim.

Seni onlara götürebilirim.

Seni onlara tanıtacağım.

Seni onlara tanıştıracağım.

Onlarla ne kadar samimisiniz?

Kim onlara yazdı?

Onlara yazdım.

Onlara yazdın mı?

Onlara yazıyorum.

Onlara yaz.

Onlara yazacağım.

Onlara tekrar yazacağım.

Tavsiye için onlara gittim.

Onlara alışamıyorum.

Onlara alıştım.

O onlara kalmış.

O onlara kalmış, bana değil.

O onlara bağlı.

O tamamen onlara bağlı.

O tamamen onlara kalmış.

Onlarla bağlantı sağlayamıyorum.

Bunu onlara götürüyorum.

Bunu onlara götüreceğim.

Bunu onlara götürebilirim.

Bunu onlara gösterme.

Bunu onlara bildirsem iyi olur.

Bunu onlara bildirmeliyim.

Bundan onlara söz etmeyin.

Bunu onlara ver.

Bunu onlara verir misin?

Lütfen bunu onlara ver.

Bunu onlara vermek istiyorum.

Bunu onlara verebilir misin?

Bunu onlara verecek misin?

Bunu onlara kim verdi?

Bunu onlara açıklamak zorundayım.

Bunu onlara yapamazsın.

Bunu onlara yapmamalıyız.

Bunları onlara vereceğim.

Onları ona verme.

Onu onlara önerdim.

Onu onlara önerdin mi?

Onu onlara göstereceğim.

Onu onlara neden söyledin?

Onu onlara asla söyleme.

Onu onlara vereceğim.

Onu onlara verebilir misin?

Onu onlara açıkladım.

Onu onlara yapamazsın.

Onu onlara asla yapmazdım.

Onu onlara asla yapamadım.

Onu onlara yapamam.

Ne cüretle onu onlara yaparsın?

Onu onlara nasıl yapabilirsin?

Onu onlara teslim edebilirim.

Neden onlarla konuşuyordun?

Neden onlarla konuşuyorsun?

Onlarla konuştuğunu gördüm.

Onlarla konuştuğunu duydum.

Biri onlarla konuşuyordu.

Onlarla konuşuyordum.

Onlarla konuştuğunu hatırlıyor musun?

Tom onlarla konuşuyor.

Onlar onunla konuşuyor.

Onlarla konuşuyorum.

Şu anda onlarla konuşuyorum.

Onlarla konuşmayı gerçekten sevdim.

Siz arkadaşların onlarla konuştuğunu gördüm.

Onlarla kim konuşuyor?

Onlarla konuşuyor musun?

Onlarla konuşuyor olmalısın.

Bugün onlarla konuşuyor olacağız.

Onlarla konuşuyor olmalıyız.

Onlarla konuşuyor olmalı mıyım?

Onlarla konuşuyor olacağım.

Onlarla konuştun, değil mi?

Onlarla konuştuğunu anlıyorum.

Sanırım onlarla konuştun.

Son zamanlarda onlarla konuştun mu?

Onlarla konuştuk.

Gerçekten onlarla konuştun mu?

Telefonda onlarla konuştum.

Dün gece onlarla konuştum.

Onlarla tekrar konuştum.

Herkes onlarla konuştu mu?

Ben zaten onlarla konuştum.

Onlarla konuş.

Onlarla tekrar konuş.

Onlarla konuşur musun?

Neden onlarla konuşmuyorsun?

Ne zaman onlarla konuştun?

Onlarla ne hakkında konuştun?

Sadece onlarla konuştuğundan emin ol.

Onlarla konuşmana izin vereceğim.

Onlarla konuşmanı öneririm.

Onlarla çok konuşur musun?

Onlarla konuşmadın mı?

Bugün onlarla konuştun mu?

Pazartesi günü onlarla konuştun mu?

Bunun hakkında onlarla konuştun mu?

Onun hakkında onlarla konuştun mu?

Onlarla konuşabilir misin?

Benim için onlarla konuşamaz mısın?

Onlarla konuştuktan sonra beni ara.

Şimdi onlarla konuşabilir miyiz?

Onlarla konuşmamıza izin verin.

Onlarla konuşmak zorundasın.

Onlarla konuşmak zorunda kalacaksın.

Onlarla konuşmalısın.

Onlarla konuşmak isteyebilirsin.

Neden onlarla konuşmak istiyorsun?

Neden onlarla konuşmak istiyorum?

Neden onlarla konuşmak zorundayım?

Onlarla konuşabildin mi?

Onlarla konuşmak için bekliyoruz.

Onlarla konuşmaya ihtiyacımız olacak.

Onlarla konuşmak istedik.

Gerçekten onlarla konuşmaya ihtiyacımız var.

Onlarla konuşmaya ihtiyacımız var.

Sadece onlarla konuşmak istiyoruz.

Sadece onlarla konuşmamız gerekiyor.

Onlarla konuşmak zorundayız.

Onlarla konuşmamıza gerek yok.

Tom onlarla konuşmamı istiyor.

Onlar seninle konuşmamı istiyor.

Onlar onunla konuşmamı istiyorlar.

Tom sadece onlarla konuşmak istiyor.

Onlar sadece seninle konuşmak istiyor.

Onlar sadece onunla konuşmak istiyor.

Birisi onlarla konuşmak zorunda.

Biri onlarla konuşmalı.

Belki onlarla konuşmalısın.

Onlarla konuşmaya çalışayım.

Önce onlarla konuşmak sorun yaratır mı?

Onlarla konuşmak için bekliyorum.

Hâlâ onlarla konuşacağım.

Onlarla konuşmaya korkuyorum.

Onlarla konuşmayacağım.

Onlarla konuşmanı istiyorum.

Onlarla kendim konuşmak istiyorum.

Onlarla tekrar konuşmak istiyorum.

Onlarla konuşmak için gittim.

Onlarla konuşmak için oraya gittim.

Önce onlarla konuşmak istiyorum.

Onlarla konuşmaya çalıştım.

Onlarla konuşmamanı söyledim.

Sanırım onlarla konuşmalıyım.

Hâlâ onlarla konuşmalıyım.

Gerçekten onlarla konuşmak istiyorum.

Gerçekten onlarla konuşmalıyım.

Sadece onlarla konuşmak istedim.

Onlarla konuşmam gerekiyordu.

Şimdi onlarla konuşmalıyım.

Önce onlarla konuşmalıyım.

Onlarla konuşmak için birine ihtiyacım var.

Onlarla konuşmak istediğini biliyorum.

Sadece onlarla konuşmalıyım.

Şimdi onlarla konuşmak zorundayım.

Onlarla konuşmak istemiyorum.

Onlarla konuşmak için geldim.

Onlarla konuşmak için buraya geldim.

Onlarla konuşmak istemiyor musun?

Onlarla konuşmak ister misin?

Onlarla konuşmak istemiyor musunuz?

Onlarla konuşmak istiyor musun?

Onlarla konuşmamı istiyor musun?

Onlarla konuşmak zorunda mıyım?

Onlarla konuşmaya çalıştın mı?

Onlarla konuşacak mısın?

Sanırım onlarla konuşmadın.

Onlarla konuşamam.

Şmdi onlarla konuşamam.

Şimdi onlarla konuşamam.

Onlarla konuşma.

Onlarla öyle konuşma.

Onlarla bu konuda konuşma.

Hâlâ onlarla konuşabiliriz.

Onlarla hâlâ konuşuyor musun?

Sen de onlarla konuşmalısın.

Şimdi onlarla konuşmalısın.

Gerçekten onlarla konuşmalısın.

Onlarla konuşmalıyız.

Belki onlarla konuşmalıyım.

Bizden biri onlarla konuşmalı.

Sanırım onlarla konuşmalısın.

Onlarla konuşalım.

Lütfen onlarla konuşabilir miyim?

Sadece onlarla konuşacağım.

Asla onlarla tekrar konuşmayacağım.

Onlarla konuşabilirim.

Onlarla konuşmama izin vermek zorundasın.

Lütfen onlarla konuşmama izin ver.

Ben onlarla konuşayım.

Önce onlarla konuşayım.

Onlarla yalnız konuşayım.

Onlarla yalnız konuşayım, tamam mı?

Sadece onlarla konuşayım.

Onlarla konuşacağız.

Yarın onlarla konuşacağım.

Onlarla daha sonra konuşacağım.

Onlarla yalnız konuşacağım.

Onlarla bu konuda konuşacağım.

Sanırım onlarla konuşacağım.

Üzülmeyin. Onlarla konuşacağım.

Hiç olmazsa onlarla konuşayım.

En son ne zaman onlarla konuştun?

Sadece onlarla konuşmalısın.

Neden sadece onlarla konuşmuyorsun?

Neden sadece onlarla konuşmuyorum?

Sadece onlarla konuşamaz mısın?

Neden onlarla konuşmalıyım?

Onlarla konuşmalı mıyım?

Onlarla senin konuştuğundan daha fazla konuşurum.

Onlarla her zaman konuşurum.

Onlarla bir dakika konuşabilir miyim?

Onlarla yalnız konuşabilir miyim?

Onlarla konuşmaya git.

Onlarla konuşmaya gitmek zorundasın.

Neden onlarla konuşmaya gitmiyorsun?

Onlarla konuşmaya gideceğiz.

Onlarla konuşmaya gitmeliyiz.

Onlarla konuşmaya gitmeli miyim?

Belki onlarla konuşmaya gitmeliyim.

Onlarla konuşmaya gidelim.

Sadece onlarla konuşmaya gideyim.

Onlarla konuşmaya gideyim.

Sadece onlarla konuşmaya git.

Onlarla konuşmaya gideceğim.

Hemen şimdi onlarla konuşmaya gideceğim.

Şimdi onlarla konuşmaya gideceğim.

Onlarla konuşmaya gitsem iyi olur.

Onlarla konuşmaya gitmek istiyorum.

Sanırım onlarla konuşmaya gideceğim.

Onlarla konuşmaya gitmeliyim.

Onlarla konuşmaya gitmek zorundayım.

Onlarla sık sık konuşurum.

Onlarla hiç konuşur musun?

Hiç onlarla konuştun mu?

Hatta onlarla konuşmayın.

Sen onlarla konuşacağını söyledin.

Sen onlarla konuşabileceğimi söyledin.

Belki onlarla konuşabilirsin.

Belki onlarla konuşabilirim.

Keşke onlarla konuşabilsem.

Kesinlikle onlarla konuşacağım.

Onlarla konuşabilirsin.

Onlarla konuşabiliriz.

Belki onlarla konuşabiliriz.

Onlarla konuşsam iyi olur.

İçeri gireyim ve onlarla konuşayım.

Ben onlarla konuşmaya gideceğim.

Bana bir iyilik yap ve onlarla konuş.

Ben bu konuda onlarla konuştum.

Zaten onlarla konuştum.

Orada sadece onlarla konuştum.

Bu sabah onlarla konuştum.

Onların hepsi uzaklaştı.

Onlar uzaklaşmıyorlar.

Dün onlarla konuştun mu?

Biz onlarla konuşmak istiyoruz.

Onlarla konuşmamız gerekiyor.

Onlarla tekrar konuşmamız gerekiyor.

Onlarla tekrar konuşmalıyız.

Şimdi onlarla konuşmam gerekiyor.

Onlarla yalnız konuşmalıyım.

Onlarla konuşmayacağız.

Tom onlarla konuşmayacak.

Onlar seninle konuşmayacak.

Onlar onunla konuşmayacak.

Onlarla konuşmam.

Lütfen onlarla konuşur musun?

Ben önce onlarla konuşayım.

Onlarla daha sonra konuşacağız.

Onlara bir şey yaptın mı?

Onlar ona bir şey yaptı mı?

Onlara ne söyleyecektin?

Onlara başka ne söyledin?

Onlara ne söyledin?

Onlara ne söylemek istersin?

Onlara ne söyleyeceğim?

Onlara söyleyecek bir şeyim yok.

Onlara söyleyecek bir şeyim yoktu.

Onlara sadece ne dedin?

Onlara ne demeliyim?

Onlara söylediğinin hepsi bu muydu?

Onlara dediğim bu.

Onlara karşı kaba olmak istemiyorum.

Ben onlara raporumu sundum.

Sen onlara akraba mısın?

Onlarla akraba değilim.

Onlarla akrabayım.

Bunu onlara gösterdi.

Neden onlara sadece hayır demiyorsun?

Onlara hayır demek zor.

Sadece onlara hayır diyemedim.

Onlara karşı nazik olmanı istiyorum.

Onlara karşı nazik olmak zorunda mıyız?

Onların yanında oturmuyorum.

Onların yanında oturuyordum.

Onların yanında oturmak istemiyorum.

Onların yanında oturabilir miyim?

Onların yanında yaşıyorum.

Onlara biraz para gönderdim.

Onlara biraz para verdim.

Onlara bir mesaj göndereceğim.

Onlara bir mesaj gönderdim.

Onlar için bir mesaj aldın mı?

Beni onlara götürmeni istiyorum.

Beni onlara götürebilir misin?

Lütfen beni onlara tanıtın.

Onlar için fark etmez.

Onlar için önemli değil.

Bu onlar için önemli değildi.

Onlara bir harita faksladım.

Neden onlara yalan söylüyorsun?

Neden onlara yalan söylüyoruz?

Onlara yalan söylemeyi sevmiyorum.

Onlara yalan söylemeyi sürdüremedim.

Onlara yalan söylemeyi sürdüremiyorum.

Bunun onlar için çok şey ifade ettiğini biliyorum.

Neden onları dinliyoruz?

Kimse onları dinlemiyordu.

Onları dinlemekten usandım.

Hiç kimse onları dinlemiyor.

Onları dinlemeliydin.

Onları dinlemeliydim.

Onları dinledim.

Onları dinle.

Onları dinlemelisin.

Onları dinlemen gerekiyor.

Onları dinlemek zorundasın.

Onları dinlemeni tavsiye ediyorum.

Onları dinlememelisin.

Onları dinlemeliyiz.

Ben onları asla tekrar dinlemeyeceğim.

Zaten onları asla dinlemem.

Sadece onları dinle.

Ben onları her zaman dinlerim.

Hayatımı onlara borçluyum.

Ben onlara hiç yalan söylemedim.

Ben onlara yalan söyledim.

Onlara yalan söylemeyeceğim.

Onlara yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.

Onlara yalan söylemek zorunda kaldım.

Onlara yalan söylemek istemiyorum.

Onlara yalan söylememelisin.

Onlara yalan söyleyemeyiz.

Onlara yalan söylemedim.

Onlara yalan söyleyemem.

Onlara tekrar yalan söyleyemem.

Onlara yalan söyleme.

Sadece onlara yalan söyleyemezsin.

Ben onlara her zaman yalan söylerim.

Bunu onlara götürelim.

Neden onu onlara göstermiyorsun?

Onu onlara sundum.

Onu onlara sunalım.

Bunu onlara söyledim.

Bunu onlara söyleyeceğim.

Bunu onlara söylemek zorunda kalacağım.

Bunu onlara söylemeyi unuttum.

Bunu onlara söyleme.

Bunu onlara bırakacağız.

Bunu onlara veriyorum.

Onu onlara vermemi söyledin.

Neden onu onlara vermiyorsun?

Bunu onlara vermemeli miyiz?

Bunu onlara verelim.

Sadece bunu onlara ver.

Bunu onlara vereceğim.

Bunu onlara verdiğini gördüm.

Bunu onlara vermedim.

Bunu onlara veremem.

Bunu onlara verdin mi?

Sadece onu onlara verdim.

Onu onlara verdim.

Dün onu onlara verdim.

Onu onlara açıklayayım.

Onu onlara açıklayacağım.

Bu onlar için çok önemli.

Bu onlar için önemli.

Sadece onlara merhaba demek için buradayım.

Onlara selam vermek istedim.

Onlara ne olduğu kimin umurunda?

Onlara bir şey olduğunu düşünüyorum.

Boston'da onlara ne oldu?

Bize, onlara ne olduğunu söyle.

Onlara ne olduğuna bak.

Onlara bir şey oldu.

Onlara bir şey oldu mu?

Onlara gerçekten ne oldu?

Onlara hiçbir şey olmadı.

Onlara kötü bir şey oldu.

Onlara hiçbir şey olmayacak.

Onlara ne olacak?

Şimdi onlara ne olacak?

Onlara iyi geceler demek zorundayım.

Onlarla vedalaşayım.

Onlara karşı iyi olacağım.

Onlarla Fransızca konuştum.

Onlar için adil olmazdı.

Onlara bir e-posta gönderdim.

Onlar için ne yaptın?

Şimdiye kadar onlar için ne yaptım?

Onlar için ne yapıyorsun?

Onlar için tam olarak ne yaptın?

Onlar için ne yapacaksın?

Onlar senin için ne yapacak?

Onlar onun için ne yapacak?

Bana onlar için yaptığın şeyi söyle.

Onlar için yaptığın şey bu mu?

Bu kopyayı onlara ver.

Şu kurabiyeleri onlara ver.

Eski ceketimi onlara verdim.

Onlara yakın olduğunu biliyorum.

Onlara çok yakındım.

Onlara yakın kalın.

Onlara oldukça yakın yaşıyorum.

Bu beni onlara yakın hissettirdi.

Bu şemsiye onlara ait.

Bu heykel onlara ait.

Bu onlara ait.

Bu arazi onlara ait.

Bu gitar onlara ait.

Bu araba onlara ait.

Bu kep onlara ait.

Bu kitap onlara ait.

Bu onlara ait olmalı.

O onlara aitti.

Bu onlara aitti.

O onlara mı ait?

Bu ayakkabı onlara ait.

Bu eldivenler onlara ait.

Topu onlara at.

Onlara geri yazdım.

Kimse onlara dikkat etmiyor.

Onlara dikkat et.

Onun için onlara özür diledim.

Onlara özür dile.

Onlara özür diledin mi?

Onlara özür dilemek zorundasın.

Onlara özür dilemelisin.

Onlara özür dilemen gerekiyor.

Onlara özür dilemek istedim.

Onlara özür dilemek zorundayım.

Onlara özür dileyeceğim.

Sadece onlardan özür dile.

Git ve onlara özür dile.

Onlara bir şey söyledin mi?

Onlara bir şey vermedim.

Onlar için bir şey yapmadım.

Onlara asla bir şey yapmadım.

Onları dışarıya at.

Onları dışarıya atacağım.

Onları dışarıya attık.

Kimse onları tehdit etmedi.

Onları tehdit ettin mi?

Onlara teşekkür ediyor olmalıyım.

Yardım için onlara teşekkür et.

Benim için onlara teşekkür et.

Onlara teşekkür etmek istiyorum.

Onlara teşekkür etmeyi hatırladın mı?

Onları teşekkür etmek için aradım.

Onlara teşekkür edelim.

Onlara teşekkür edeceğim.

Sen onlardan daha güçlüsün.

Sen onlardan daha zekisin.

Ben onlardan daha zekiyim.

Onlar senden daha yaşlı.

Onlar ondan daha yaşlı.

Bu onlardan daha büyük.

Onlara mesaj atıyor musun?

Onlara mesaj atıyorum.

Onlara her zaman mesaj atabilirsin.

Onlara ne söylüyordun?

Onlara söylemek kolay olmayacak.

Onlara söyle.

Onlara kendin söyle.

Teorini onlara söyle.

Onlara hasta olduğunu söyle.

Onlara hazır olmadığını söyle.

Onlara gitmek istediğini söyle.

Onlara yardım etmek istediğini söyle.

Onlara yalan söylediğini söyle.

Onlara ona ihtiyacın olmadığını söyle.

Onlara onu yapamayacağını söyle.

Onlara nedenini söyle.

Onlara neden gidemeyeceğini söyle.

Onlara bugün kimle karşılaştığını söyle.

Onlara nerede olduğunu söyle.

Onlara nereye gittiğimizi söyle.

Onlara ne zaman hazır olduğunu söyle.

Onlara aklında ne olduğunu söyle.

Onlara ne yapmak istediğini söyle.

Onlara ne istediğini söyle.

Onlara ne demek istediğini söyle.

Onlara ne duyduğunu söyle.

Onlara gerçekten ne olduğunu söyle.

Onlara gitmeye hazır olduğumuzu söyle.

Onlara yolumuzda olduğumuzu söyle.

Onlara burada olduğumuzu söyle.

Onlara meşgul olduğumuzu söyle.

Onlara meşgul olduğumu söyle.

Onlara hazır olacağımızı söyle.

Onlara hazır olacağımı söyle.

Onlara gitmek istemediğimizi söyle.

Onlara bana yazmasını söyle.

Onlara lobide beklemesini söyle.

Onlara daha çok denemesini söyle.

Onlara yürüyüşe çıkmalarını söyle.

Onlara endişe etmekten vazgeçmelerini söyle.

Onlara bize bakmaktan vazgeçmelerini söyle.

Onlara bana bakmaktan vazgeçmelerini söyle.

Onlara şimdilik oldukları yerde kalmalarını söyle.

Onlara susmalarını söyle.

Onlara ortaya çıkmalarını söyle.

Onlara dinlenmelerini söyle.

Onlara telefonu açmalarını söyle.

Onlara köpeğin dışarı çıkmasına izin vermelerini söyle.

Onlara köpeğin içeri girmesine izin vermelerini söyle.

Onlara terk etmelerini söyle.

Onlara beni yalnız bırakmalarını söyle.

Onlara acele etmelerini söyle.

Onlara hemen dönmesini söyle.

Onlara çabuk dönmesini söyle.

Onlara bize yardım etmesini söyle.

Onlara bana yardım etmesini söyle.

Onlara hazır olmalarını söyle.

Onlara terk etmek için hazır olmalarını söyle.

Onlara buraya gelmelerini söyle.

Onlara aynısını yapmalarını söyle.

Onlara beni görmeye gelmesini söyle.

Onlara eve gelmelerini söyle.

Onlara 2.30'a kadar burada olmalarını söyle.

Onlara bunun acil olduğunu söyle.

Onlara bunun umutsuz olduğunu söyle.

Onlara sorunun çözüldüğünü söyle.

Onlara onu söyle.

Onlara üzgün olduğumu söyle.

Onlara iyi olduğumu söyle.

Onlara onu yapacağımı söyle.

Onlara hazır olduğumu söyle.

Onlara burada olduğumu söyle.

Onlara herkesin burada olduğunu söyle.

Onlara teşekkürler de.

Onlara herkesle konuşmamalarını söyle.

Onlara gelmemelerini söyle.

Onlara geç kalmamalarını söyle.

Onlara hayır de.

Onlara senin hatan olmadığını söyle.

Onlara bunun onların hatası olmadığını söyle.

Onlara bunun benim hatam olmadığını söyle.

Onlara bunun önemli olduğunu söyle.

Onlara bunun acil bir durum olduğunu söyle.

Onlara bunun bir öncelik olduğunu söyle.

Onlara bunun hepsinin senin hatan olduğunu söyle.

Onlara bunun bir hata olduğunu söyle.

Onlara şahsen söyle.

Onlara hasta olduğumu söyle.

Onlara burada olmadığımı söyle.

Onlara masum olduğumu söyle.

Onlara ofiste olduğumu söyle.

Onlara bir toplantıda olduğumu söyle.

Onlara geldiğimi söyle.

Onlara gecikmeden geleceğimi söyle.

Onlara uğrayacağımı söyle.

Onlara ziyaret edeceğimi söyle.

Onlara geri geldiğimi söyle.

Onlara geri geleceğimi söyle.

Onlara tekrar arayacağımı söyle.

Onlara 2.30'a kadar orada olacağımı söyle.

Onlara tam orada olacağımı söyle.

Onlara gecikmeden orada olacağımı söyle.

Onlara yakında evde olacağımı söyle.

Onlara geri döneceğimi söyle.

Onlara onu yapmayacağımı söyle.

Onlara orada olmayacağımı söyle.

Onlara merhaba dediğimi söyle.

Onlara veda ettiğimi söyle.

Onlara vedalaştığımı söyle.

Onlara biraz paraya ihtiyacım olduğunu söyle.

Onlara kırık bir bacağım olduğunu söyle.

Onlara terk etmek zorunda kaldığımı söyle.

Onlara iyi hissettiğimi söyle.

Onlara gitmek istemediğimi söyle.

Onlara bunu okumadığımı söyle.

Onlara nasıl hissettiğin söyle.

Onlara nasıl hissettiğini söyle.

Onlara ne kadar memnuniyetsiz olduğumu söyle.

Onlara her şeyi söyle.

Onlara bildiğin her şeyi söyle.

Onlara her şeyin iyi olduğunu söyle.

İstediğin her şeyi onlara söyle.

Onlara gezinden bahset.

Onlara ondan bahset.

Onlara geri döndüğümüzü söyler misin?

Onlara hazır olduğumu söyler misin?

Benim için onlara söyler misin?

Onlara söyler misin?

Neden onlara söylemiyorsun?

Neden onlara onu söylemiyorsun?

Neden bunu onlara söylemedin?

Neden onu onlara söylemedin?

Neden onlara söyleyemedin?

Öyleyse neden onu onlara söylemiyorsun?

Onlara söylediğinden emin ol.

Onu onlara söylediğinden emin ol.

Onlara ne söyleyeceksin?

Onlara söylemene izin vereceğim.

Ne zaman geleceğini onlara söyledin mi?

Onlara şaka yaptığını söyledin mi?

Onlara nasıl hissettiğini söyledin mi?

Onlara bizden bahsettin mi?

Onlara bundan bahsettin mi?

Neden onlara söyledin?

Neden onlara onu yapmasını söyledin?

Neden onlara terk ettiğimi söyledin?

Neden önce onlara söyledin?

Onlara nereye park etmesini söyledin?

Ne zaman onlara söyledin?

Onlara tam olarak ne söyledin?

Onlara ne için söyledin?

Onlara önce ne söyledin?

Onlara bizim hakkımızda ne söyledin?

Onlara benim hakkımda ne söyledin?

Onlara onun hakkında ne söyledin?

Lütfen onlara söyler misin?

Onlara tekrar aramasını söyler misiniz?

Neden onlara bir şey söyleyeyim?

Neden onlara söyleyemiyorsun?

Neden onlara söyleyemiyoruz?

Onlara söyleyemez miyiz?

Onlara onun hakkında söyleyemez miyiz?

Onlara söylemeli miyiz?

Onlara söylememiz gerekiyor mu?

Yaptığımızı onlara söylememiz gerekiyor mu?

Yaptığımızı onlara söylemeli miyiz?

Onlarla ne zaman konuşmalıyız?

Onlarla ne zaman konuşmamız gerekiyor?

Ne zaman onlara söylememiz gerekiyor?

Onlara ne söyleriz?

Onlara söylemeni istemiyorum.

Keşke onlara ne söyleyeceğimi bilsem.

Onu onlara söylemek isteyebilirsin.

Onlara söylemek istiyorum.

Onlara onları sevdiğimi söylemek istiyorum.

Onlara iyi geceler demek istiyorum.

Onlara söylemek ister misin?

Onlara söylemek için sabırsızlanıyorum.

Onlara her şeyi söylerdim.

Onlara söylememizi ister misin?

Onu onlara söylemeye çalışıyordum.

Onlara söylemeye çalıştım.

Belki onlara söyleme zamanı.

Onlara söyleyeceğime emin olacağım.

Onlara onu söyleyeceğime emin olacağım.

Onlara söyleyecek bir şeyim var.

Onlara söylemeye korkuyor musun?

Onlara senden bahsetmeyi planlıyorum.

Benim tavsiyem onlara söylememek.

Onlara söylememeye söz veriyorum.

Biri onu onlara söylemeli.

Onlara gerçeği söylemelisin.

Onlara ne yapacaklarını söylemeliyiz.

Onlara bundan bahsetmeliyiz.

Onlara söylemeye gerek görmüyorum.

Onlara söylemeliyim.

Onlara bir şey söylemeliyim.

Onlara söylememi ister misin?

Onlara söylemenin zararı olmaz.

Onlara söylemek zorunda kalacak mısın?

Neden onlara söylemek zorundayım?

Hâlâ onlara söylemek zorundayız.

Onlara bundan bahsetmek zorundayız.

Elbette, onlara söylemek zorundayım.

Onlara söylemek zorunda kalacağım.

Sanırım onlara söylemek zorundayım.

Onlara söylemek zorundayım.

Gerçekten onlara söylemek zorunda mısın?

Onlara söylemek zorunda mıyız?

Biri onlara söylemek zorunda.

Onlara söylemek zorundaydım.

Onu onlara kendim söylemek zorundaydım.

Onlara kendim söylemek zorundaydım.

Onlara bizden bahsetmek zorundaydım.

Onlara kendimden bahsetmek zorundaydım.

Onlara söylemek zorundayız.

Onlara kim söyleyecek?

Onlara ne zaman söyleyeceksin?

Ne zaman onlara söyleyeceğiz?

Onlara söylemeyeceğim.

Onu onlara söylemeyeceğim.

Onlara söyleyeceğim.

Onu onlara söyleyeceğim.

Onlara nasıl söyleyeceksin?

Onlara söyleyecek misin?

Onlara bir şey söylemeyi unuttum.

Onu onlara söylemek üzere değilim.

Onlara söylemeyeceksin, değil mi?

Onlara ne yapacağını söyleyemezsin.

Onlara gitmemelerini söyleyemezsin.

Onlara bir şey söylememeliyiz.

Onlara söyleyemeyiz.

Onlara söylemememizin nedeni bu.

Bu yüzden onlara söylemedik.

Onlara söylemeyeceğine söz ver.

Elbette, onlara söylemedim.

Elbette, onlara söyleyemem.

Belki onlara söylememelisin.

Sadece onlara söyleme.

Sadece sana gönderdiğimi onlara söyleme.

Sen onlara söylemezsen, ben söylerim.

Onlara söylemezsen, ben söylerim.

Onlara söylemezsen, kim söyleyecek?

Onlara söylemeyeceğim

Onu söylediğini onlara söylemeyeceğim.

Sen söylemezsen, ben onlara söylemem.

Onlara söylemeyeceğimi söyledim.

Burada olduğunu onlara söylemedim.

Onların onu söylemesini söylemedim.

Onların gelmesini söylemedim.

Onu onlara söylemedim.

Onlara gerçeği söyleyemem.

Onlara onu söyleyemem.

Endişelenme. Onlara söylemeyeceğim.

Kaybolduğunu onlara söyleme.

Bir polis olduğunu onlara söyleme.

Onlara nedenini söyleme.

Onlara onu söyleme.

Henüz onlara söyleme.

Geldiğimi onlara söyleme.

Onu söylediğimi onlara söyleme.

Onlara bir şey söyleme.

Onlara bundan bahsetme.

Onlara partiden bahsetme.

Neden biri onlara söylemedi?

Onlara kendin söylemelisin.

Ne yapacağını onlara söylemelisin.

Belki onlara söylemelisin.

Belki onu onlara söylemelisin.

Belki onlara söylemeliyiz.

Sanırım onlara söylemeliyiz.

Biri onlara söylemeli.

Onlara söylemeliyim, değil mi?

Onlara bunu denemelerini söylemeliyiz.

Geri döndüğümü onlara söylemeliyim.

Onlara söylemem gerektiğini düşünüyor musun?

Gerçekten onu onlara söyledin mi?

Onlara şahsen söylemeyi tercih ederim.

Lütfen onlara söyle.

Lütfen onlara burada olduğumuzu söyle.

Lütfen onlara burada olduğumu söyle.

Lütfen onlara acele etmesini söyle.

Lütfen onlara aradığımı söyle.

Lütfen onlara bunun acil olduğunu söyle.

Lütfen onlara bunun önemli olduğunu söyle.

Lütfen onlara üzgün olduğumu söyle.

Lütfen onlara ne kadar üzgün olduğumu söyle.

Onlara söylemeyeceğime söz veriyorum.

Onlara onu söylemek zorundayım.

Onlara her şeyi söyleyebilirim.

Onlarla konuşayım.

Bildiğimi onlara söyleyeyim.

Onlara hazır olduğunu söyleyeceğim.

Burada olduğunu onlara söyleyeceğim.

Onu söylediğini onlara söyleyeceğim.

Öyle söylediğini onlara söyleyeceğim.

Yardım ettiğini onlara söyleyeceğim.

Geçerken uğradığını onlara söyleyeceğim.

Uğradığını onlara söyleyeceğim.

Aradığını onlara söyleyeceğim.

Sorduğunu onlara söyleyeceğim.

Nereye gittiğimi onlara söyleyeceğim.

Ne zaman gideceğimi onlara söyleyeceğim.

Bildiğimi onlara söyleyeceğim.

Yarın onlara söyleyeceğim.

Onlara dışarıda kalmalarını söyleyeceğim.

Onların seninle iletişime geçmesini söyleyeceğim.

Bu öğleden sonra onlara söyleyeceğim.

Onlara gerçeği söyleyeceğim.

Onun gerçek olmadığını onlara söyleyeceğim.

Derhal onlara söyleyeceğim.

Onlara kendim söyleyeceğim.

Onlara daha sonra söyleyeceğim.

En azından onlara nasıl hissettiğini söyle.

Sadece onlara ne istediğini söyle.

Sadece onlara neye ihtiyacın olduğunu söyle.

Sadece onlara acele etmelerini söyle.

Sadece onlara endişe etmemelerini söyle.

Sadece onlara aradığımı söyle.

Neden sadece onlara söylemiyorsun?

Neden sadece onlara söylemedin?

Neden sadece onlara söyledin?

Neden onlara söylememeliyim?

Onlara söylemeli miyim?

Onlara seni aramasını söylemeli miyim?

Neden onlara söylemeliyim?

Yani, ben onlara ne söylemeliyim?

Onlara ne söylerim?

Onlara söyleyebilir miyim?

Onlara nedenini söyleyebilir miyim?

Onlara bundan bahsedebilir miyim?

Onlara ne söyleyebilirim?

Onu onlara her gün söylerim.

Onlara her gün söylerim.

Onlara söylemeye git.

Onlara hazırlanmalarını söylemeye git.

Onu onlara söylemeye git.

Onlara nasıl hissettiğini söylemeye git.

Onlara söylemeye gideceğim.

Onlara söylemeye gitmek zorundayım.

Onlara söylemeye gidelim.

Hazır olduğumuzu onlara söylemeye gideceğim.

İyi haberi onlara söylemeye gideceğim.

Onu onlara tam olarak söyleyemem.

Kimse onlara bir şey söyleyemedi.

Onlara söyleyebilirsin.

Onlara kendin söyleyebilirsin.

Onlara istediğini söyleyebilirsin.

Onlara öyle dediğimi söyleyebilirsin.

Onlara daha sonra söyleyebiliriz.

Onları bana söylesen iyi olur.

Onlara söylesem iyi olur.

Sanırım onlara söylesen iyi olur.

Biri onlara söyledi mi?

Onları nereye götürüyorsun?

Onları parka götürüyorum.

Onları hastaneye götürüyorum.

Onlara biraz yiyecek götürüyorum.

Onları eve götürüyorum.

Onları benimle eve götürüyorum.

Onları yürüyüşe götürüyorum.

Onları balık tutmaya götürdüğün için teşekkürler.

Kimse onları ciddiye almıyor.

Onları yanında götür.

Onları üst kata götür.

Onları istasyona götür.

Onları hastaneye götür.

Onları bir yere götür.

Onları dışarı götür.

Onları buradan çıkar.

Onları içeri götür.

Onları eve götür.

Onları yüzmeye götür.

Onları çarşıya götür.

Onları götürmene izin vermeyeceğim.

Neden onları oraya götürmüyoruz?

Onları nereye götürmek istedin?

Sadece onları eve götürmek istiyoruz.

Onları benimle götürmek istiyorum.

Onları eve götürmek istiyorum.

Onları eve götürmeliyiz.

Onları eve götürmemiz gerekiyor.

Onları benimle götürmek zorunda kalacağım.

Şimdi onları eve götürmek zorunda kalacağım.

Onları eve götüreceğim.

Onları nereye götürdün?

Tom onları nereye götürdü?

Onlar seni nereye götürdü?

Onlar onu nereye götürdü?

Onları geri götürmeyeceğiz.

Onlar onu geri götürmeyecek.

Onları çok ciddiye alma.

Onları benimle götürmeliyim.

Onları bizimle götürelim.

Lütfen onları seninle götür.

Onları bizimle götüreceğiz.

Onları eve götüreceğiz.

Onları benimle götüreceğim, tamam mı?

Onları akşam yemeğine götüreceğim.

Onları oraya kendim götüreceğim.

Onlara biraz yiyecek götüreceğim.

Şimdi onları eve götüreceğim.

Onları yanımızda götüreceğiz.

En azından onları eve götürebilirim.

Onları eve götürebilir miyim?

Onları parka götürebilirim.

Onları eve götürebilirim.

Onları eve götürsen iyi olur.

Sorun onlar değilse ne olacak?

Sorun onlar değil.

Burada sorun onlar değil.

O onlar değildi.

Belki o onlar değildi.

Bu onlar değil.

Onun onlar oladığını biliyorum.

Onun onlar olmadığını biliyorum.

Hiç kimse onlardan şüphelenmedi.

Onlardan şüpheleneceğinizi biliyordum.

Onların senden şüpheleneceğini biliyordum.

Onların ondan şüpheleneceğini biliyordum.

Onların etrafını çevirdik.

Bu onları şaşırttı.

Onları şaşırtmak istedim.

Onları şaşırtmayı umuyordum.

Onları şaşırtmak zor.

Onları şaşırtacağım.

Onlara sürpriz yapacağım.

Onlara sürpriz yaptım.

Onlara sürpriz yapacağımı düşündüm.

Gidelim ve onlara sürpriz yapalım.

Onlara dava açtın mı?

Onlara dava açmak istemiyorum.

Onları dava etmemeye karar verdim.

Onları dava etmelisin.

Onları dava etmeliyiz.

Tom onları dava etmeli

Onlar sana dava açmalı.

Onlar ona dava açmalı.

Onlara dava açmalıyım.

Onlara dava açalım.

Onları durduramaz mısın?

Onları durdun mu?

Onları durdurabilir misin?

Onları durdurmak istedim.

Onları durdurmak istemiyor musun?

Onları durdurmak istiyor musun?

Onları durdurmaya çalışıyorum.

Onları durdurmaya çalışmadım.

Onları durduracak kimse yoktu.

Onları durdurmak zorundayız.

Biri onları durdurmak zorunda.

Onları durdurmak zorundaydım.

Onları durdurmak zorundayım.

Onları kim durduracak?

Onları durdurmayacağız.

Tom onları durdurmayacak.

Onlar seni durdurmayacak.

Ben onları durdurmayacağım.

Onları durdurmak için ne yapabiliriz?

Onları durduramazsın.

Onları durduramayız.

Onları durduramayacağını biliyorum.

Neden biri onları durdurmadı?

Onları durdurmam gerektiğini düşünüyor musun?

Neden onları durdurmalıyım?

Onları nasıl durdururum?

Onları nasıl durdurabilirim?

Kimse onları durduramaz.

Onları durdursan iyi olur.

Onları durdurmaya çalışmak zorundayız.

Onlar onu gördü.

Onları göremedim.

Bir şey onları korkutmuş olmalı.

Onları korkutacaksın.

Onlara ellerini göster.

Onlara çürüğünü göster.

Onlara resmi göster.

Onlara dergiyi göster.

Onlara onun nasıl yapıldığını göster.

Onları gezdirebilir misin?

Onlara senin kitabını göstermek istedim.

Onlara kasabayı gezdirmek istiyorum.

Onlara bir şey göstermek zorunda kaldım.

Onlara yolu göstereceğim.

Sen onları vurdun.

Onları kim vurdu.

Onları biz vurduk.

Tom onları vurdu.

Onlar onu vurdu.

Onları vurdum.

Onları vurdun mu?

Neden onları vurdun?

Biri onları vurmaya çalıştı.

Onları vuracağız.

Tom onları vuracak.

Onlar seni vuracaklar.

Onlar onu vuracaklar.

Onları vuracağım.

Onları vuracaktık.

Tom onları vuracaktı.

Onlar seni vuracaktı.

Onlar onu vuracaktı.

Onları vuracaktım.

Onları serbest bırak.

Onları kim gönderdi?

Onlara bir kopya gönderdik.

Onları eve gönderdim.

Onlara para gönderirdim.

Onları odadan dışarı gönderdim.

Onları Boston'a eve gönderdim.

Onları eve geri gönderdim.

Onları uzaklaştırdım.

Onları kovdum.

Onları gönderdim.

Onlara bir not gönderdim.

Onları eve gönderiyorum.

Onları hapse yolla.

Onları eve gönder.

Onları nereye gönderdin?

Onlara bir mektup göndermek istiyorum.

Onları eve göndermek zorunda kaldım.

Onları eve göndereceğiz.

Onları oraya gönderemeyiz.

Onları bir yere göndermedim.

Onlara bir kart göndereceğiz.

Onlara bir kartpostal göndereceğin.

Sizden biri onları gördü mü?

Bugün onları gördün mü?

Bu sabah onları gördün mü?

Son zamanlarda onları gördün mü?

Sahnede onları gördün mü?

Onları etrafta gördün mü?

Biz onları daha önce görmedik mi?

Onları görmeliydin.

Onların koşmasını görmeliydin.

Onların dans etmesini görmeliydin.

Onları TV'de birçok kez gördüm.

Onları çıplak gördüm.

Onları daha önce burada gördüm.

Daha önce onların onu yaptıklarını gördüm.

Keşke onları görebilsem.

Onları görmedik.

Bir süredir onları görmedik.

Henüz onları görmedik.

Bugün onları görmedim.

O zamandan beri onları görmedim.

Son zamanlarda onları görmedim.

Haftalardır onları görmedim.

Üç aydır onları görmedim.

Aylardır onları görmedim.

Uzun zamandır onları görmedim.

Bir aydır onları görmedim.

Günlerdir onları görmedim.

Onları bu civarda görmedim.

Yıllarca onları görmemiştim.

Onları hiç kimse görmedi.

Hiç kimse onları görmedi.

Bir süredir hiç kimse onları görmedi.

Bir süredir onları hiç kimse görmedi.

Onları sadece iki kez gördüm.

Onların şapka giydiğini hiç görmedim.

Onları hiç bu kadar deli görmedim.

Onları hiç bu kadar gergin görmedim.

Onları hiç bu kadar kızgın görmedim.

Onların güldüğünü hiç görmedim.

Onları hiç daha mutlu görmedim.

Onların dans ettiğini hiç görmedim.

Onların ağladığını hiç görmedim.

Az önce onları gördüm.

Hiç kimse yıllardır onları görmedi.

Siz arkadaşlar onları gördünüz mü?

Hiç onların yemek yediğini gördünüz mü?

Hiç onların dans ettiğini gördün mü?

Herhangi biri onları görmedi mi?

Herhangi biri onları gördü mü?

Onları gördüğümü anımsamıyorum.

Bu öğleden sonra onları göreceğim.

Bu gece onları tekrar göreceğim.

Pazartesi günü onları tekrar göreceğim.

Yakında onları görüyor olacaksın.

Onları görmüyor musun?

Onları akşam yemeğinde görmedin mi?

Onları görmemize izin vermelisiniz.

Onları görmeme izin vermelisiniz.

Onları görmenize izin vermeliyiz.

Onlar onu görmenize izin vermeli.

Onları bir yerde görüyor musun?

O gece onları gördün mü?

Onların gidişini gördün mü?

Dün gece onları gördün mü?

Onların gemiye binmesini gördün mü?

Onları tam olarak ne zaman gördün?

Onları ne zaman gördün?

Onları şu anda görebiliyor musun?

Şimdi onları görebilir miyiz?

Onları ne zaman görebiliriz?

Ben hemen onları görmek istiyorum.

Onları görmek için geliyorum.

Onları görmek için geliyordum.

Onları görmek istedim.

Ben de onları görmek istedim.

Sadece onları görmek istedim.

Neden onları görmek istiyorsun?

Onları görmek istiyoruz.

Yarın onları görmek istiyorum.

Şimdi onları görmek istiyorum.

Onları ofisimde görmek istiyorum.

Bir saat içinde onları görmek istiyorum.

Önce onları görmek istiyorum.

Gerçekten bugün onları görmek istiyorum.

Onları görmek istediğini biliyorum.

Sadece onları görmek istiyorum.

Bugün onları görmek istemiyorum.

Şimdi onları görmek istemiyorum.

Onları çıplak görmek istemiyorum.

Onları görmek istemedim.

Onları tekrar görmek istemedim.

Onları görmek istemiyor musun?

Onları gördüğüne şaşırdın mı?

Onları görmeliyim.

Onları görmem gerekiyor.

Onları görmek için bana izin verilmedi.

Onları görecek son kişi bendim.

Onları bu kadar mutlu görmek güzel.

Onları tekrar görmem gerekiyordu.

Onları derhal görmem gerekiyor.

Şimdi onları görmem gerekiyor.

Sadece onları görmem gerekiyor.

Şimdi onları görmem gerekmiyor.

Onların kazandığını görmek istiyorum.

2.30'da onları görmek istiyorum.

Onları Boston'da görmeyi ummuştum.

Onları görmek için buradayız.

Onları görmek için buradayım.

Onları görmek zorundayım.

Şimdi onları görmek zorundayım.

2.30'da onları görmek zorundayım.

Biz onları görmekten mutlu değiliz.

Tom onları görmekten mutlu değildi.

Onlar seni görmekten mutlu değiller.

Onlar onu görmekten mutlu değiller.

Onları görmekten mutlu değildim.

Onların gidişini görmekten mutlu oldum.

Onları görmek zorundasın.

Biz onları göreceğiz.

Ben onları göreceğim.

Bugün onları göreceğim.

Onları tekrar göreceğim.

Onları görecektim.

Onları görecek misin?

Onları tekrar görecek misin?

Onları görmek için gittin mi?

Onları gördüğüme çok memnun oldum.

Onları gördüğüme memnun oldum.

Onları görmek için geldiğini düşündüm.

Onları görmek için geldim.

Onları görmek için çok meşgulüm.

Onları göremeyecek kadar çok meşgulüm.

Bana onları görmek için izin verilmedi.

Onları görmedin, değil mi?

Bugün onları göremezsin.

Artık onları görmezsin.

Onları tekrar görmeyeceğiz.

Onları göremeyiz.

Onlar onu göremez.

Onları göremem.

Gardiyanlar onları görmedi.

Onları görmediğime yemin ederim.

Onları sık sık görmem.

Onları çok görmem.

Onların onu yaptığını görmüyorum.

Artık onları görmüyorum.

Onların onu yaptığını görmedim.

Onları tekrar görmedim.

Nasıl olur da onları göremem?

Onları tekrar asla göremeyebiliriz.

Onları asla tekrar görmeyeceksin.

Onları asla tekrar görmeyeceğiz.

Onları görmek zorundaydım.

Onları orada görebilirsin.

Neden onları görmeme izin vermeyeceksin?

Onları görmene izin vermeyeceğiz.

Tom onları görmeme izin vermeyecek.

Onlar seni görmeme izin vermeyecek.

Onlar onu görmeme izin vermeyecek.

Onları göreceksin.

Onları daha sonra göreceğiz.

Onları göreceğim.

Bu gece onları göreceğim.

Yarın gece onları göreceğim.

Yarın sabah onları göreceğim.

Gelecek hafta onları göreceğim.

Onları daha sonra göreceğim.

Bugün daha sonra onları göreceğim.

Onları sabahleyin göreceğim.

Ondan önce onları göreceğim.

Onları çevrede göreceğim.

Onları tekrar göreceğimizi umuyorum.

Onları son olarak ne zaman gördün?

Onları daha sonra görecek misin?

Onları daha sonra görecek miyim?

Neden onları göremiyorum?

Bugün onları görebilir miyim?

Şimdi onları görebilir miyim?

Onları ne zaman görebilirim?

Onları tekrar ne zaman görebilirim?

Onları oldukça sık görürüm.

Onları sık sık görürüm.

Onları her gün görürüm.

Onları görmeye git.

Neden onları görmeye gitmiyorsun?

Onları görmeye gideceğim.

Onları görmeye gitmek zorundayım.

Şimdi onları görmeye gidelim.

Onları görmeye gideceğiz.

Onları tekrar göreceğimi umuyordum.

Onları görebiliriz.

Onları görebileceğimi söyledin.

Keşke onları tekrar görebilsem.

Sabahleyin onları görebilirsin.

Onları görebilirim.

Herhangi biri onların gidişini gördü mü?

Git ve onları gör.

Neden onları görmeye gidemiyoruz?

Gitmek ve onları görmek zorundayız.

Lütfen gideyim ve onları göreyim.

Kendim onları görmeye gideceğim.

Onları görmeye gittin mi?

Onları gerçekten gördün mü?

Onları korkutmayı bırak.

Onları korkutuyorsun.

Hiçbir şey onları korkutmaz.

Onları korkuttun.

Sanırım bir şey onları korkuttu.

Sadece onları korkutmanı istiyorum.

Onları korkutmak istemedim.

Sadece onları korkutmak istedim.

Onları gördün, değil mi?

Onları gören son kişi bendim.

Onları plajda gördük.

Onların onu yaptığını gördük.

Onları gördüğümüze memnun oldum.

Onlar seni gördü.

Hiç kimse onların onu aldığını görmedi.

Kimse onların kitap çaldığını görmedi.

Hiç kimse onların odayı terk ettiğini görmedi.

Hiç kimse onların onu yaptığını görmedi.

Asla onları görmediğini söyledin.

Tom onları hiç görmediğini söyledi.

Onlar seni hiç görmediğini söyledi.

Onlar onu hiç görmediklerini söyledi.

Bugünden önce onları hiç görmedim.

Az önce onları gördün, değil mi?

Az önce onları gördük.

Onlar az önce onu gördü.

Onlar sadece onu gördü.

Sadece onları gördüm.

Üç saat önce sadece onları gördüm.

Geçen hafta sadece onları gördüm.

Sadece onları arabayla giderken gördüm.

Dün sabah onları gördüm.

Onların lobide beklediğini gördüm.

Onların ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.

Bu gece onları gördüm.

Bugün onları gördüm.

Üç hafta önce onları gördüm.

Üç saat önce onları gördüm.

Bu sabah onları gördüm.

Geçen gün onları gördüm.

Onların onu aldığını gördüm.

Onların sigara içtiğini gördüm.

Onların güldüğünü gördüm.

Onların tenis oynadığını gördüm.

Onları TV'de gördüm.

Onları merdivenlerde gördüm.

Onların gittiğini gördüm.

Dün gece onları gördüm.

Sadece bu sabah onları gördüm.

Sadece birkaç saat önce onları gördüm.

Onların havuza atladığını gördüm.

Onları orada gördüm.

Onları otoparkta gördüm.

Onların içeriye girdiğini gördüm.

Onların otobüse bindiğini gördüm.

Ben onları daha önce gördüm.

Bu sabah onları daha önce gördüm.

Onların öldüğünü gördüm.

Onların ağladığını gördüm.

Onların kızardığını gördüm.

Onları restoranda gördüm.

Bugün onları cenaze töreninde gördüm.

Dün gece onları tekrar gördüm.

Kısa bir süre önce onları gördüm.

Bir dakika önce onları gördüm.

Birkaç dakika önce onları gördüm.

Her ikimiz de onları gördük.

Gerçekten onları görmedim.

Onları dizginledik.

Onlar onu kontrol altına aldı.

Onları dizginlemeye çalışıyoruz.

Onlar onu dizginlemeye çalışıyor.

Onlara saygı gösterdim.

Her zaman onlara saygı gösterdim.

Onlara saygı göstermek zorundasın.

Onlara saygı göstermiyoruz.

Tom onlara saygı göstermiyor.

Onlar sana saygı göstermiyor.

Onlar ona saygı göstermiyor.

Onlara saygı göstermiyorum.

Onlara hâlâ saygı duyuyorum.

Onlara saygı duyuyorum.

Onlara nasıl direnebilirsin?

Onları kurtarmana yardım edeceğiz.

Onları kurtaramadık.

Onları kurtarmaya çalışıyordum.

Onları kurtarmak için buradayım.

Şimdi onları ben temsil ediyorum.

Asla onların yerini alamadım.

Onları hatırlamıyor musun?

Onları hatırlamana şaşırdım.

Onları hatırlamıyorum.

Ben hâlâ onları hatırlıyorum.

Elbette onları hatırlıyorum.

Ben güçlükle onları hatırlıyorum.

Neredeyse onları hatırlamıyorum.

Onları serbest bıraktık.

Onları serbest bıraktılar.

Onları tavsiye ettim.

Ziyadesiyle onları tavsiye ederim.

Onları tanıdığını düşündüm.

Biz onları tanıdık.

Onları tanımalıydım.

Onlar seni tanıdı.

Onlar onu tanıdı.

Ben onları tanıdım.

Onları tanıdığımı düşündüm.

Onları güçlükle tanıdım.

Onları zar zor tanıdım.

Onları tanıdın mı?

Onları tanıyacaksınız.

Onlara ulaşmaya çalışıyorum.

Onlara ulaşmaya çalışacağım.

Onlara nasıl ulaşacağını biliyor musun?

Onlara ulaşamadık.

Hâlâ onlara ulaşamıyorum.

Onlara ulaşamıyorum.

Onlara nasıl ulaşabilirim?

Neden onları sorguluyorsun?

Polis onları sorguluyor.

Onları sorguladın mı?

Onları sorgulamak istiyorum.

Onları sorgulayabilir miyim?

Onlara deli gömleği giydirdik.

Onlar ona deli gömleği giydirdi.

Ben onları cezalandırdım.

Neden onları koruyorsun?

Neden onları koruyoruz?

Onları korumak istiyorum.

Onları korumaya çalışıyorduk?

Onları korumaya çalışıyorum.

Onları korumaya çalışıyordum.

Onları korumalıyız.

Onları korumamız gerekiyor.

Onları korumak benim görevim.

Onları korumak için buradayız.

Onlar seni korumak için burada.

Onlar onu korumak için burada.

Onları korumak için buradayım.

Onları korumak zorunda mıyız?

Onları korumak zorundaydım.

Onları korumak için elimden geleni yaptım.

Onları koruyamayız.

Onları koruyamadım.

Onları koruyamam.

Onları koruyacağım.

Onları koruyabilirim.

Onları destekledim.

Onları destekleyemeyeceğim.

Onlara baskı yapmayın.

Biri onları zehirledi.

Onları zehirledin mi?

Neden onları zehirledin?

Biri onları zehirlemeye çalıştı.

Neden onları seçtin?

Onları almaya geliyorum.

Onları almak için buradayım.

Onları almak için geliyoruz.

Sanırım onları seçmelisin.

Yolda onları alacağız.

Onları alacağız.

Onları daha sonra alacağız.

Onları bir saat içinde alacağım.

Onları almaya git.

Onlara telefon ettin mi?

Onlara telefon edeceğim.

Sanırım onlara telefon etsem iyi olur.

Sanırım onları ikna ettim.

Onları ikna ettiğimi söylemedim.

Onları ikna etmeye çalışmayacağım.

Onları ikna etmek zor olacak.

Onları ikna edebileceğimizden eminim.

Onları ikna edebileceğimden eminim.

Onlara iyi ödeme yapıyorsun, değil mi?

Onlara ne kadar ödedin?

Onlara geri ödemek zorundayım.

Onlara iyi ödeme yapıyoruz.

Onlar sana iyi ödeme yapıyor.

Onlar ona iyi ödeme yapıyor.

Ben onlara iyi ödeme yapıyorum.

Onlara bugün ödeme yapamam.

Neden onları ziyaret etmiyorum?

Onlara hâlâ ödeme yapmadım.

Onlara bir özür borçlusun.

Onlara büyük bir özür borçlusun.

Onlara ne borçlusun?

Onlara ne kadar para borçlusun?

Onlara çok borcumuz olduğunu biliyorsun.

Onlara ne borçluyuz?

Onlara bir şey borçlu değilsin.

Onlara ne borçluyum?

Onlara otuz bin borçluyum.

Onlara otuz dolar borçluyum.

Onlara para borcum var.

Onlara bunun için borçluyum.

Onlara 300 dolar borçluyum.

Onları mahcup etmek istemiyorum.

Onlara boyun eğdirdik.

Onlara gizlice yaklaşmadım.

Onlardan vazgeçmiyorum.

Onlardan vazgeçemezsin.

Onlara göz kulak olalım.

Onlara göz kulak olacağım.

Her zaman onlara göz kulak olurum.

Onlara göz kulak olur musun?

Onlara göz kulak olabilir misin?

O tamamen onlara bağlı olacak.

Onların huyuna gitmeni istiyorum.

Sanırım onların huyuna gidebilirim.

Onlara güvenebilir miyim?

Onlara güvenebileceğimizi biliyordum.

Onlara her zaman güvenebilirsin.

Onlara polis çağıramam.

Onları kontol edeceğim.

Onları kontrol etmeliyim.

Onları kontrol etmem gerekiyor.

Onları kontrol etmelisin.

Belki onları kontrol etmeliyim.

Sanırım onları kontrol etmeliyim.

Onları kontrol etmeye gidelim.

Onları kontrol etmeye gideceğim.

Onları kontrol etmeye gitsem iyi olur.

Gideceğim ve onları kontrol edeceğim.

Onları iptal edemem.

Onlara asla arkanızı dönmeyin.

Onlara arkanızı dönmeyin.

Onları rencide etmek istemiyorum.

Onları rencide etmemek için dikkatli ol.

Onları gücendirmek istemedim.

Gözlerimi onlardan ayırmıyorum.

Onları düşünüyordum.

Onların izini kaybettim.

Onlar hakkında ne düşünüyorsun?

Onlar hakkında ne düşündün?

Siz arkadaşlar onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hâlâ onlardan hiçbir belirti yok.

Onların görüntüsünü kaybettim.

Onlardan korkuyor musun?

Ben onlardan korktum.

İnsanlar neden onlardan korkarlar?

Hepimiz onlardan korkarız.

Onlardan kurtuluyorum.

Onlardan kurtulmalıyız.

Onlardan kurtulmamız gerekiyor.

Onlardan kurtulmak zorundayız.

Sadece onlardan kurtulalım.

Onlardan kurtulmak zorunda kalabilirim.

Onlardan nasıl kurtuluruz?

Onlarla gurur duyduk.

Onlarla gurur duydum.

Onlarla çok gurur duyuyor olmalısın.

Hepimiz onlarla çok gurur duyuyoruz.

Onlarla çok gurur duyuyorum.

Gerçekten onlarla gurur duyuyorum.

Onlarla gurur duyuyorum.

Her zaman onlarla gurur duydum.

Onların bu resmine bak.

O onların iyi bir resmi.

Bu onların bir resmi.

Onların bir resmine sahip değilim.

Onların bir resmini getirdim.

İşte onların bir resmi.

Onların bir resmine sahip misin?

Onları pek önemsemiyorum.

Onları pek umursamıyorum.

Onları kıskandın mı?

Onları kıskanıyor musun?

Onları kıskanmıyorum.

Onları kıskanıyorum.

Onlar hakkında izlenimin nedir?

Onları bulamıyoruz.

Onları bulmaya çalışacağım.

Onları bulmam gerekiyor.

Onları bulamıyorum.

Onları nasıl bulabilirim?

Onları ziyadesiyle düşündüğünü biliyorum.

Onlardan haber aldın mı?

Onlarla alay etmiyordum.

Onlarla alay etmemelisin.

Onlarla alay etmeye gidelim.

Onların önünde konuşabiliriz.

Onların önünde haklıydım.

Biz onlara oldukça düşkünüz.

Onlarla ilgilendim.

Onlarla ilgileniyordum.

Onlarla ilgilenmelisin.

Onlarla ilgileneceğiz.

Tom onlarla ilgilenecek.

Onlar seninle ilgilenecek.

Onlar onunla ilgilenecek.

Onlarla iyi ilgileneceğiz.

Onlara iyi bak.

Onlara iyi bakıyorum.

Onlara iyi bakacağım.

Neden insanlar onlardan korkuyor?

Artık onlardan korkmuyorum.

Onlardan korktuğumu kim söylüyor?

Onlardan korkuyorum.

Buradaki herkes onlardan korkuyor.

Çocuklar onlardan korkuyor.

Onlara bildireceğiz.

Onlar ona bildirecek.

Ben onlara bildireceğim.

Onlara kim bildirdi?

Hiç kimse onları fark etmedi.

Neden burada onlara ihtiyacımız var?

Onun için onlara ihtiyacımız yoktu.

Belki onlara ihtiyacım yok.

Onlara ihtiyacım yoktu.

Gerçekten onlara ihtiyacımız yok.

Sadece bir dakika için onlara ihtiyacım var.

Onların anlamasını istiyorum.

Onlara takımımda ihtiyacım var.

Şimdi onlara ihtiyacım var.

Hayatımda onlara ihtiyacım var.

Onlara yaklaşmak istemiyorum.

Onlara yaklaşma.

Onlara yakın olmak istiyor musunuz?

Biz onları öldürdük.

Onlar onu öldürdü.

Onları öldürdün mü?

Onları kötülemeyi bırak.

Onlara pislik atmayı bırak.

Onları özledin, değil mi?

Onları özledik.

Onları özledim.

Onlar onu özledi.

Sadece onları özledin.

Sadece onları özledik.

Sadece onları özledim.

Hepimiz onları özledik.

Onları özlüyorsun, değil mi?

Onları çok özlüyorsun, değil mi?

Onları özlemiyor musun?

Onları özlüyor musun?

Onları özlüyoruz.

Elbette onları özleyeceğim.

Onları özleyeceğim.

Onları özlemeyecek misin?

Onları özlemeyeceğim.

Onları hâlâ özlüyorum.

Gerçekten onları özleyeceğim.

Ben onları biraz özlüyorum.

Onları çok özlüyor olmalısın.

Onları özleyeceksin.

Onları özleyeceğiz

Onları çok özleyeceğiz.

Onları zaten özlüyorum.

Biz onları yanlış anladık.

Ben onları yanlış anladım.

Onlarla karşılaştın mı?

Onlarla görüştün mü?

Onlarla tanıştın mı?

Onlarla buluştun mu?

Onlarla daha önce karşılaştın mı?

Onlarla burada buluştuk.

Onlarla birkaç kez karşılaştım.

Henüz onlarla tanışmadım.

Onlarla tanıştığım günü hatırlıyorum.

Onlarla on üç yaşındayken tanıştım.

Onlarla Boston'da iken tanıştım.

Onlarla bu gece tanıştım.

Onlarla üç yaz önce tanıştım.

Onlarla üç ay önce tanıştım.

Onlarla orada tanıştım.

Onlarla sadece bir kez tanıştım.

Onlarla daha önce bir kez tanıştım.

Buraya gelirken onlarla karşılaştım.

Dün gece onlarla tanıştım.

Onlarla Boston'da tanıştım.

Geçen hafta Boston'da onlarla tanıştım.

Onlarla Avustralya'da buluştum.

Onlarla burada buluştum.

Akşam yemeği için onlarla buluştum.

Sen doğmadan önce onlarla tanıştım.

Onlarla kuliste karşılaştım.

Onlarla kafede karşılaştım.

Onlarla havaalanında karşılaştım.

Onlarla bir partide buluştum.

Onlarla bir akşam yemeği partisinde tanıştık.

İşten sonra onlarla buluştum.

Onlarla birkaç hafta önce tanıştım.

Onlarla birkaç ay önce tanıştım.

Nihayet bugün onlarla buluştum.

Hiç onlarla tanıştın mı?

Onlarla zaten tanıştım.

Sanırım zaten onlarla tanıştın.

Aslında henüz onlarla tanışmadım.

Aslında onlarla tanışmadım.

Ne zaman onlarla buluşuyorsun?

Onlarla buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Gelecek pazartesi onlarla buluşuyorum.

On dakika içinde onlarla buluşuyorum.

Bir saat içinde onlarla buluşuyorum.

Akşam yemeği için onlarla buluşuyorum.

Sabah kahvaltısı için onlarla buluşuyorum.

Onlarla ne zaman tanıştın?

Onlarla nasıl tanıştın?

Gerçekten onlarla tanışmanı istiyorum.

Şimdi onlarla tanışmak için geliyorum.

Her zaman onlarla tanışmak istiyorum.

Neden onlarla tanışmak istiyorsun?

Onlarla tanışmak istiyoruz.

Onlarla tanışmak istiyorum.

Gerçekten onlarla tanışmak istiyorum.

Onlarla tanışmak istemiyorum.

Onlarla tanışmak istemiyor musun?

Onlarla tanışmak istiyor musun?

Onlarla buluşmam gerekiyor.

Onlarla tanışmak ister misin?

Belki onlarla tanışmak istersin.

Bir gün onlarla tanışmak istiyorum.

Onlarla tanışmak için buradayız.

Onlarla orada tanışacağım.

Onlarla tanışmaya can atıyoruz.

Onlarla tanışmaya can atıyorum.

Onlarla buluşmak için şehir merkezine gittim.

Onlarla tanışmayı kabul etmedim.

Onlarla tanışmak üzereyiz.

Şimdi onlarla buluşamam.

Sanırım onlarla tanışmalısın.

Onlarla istasyonda buluşalım.

Onlarla tanışacaksın.

Yarın onlarla tanışacaksın.

Yarın gece onlarla tanışacaksın.

Onlarla tanışacağız.

Onlarla daha sonra tanışacağız.

Onları kapıda karşılayacağız.

Onlarla tanışacağım.

Yarın 2.30'da onlarla buluşacağım.

Onlarla orada buluşacağım.

Onlarla başka zaman buluşacağım.

Onlarla Boston'da buluşacağım.

Onlarla alt katta buluşacağım.

Onlarla kütüphanede buluşacağım.

Onlarla nerede görüşebilirim?

Neden onları karşılamaya gitmiyorsun?

Neden onları karşılamaya gitmiyoruz?

Biz onları karşılamaya gitmek zorundayız.

Onları karşılamaya gitmek zorundayım.

Onlarla ilk olarak ne zaman tanıştın?

Onlarla ilk olarak nasıl tanıştın?

Bu gece onlarla tanışabilirsin.

Onları çıkarların için kullanıyordun.

Onlara sandviçler yapıyor musun?

Onları sinirlendiriyorsun.

Onları güldürebilir misin?

Onun onları mutlu edeceğini biliyordum.

Onları kıskandırmak istiyorum.

Onları mutlu etmek istiyorum.

Onları güldürmeye çalışalım.

Onları nasıl konuşturacağımı biliyorum.

Bu onları kızdırdı mı?

Bu onları mutlu etmeyecek.

Bu onları mutlu etmez.

Onları durduramam.

Onlara beni sevdiremem.

Onları mutlu edemem.

Onlara bir şey yaptıramam.

Onları kızdırma.

Bu onları çok mutlu edecek.

Onlara birkaç sandviç yapacağım.

Bunu onlara yaptıracağım.

Onları çok mutlu ettin.

Bunu onlara yaptırdın, değil mi?

Onları ağlattın.

Ne onları çok kızdırdı?

Onları ne kızdırdı?

Onları mutsuz ettin.

Onları sinirlendirdin.

Onları yeterince uzun süre beklettim.

Onlara bir teklif yaptık.

Onlar ona bir teklif yaptı.

Onlara bir teklif yaptım.

O onları rahatsız etti.

O onları güldürdü.

O onları sinirlendirdi.

Bir şey onları kızdırdı.

Belki biri bunu onlara yaptırdı.

Söylediğin şey onları kızdırdı.

Bu onları kızdırdı.

Bu onları mutlu etti.

Onları ağlattığıma inanamıyorum.

Onları çok kızdırdım.

Onları güldürdüm.

Onları göndermemeliydik.

Onları sevmekten asla vazgeçmedim.

Onları sevdin, değil mi?

Onları sevdiğini düşündüm.

Onlarını sevdiğini söyledin.

Onları sevdik.

Tom onları sevdi.

Onlar onu sevdi.

Ben onları sevdim.

Gerçekten onları sevdim.

Ailem onları sevdi.

Herkes onları sevdi.

Hepimiz onları sevdik.

Onların hepsi onu sevdi.

Onları seviyorsun, değil mi?

Onları sevdiğini biliyorum.

Onları sevdiğini söyleyebilirim.

Onlar onu seviyor.

Onları hâlâ seviyor musun?

Onları gerçekten seviyor musun?

Onları seveceksin.

İkimiz de onları seviyoruz.

Biz hepimiz onları seviyoruz.

Onları kaybettiğimizi düşünüyorum.

Onları kaybettik gibi geliyor.

Onları kaybetmek istemiyorum.

Onları kaybetmek istemedim.

Onların yerini belirledim.

Onların yerini belirledik.

Onların yerini tespit etmeye çalışıyoruz.

Kasabadaki herkes onları sevmiyor.

Boston'daki herkes onları sevmiyor.

Hiç kimse onları sevmiyor.

Buradaki herkes onları seviyor.

Bu civarda herkes onları seviyor.

Onları gerçekten sevmedim.

Onları gerçekten sevdim.

Onları biraz seviyordum.

Sen onları hiç sevmedin.

Ben onları hiç sevmedim.

Onları sevdiğimi söylemedim.

Onları sevdim.

Onları her zaman sevdim.

Onların sana yardım etmesini ister misin?

Neden onları sevdiğini bana tekrar söyle.

Onları sevdiğini düşünüyorum.

Neden onları sevmiyorsun?

Onları sevdiğini biliyoruz.

Hepimiz onları seviyoruz.

Onları sevmeni istiyorum.

Onları sevmemek zor.

Muhtemelen onları sevmiyorsun.

Biz onları sevmiyoruz.

Tom onları sevmiyor.

Onlar onu sevmiyor.

Biz onları sevmedik.

Tom onları sevmedi.

Onlar seni sevmedi.

Onlar onu sevmedi.

Ben onları sevmedim.

Onları neden sevmediğini bana söyle.

Onları bu kadar sevmiyorum.

Artık onları sevmiyorum.

Ben ilk başta onları sevmedim.

Onlar gibi yüzebilir misin?

Onlar gibi öğrencileri kabul ederiz.

Gerçekten onları sevmelisin.

Onları gerçekten çok sevmeliyim.

Birçok yönden onlara benziyorsun.

Onlara benzemek istiyorum.

Onları seveceğine eminim.

En çok onları seviyorum.

Onları daha çok seviyorum.

Onları çok seviyorum.

Tüm arkadaşlarım onları seviyor.

Bütün arkadaşlarım onları seviyor.

Biz tam olarak onlara benziyoruz.

Onlar tam olarak bize benziyor.

Onların beni eve götürmesini istiyorum.

Onların dinlenmesini istiyorum.

Sana onları seveceğini söyledim.

Onları seveceğini düşündüm.

Onları sevmekten başka çaren yok.

Onlara benzerdim.

Asla onlara benzemeyeceğim.

Hepimiz onlar gibi olamayız.

Onlar gibi biriyle hiç tanışmadım.

Hepimiz onlar gibiyiz.

Onların soyunma odalarımızı kullanmalarına izin verin.

Onların denemesine izin verin.

Onlara arabanı sürdürdün mü?

Onların gitmesine asla izin vermemeliydim.

Onların yaşamasına izin vermeni istiyorum.

Onların gitmesine izin vermek istedim.

Onların gitmesine izin vermek zorunda kaldım.

Onların ölmesine izin vermeyeceğiz.

Onlar sadece seni kullanıyor.

Onlar onu arıyor.

Onlar onu bekliyor.

Onlar bunu yapacak.

Onların hepsi onu söylüyor.

Onlar onu yapmayı sevmiyor.

Onlar onu demek istedi.

Onların yemek için bir şeye ihtiyacı olabilir.

Onların hepsi erkek çocuğu değildi.

Onlar zaten pisliği temizledi.

Onlar benim önerilerimden herhangi birini beğenmedi.

Onlar Kanadalı.

Onlar doğru olanlar.

Onlar yüzlerimizi gördüler.

Onların hepsi gözlerini yukarı dikti.

Onların bizim yardımımıza ihtiyacı olabilir.

Onlar yardım etmeye çalışıyorlar.

Onlar sadece yardım etmeye çalışıyorlar.

Onlar bana öyle söyledi.

Onlar bunu bıraktı.

Onlar suskun bırakıldı.

Onlar onların yapmasını istediğin şeyi yapamadıklarını söylediler.

Onlar memnuniyetsizdi.

Sadece kendi ana dilinde ya da en güçlü olduğun dilde cümleler eklemenin muhtemelen yabancı dil yazmayı pratik yapmak kadar çok eğlenceli olmadığını biliyorum fakat onların doğru olduğundan kesinlikle emin değilsen lütfen cümleleri Tatoeba Corpus'a eklemeyin. Çalıştığın dilleri pratik yapmak istiyorsan www.lang-8.com gibi o amaç için tasarlanmış bir site kullanarak öyle yapın.

Misafirlerden biri bana onların senin Tom'u öptüğünü gördüklerini söyledi.

Onlar asla bir şey yapmaz.

Onların hepsi bir şey söylemek için beni bekliyordu.

Onlar hiçbir şey yapmadı.

Onlar hareket etmeye başladı.

Bu onların reddedemeyeceği bir öneri.

Onlar resme baktılar.

Onlar hâlâ orada.

Onlar aptal.

Onlara iyi ödeme yapılacak.

Onlara bu kadar ihtiyacımız var mı?

Onlar bizim bildiğimizi biliyorlar mı?

Sen onlardan birisin, değil mi?

Onların ne yapabileceğini biliyorsun, değil mi?

Onları yüzüstü bıraktım.

Onların gitmesine nasıl izin verebilirsin.

Onların bunu yapmasına nasıl izin verebilirsin?

Onların gitmesine izin vermeni öneriyorum.

Neden onların gitmesine izin vermiyorsun?

Onlar hakkında her şeyi unuttuk.

Tom onlar hakkında her şeyi unuttu.

Onlar hakkında her şeyi unuttum.

Tom onlar hakkında her şeyi biliyor.

Onlar hakkında her şeyi biliyorum.

Onlar hakkında birilerine sordum.

Onlar hakkında bir şey biliyor musun?

Onları önemsemiyorum.

Neden onları umursamalıyım?

Onları umursuyorum.

Onlar hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.

Onları umursadığını söyleyebilirim.

Neden onları umursuyorsun?

Onlar hakkında endişeliyiz.

Onlar hakkında endişeliyim.

Onlar hakkında ne yapmalıyız?

Onlar hakkında ne yaparız?

Onlar hakkında ne yapmalıyım?

Onlar hakkındaki her şeyden nefret ediyorum.

Onlar hakkında hayal kuruyordum.

Onlar hakkında hayal kurmaya devam ediyorum.

Şimdi onlar hakkında nasıl hissediyorsun?

Onlar hakkında nasıl hissettiğini biliyorum.

Onlar hakkında nasıl hissediyorsun?

Bana onlar hakkında nasıl hissettiğini söyle.

Onları tamamen unuttum

Onları unut.

Onlar planlanan zaman çizelgesine göre otuz dakika geç kaldılar.

Onların dediğine göre, o çocuk şarkı söylemede çok iyi.

Paul onlara bir hediye aldı.

Onlar Yale Üniversitesinde hukuk eğitimi görüyor.

Onlar New York'a gitmek için bir trene bindi.

Onlar aynı gibi görünen iki albüm yaptı.

Onlar İtalyalı.

Sen ve Tom hiç birbirinizi öptünüz mü?

Onları asla kullanmayacağız.

Onlar Mary'nin öldüğünü söyledi.

Sen onlardan biri değilsin, değil mi?

Onlar seni fark etti mi?

Yarın onlara yardım edeceğiz.

Yarın onlara yardım edeceğim.

Yarın onları arayacağım.

Yarın onların gelmelerini iste.

Yarın onlara rica edeceğim.

Dick ebeveynlerine bağlıydı fakat o şimdi onlardan bağımsız.

Onlar Mary'ye her şeyi söyletti.

Onlar Robert'a "Bob" diyor.

Onlar gittikten sonra onlarla konuşmaya çalışacağım.

Ne yazık ki fırsatım olduğunda onlardan birini almadım.

Onlar nasıl buldular?

Bana onları nerede bulacağımı söyle.

Onlar şimdi nereye gidiyor?

Onları nerede arayacağımı biliyorum.

Onları nerede bulacağını biliyor musun?

Onlar olmak istedikleri yere geri döndüler.

Lütfen onlara nereye gitmeleri gerektiğini söyle.

Onların nereye gittiğini göreceğim.

Onların Tom'u nereye götürdüğünü bilmek istiyorum.

Onların parayı nereye sakladığını bilmek istiyorum.

Önce, onların nerede yaşadığını öğrenmek zorundayız.

Ben oraya varır varmaz onlar başladı.

Sadece öğrenciler değil fakat aynı zamanda onların öğretmeni de tatil istiyor.

Geçenlerde onlarla tanıştım.

Sadece onlar değil aynı zamanda ben de öğretmen tarafından azarlandım.

Allah aşkına onlar ekstra denizcileri nereden bulacak?

Onlar alışveriş merkezine gittiler, orada yemek yediler ve bir film izlediler.

Çoğu durumda, onların cevapları doğru.

Onların durumunda, bu ilk görüşte aşktı.

Onlar ya barakada ya da mağarada.

Ya Tom, Mary, ya da onlardan hiçbiri markete gitmez.

Onlar benden şüpheleniyor mu?

Onlar neden seni kovdular?

Onların seni sevdiklerini şu ana kadar biri sana söyledi mi?

Üç kişi onlardan ikisi ölmek koşuluyla bir sırrı saklayabilir.

Üç kişi onlardan ikisi ölürse bir sırrı saklayabilir.

Onlar müzakerede bulunacaklar.

Onlar harika bir iş yapıyor.

Onların her ikisi de Tom'a geri baktı.

Onlar yürüyerek Tom'u geçmeye çalıştı.

Onlar Tom'dan yüzünü çevirdi.

Onlar koşarak Tom'u geçti.

Ben onları ödünç alabilir miyim?

Yaşlı askerler asla ölmezler, onlar sadece yavaş yavaş ortadan kaybolurlar.

Eğer onları yenemiyorsan onlara katıl.

O ev onlara ait.

Onlar kime ait?

Ben onlardan biri değilim.

Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.

Onlar hangi Budist düşünce okuluna üyedir?

Doğa ve kitaplar onları gören gözlere aittir.

Fikirler kimseye ait değildir, onlar havada yüzerler.

Ne kadar çok kitap! Onlar üniversite kütüphanesine mi ait?

Onlar seni kovdu mu?

Onlar seni göremezler.

Onlar bize ateş ediyorlar.

Onlar bizden korkuyor.

Onlar bize yalan söylüyor.

Onlar parçamız.

Onlar deneyecekler.

Tom hariç onların hepsi sarhoş.

Onlar Tom'u göremiyor.

Tom onlardan üçünü istedi.

Tom onlardan üçünü aldı.

Tom onlardan üçüne sahip.

Tom onlardan üçüne sahipti.

Tom onlardan üçünü istiyor.

Onlar yakında dönecek.

Onlar dışarıya çıkamaz.

Onlar çok fazla kaybetti.

Onlar ben olmadan toplantıya başladı.

Onlara yardım edemediğimiz için çok üzgündük.

Onlar bana onu teklif etti.

Onlar işi bana teklif etti.

Onlar ben olmadan gitti.

Şimdi onlar Mary'yi öldüren kişinin Tom olduğunu söylüyor.

Onların bağımsız işlerinin farkında mısın?

Onların her ikisi de ne olduğunun farkında.

Onlardan hiçbiri ne olduğunun farkında gibi görünmüyor.

Onikiparmak bağırsağı ince bağırsağın bir bölümüdür.

Onlar yağmurdan kaçınmak için mağazanın önündeki gölgeliğin altında durdular.

Bu günler otostop yapmak iyi bir fikir değil. Tehlikeli olabilir.

Onlar evli gibi görünüyor.

Onların her ikisi de buraya geç geldi.

Onlar bir çocuğu evlet edindi.

Onlar bunu göze alamaz.

Bunu gerçekten onlar yaptı.

Onlar bunu yapanın Tom olduğunu anlayacaklar.

Onlar içeriye giremezler.

Onlar neden gizlenmeli?

Onlar hâlâ burada mı?

Onlar burada olduğumuzu biliyor.

Onların ne tür silahları var?

Onlar onu önce bana önerdi.

Onlar bizim polis olduğumuzu biliyor.

Onlar çok sakin.

Tom daha önce onlardan hiçbirini görmedi.

Onların her ikisi de Fransızca konuşabilir.

Tom bu güneş gözlüğünü satın almak istedi ama o çok pahalıydı.

Onların her ikisi de nazik ve dürüst.

Onların her ikisi öngörülemez ve sabırsız.

Onlar hem Berberce hem de Arapça konuşabilir.

Onlar hem bilge hem de dürüst adamlardı.

Benim eski olanları alsın. Onlar hâlâ oldukça yeni.

Onlar başka ne yapabilir?

Onlar ne yapmalı?

Onları benim kadar iyi bilmiyorsun.

Bu günler Tom'la birlikte çalışıyorum.

Hem bu ceketleri dene hem de onları karşılaştır.

Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.

O onların her ikisini de seviyordu ve onların her ikisi de onu seviyordu.

Onlar gerçekten aynı kumaştan kesildi.

Neden onlar için çalışıyorsunuz?

Komşular çok gürültü yapıyorlar - onlar canımı sıkmaya başlıyorlar.

"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!

Onların fikirlerinin her biri hem iyi noktalara hem de kötü noktalara sahiptir.

Onlar flört etmiyorlar.

Onlar sessizce oturdular.

Onlar sabahın erken saatlerine kadar yatmaya gitmediler.

Onlar flört etmiyorlar, değil mi?

Onların romantizmi kasaba hakkında konuşmaydı.

Tom ve Mary iyi arkadaşlar fakat onlar flört etmiyorlar.

Onlar flört etmiyorlar...henüz.

Mary bana onların birlikte uyuduklarını söyledi.

Tom ve Mary iyi arkadaşlar ama onlar flört etmiyorlar. En azından, öyle olduğunu sanmıyorum.

Onlar asla yalnız değildi.

Tom ve Mary hâlâ onların ikisinin de büyüdüğü Boston'da yaşıyorlar.

Ona iki kek verdim ve sordum, "onların her ikisini de yiyecek misin?"

Ne yazık ki büyük annemin ne bir kümesi ne de bir motosikleti vardı.

Hem Tom hem de Mary ceza evine giderse, onların çocuklarına kim bakacak?

Onlar orada.

Onlar orada ne yapıyor?

Onlardan on sekizi var.

John sözlşmeleri aldı ve onları birer birer inceledi.

Evet, onlardan bir tür yanıt vardı.

Onların şapkaları orada asılı.

Eğer hatalar varsa, onları düzelt.

Onlar yukarıda ne yapıyor?

Onlardan kaç tane var?

Onlar orada ne yapıyorlar?

Tom onların tek çocuğu.

Tom çocukları kaldırdı ve onlara okul için hazırlanmalarını söyledi.

Onları tanımıyormuşsun gibi davran.

Onlar arasında çok fark görmüyorum.

Koltuk değneklerimin nerede olduğunu bilmiyorum. Onları gördün mü?

Onların arkadaşlığı yavaş yavaş aşka dönüştü.

Onların her ikisi de çok iyi satranç oyuncuları.

Onların her ikisi de Bostonlu.

Sadece onları başından at.

Onların istediğini yapmak akıllıca olabilir.

Onlar muhtemelen birbirlerini bir daha hiç görmeyecek.

Onlar bana geri döneceklerini söyledi.

Onlardan hiçbiri benim için bir şey ifade etmiyor

Herkes benim derslerime katılabilir ama herkes onları anlayamaz.

Onlar hiçbir şey yapamaz.

Tatoeba bir bahçe gibidir: fidanlar ekmelisin, onlarla ilgilenmelisin ve nasıl büyüteceğini izlemelisin.

Onlar dün gece ayrıldılar.

Onların cevabı hayır.

Şimdi onların yolundan çekilmemiz gerekiyor.

Onların şimdi nerede olduklarını bilmiyoruz.

Tom onların onu suçlamada bulunduğu suçu işlemedi.

Onlar onları suçladığımız şeyi yapmadıklarını söylediler.

Onlar çok ciddi görünüyor.

Onlar az sonra hazır olmalı.

Onlar tam olarak Tom'a benziyor.

Onlar kesinlikle aynı yüze sahipler.

Onlar oldukça kısa sürede hazır olmalı.

Onlar aynı takımdalar.

Onların her ikisi de öğretmen.

Onlar çadırlarda yaşıyor.

Onlar bunu asla kabul etmeyecekler.

Onlara ne zaman ihtiyacın var?

Onlardan sadece üçü var gibi görünüyor.

Tom onlarla ilgilendi.

Onlara göz kulak ol.

Onları hatırlıyor musun?

Onları nasıl durdurabiliriz?

Tom onlardan daha akıllı.

Sadece onları orada bırakın.

Onlar hakkında bilmeniz gerekmiyor.

Onlara ne diyorsunuz?

Onlar ne renk?

Onlar ne kadar yakın?

Onlar Avustralya'ya gittiler, değil mi?

Onlar ne renkti?

Onlardan birini nerede bulabilirim?

Onlardan birini satın almak isteyebilirsin.

Onlardan birini satın almak için bu kadar çok ödemek zorunda olmamalısın.

Onlar uzun süredir evliymiş gibi görünüyorlar.

Onların Tom'u bulacaklarını düşünüyor musun?

Onların her ikisi de Tom'a baktı.

Onlar bize yardım etmeyecekler.

Onların bize yardım edebileceğini söyledin.

Onlar bizi öldürmeye çalıştı.

Onlar en azından beni dinledi.

Onların cevabı evet.

Onlar sana güveniyor gibi görünüyor.

Onların hepsi senden daha yaşlı.

Onlar sana ne diyorlar?

Onların her ikisi de çok rahatsız görünüyor.

Onlar ne yaptığını biliyor.

Onlar neler olduğunu tamamen biliyor.

Onlar seninle konuştuğumu biliyor.

Onlar bunun zamanında hazır olacağını söyledi.

Onlar iş için nitelikli olmadığımı söyledi.

Onların onu nasıl yapacağını düşünüyorsunuz?

Onlar fantastik değil mi?

Onlara güvenmezdim.

Onlar burada başka bir yerde bulamadığın şeyleri satar.

Onlar burada başka bir yerde alamayacağın şeyleri satar.

Üç yıldan daha fazla bir süredir onlardan birini görmedim.

Onlar henüz temizlenmedi.

Onlar hakkında ne biliyoruz?

Onları hemen tanıdım ve Tom da.

Onlar Tom'u nereye götürüyor?

Onların Tom'la bağlantısı nedir?

Onlar Tom'a ne yapacak?

Onlar geri gelebilir.

Onların yardıma ihtiyacı olabilir.

Bu şeyleri hâlâ kullanmam gerekiyor bu yüzden onları götürme.

Hiç kimse onların kazanmasını beklemiyordu.

Bazı horozlar güneşin onlar için doğduğuna inanmaktadır.

Onları alayım.

Onlar bizi işitebilir.

Onlar seni incitti mi?

Buradan kirişi kıralım.

Onların dikkatini çekebilip çekemeyeceğimize bakalım.

Onlarla bir anlaşma yapabildik.

Onlara saldıracak mıyız?

Yaşlı askerler asla ölmez, onlar sadece kaybolur.

Onları atmalısın.

Onlar teklifimi reddetti.

Onlar kesinlikle haklı.

Onlar bu şekilde gidiyor.

Onların hepsini görmek istiyorum.

Onlar bana ne getirdi?

Onlar onu neden yapardı?

Onlar çok pahalıya mal oldu.

Onlar senin planını reddetti.

Onların her ikisi de gülümsüyor.

Onları durdurmalıyız.

Onları burada bırak.

Onları orada bırakın.

Tom ve Mary ne olduğunu fark etmeden önce onların arkadaşlığı aşka dönüştü.

Onlar bir çift.

Onlar onu buldu mu?

Onlar uzaklaşabilirdi.

Onlarla evlenebilirdim.

Onlara yardım edebilirdik.

Bu onlar olabilirdi.

Onlara ne olabilirdi?

Keşke onlarla tanışabilsen.

Onların nasıl hayatta kalabildiğini anlamıyorum.

Bu dünyada onları ne kadar dilersen dile asla gerçekleşmeyecek bazı şeyler vardır.

Onlara yardım etmelisin.

Onlara yardım etmek zorundasın.

Onlar çok pahalı yüzükler takıyor.

Onların fark ettiğini düşünüyor musun?

Onlar aşık.

Onların ayrıldığına dair söylentiler var.

Onların bizi duyduklarını düşünüyor musun?

Hayatını başkalarının hayatı ile karşılaştırma. Onların yolculuğunun ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.

Onların elmaları bizim elmalar kadar iyi değil.

Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.

Onları ne kadar istersek isteyelim, bu dünyada asla gerçekleşmeyecek bazı şeyler vardır.

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

Onları asla bulmayacaksın.

Sen onları uzaklaştırdın.

Onları görmen gerekiyor.

Onları görmelisin.

Onları görmen lazım.

Onlar beni bağladı.

Onları aramak için gidemez miyim?

Yeni hastane yapmanın maliyeti onların olacağını düşündüğünden çok daha yüksekti.

Onları bana tanımlayabilir misin?

Onu yapması için onları zorlayabilir misin?

Onlar onu gerçekten yapabilir mi?

Onların kimliğini saptayabilir misin?

Onlara güvenebilir misin?

Onları duyabiliyor musun?

Onlara yardım edebilir miyiz?

Onlara ulaşabilir misin?

Onlar bizi duyabiliyorlar mı?

Onlardan kurtul.

Onlar her zaman kışın kayak yapmaya gider.

Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.

Onların bize büyük paralar ödemesinin nedeni bu.

Onlar benim büyük taraftarlarım değil.

Şimdi onlara yardımcı olmamız gerekiyor.

Onları attık.

Onların istediğini yapsak iyi olur.

Sadece onları burada bırakamayız.

Onların onu yapmasına izin veremeyiz.

Onları uyarmaya çalıştık.

Onlara yetişebiliriz.

Onları asla kullanmayız.

Biz onları yenebiliriz.

Onları götürebiliriz.

Onlara ihtiyacımız olabilir.

Onlarla uğraşabiliriz.

Onları durdurmaya çalıştık.

Onları TV'de gördük.

Onlarla daha sonra ilgileneceğiz.

Onlara daha sonra yetişeceğiz.

Onlar her zaman konuşur.

Muhtemelen onları orada yeneceğiz.

Onlardan biri sana sarılmak istiyor.

Sadece onlarla tanıştın mı?

Onlar kaçamadı.

Onların bulaşıcı bir hastalığı var.

Tom ve Mary ayrıldı, bu yüzden onlar cuma günü birlikte dansa gitmeyecekler.

Onları yenmeye çalışıyoruz.

Onlara ihtiyacımız olacak.

Onları değiştireceğiz.

Onları bulmak zorundayız.

Onların hepsi bir resim için poz verdi.

Onların çoğunu satıyor musun?

Tom hiçbir şey yanlış değilmiş gibi davranmaya çalıştı.

Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.

Onlar bana yiyecek bir şey ikram etmedi.

Onların yapabileceği hiçbir şey yok mu?

Şimdiye kadar, onlar hiçbir şey bulmadı.

Onlar kuşkulu bir şey gördü.

Onlar kuşkulu hiçbir şey bulmadı.

Onlar bana herhangi bir şey ikram etmedi.

Belki onlar bir şey bulacaklar.

Onların bizim için bir şeyi var.

Onların yapabileceği hiçbir şey yok.

Onlar bir şey düşünecekler.

Onlar tuhaf bir şey gördü.

Onlar seni burada istemiyor.

Onlar terk etmemi istedi.

Onlar seni takımda istemiyor.

Onlar için ne yapabilirim?

Oh, beyaz pantolonum! Ve onlar yeniydi.

Onlar bir maaş artışı talep etti.

Onlar Hawaii şarkıları söyledi.

Onlar gitar ve akordeon çaldılar.

Onlar çime oturdular, gitar çalıyorlardı ve şarkı söylüyorlardı.

Onlar sadece gazetede senin hakkında iyi şeyler yazdılar.

Onlar bu ilacın güvenli olduğunu iddia ediyor.

Onlar burada güvende olacaklar.

Onlar bitişiğimize görüşümüzü berbat edecek bir apartman dairesi inşa ediyorlar.

Onlar ne yapacaklarını bilemeyebilirler fakat onlar aptal değil.

Hiç kimse diğerlerinin onların aptal olduklarını düşünmelerini istemiyor.

Onların bu kadar aptal olacağını hiç düşünmedim.

Tom Mary'ye onların biçimsiz olduklarını düşünmesine rağmen onun ayakkabılarını sevdiğini söyledi.

Daha sonra sana cevapları söyleyebilirim fakat onları önce kendin bulmaya çalış.

Tom'un yerine koyacak birini bulmanın o kadar zor olmayacağını onlara söyledim.

Onlar bununla gerçek tereyağı arasındaki farkı söyleyemeyeceğini söylüyor.

Onlar bana ne söylerse söylesin, hâlâ pazartesi günü Boston'a gitmeyi planlıyorum.

Onlara söylemek zorunda olduğum şeyi herkese söylemek kolay değildi.

Onların ödemek için ne kadar istekli olduğu henüz bana söylenmedi.

Tom ve Mary sadece onlara yapılması söylenilen şeyi yaptı.

Onlar pazartesi günü bana sonuçları söyleyecek.

Tom çocuklarına onları sevdiğini hiç söylemedi.

Onların yardımına ihtiyacımız olduğunu az önce herkese söyledim.

Onlar Tom'a yaptığı şeyi yapmaktan vazgeçmesini söyledi.

Polisler onları tutukladı.

Polis onları tutukladı mı?

Onlara herhangi bir şey yapmak zorunda olmadıklarını söyledim.

Onlara her ne isterlerse yapabileceğimi söyledim.

Onlara bir hata yaptığımızı söylememeli miyiz?

Onların onu yapamayacağını Tom'a kim söyleyecek?

Onların istedikleri şeyi bana söyleyeceklerini düşünürdün.

Onların planı hakkında ne düşündüğümü onlara söyledim.

Onlar bana senin söylediğin aynı şeyi söyledi.

Onların bize söylemediği bir şey var.

Lütfen onlara bilmek istedikleri şeyi söyle.

Onlara kim olduğunu söyleyecek misin?

Onlar istediğim herhangi bir yere park etmemi söyledi.

Onlara herhangi bir şey söylemedin, değil mi?

Onlar kazananı yarın duyuracaklar.

Lütfen onlara ne yapmalarını gerektiğini söyle.

Onlara sadece ne bilmeleri gerektiğini söyle.

Onlara söylememiz gereken bu.

Onlara bugün ofisimde olmadığını söyle.

Lütfen sadece bana onların ne söylediğini söyle.

Onlar bana bir suçlu gibi davrandı.

Onlar çok meşgul.

Onlar bana herhangi bir şey borçlu değil.

Tom'un onlara tüm söylemek zorunda olduğu hayırdı.

Onlar kazaya neden olduğu için Tom'u suçladı.

Onlar ne tür sorular soracaklar?

Onların saldıracaklarını gerçekten düşünüyor musun?

Onlar bir saldırı mı planlıyorlar?

Neden herkes onlardan birini bu kadar çok istiyor?

Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.

Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.

Artık onlar için çalışmıyorum.

Artık onlarla konuşmanın faydası yok.

Onların kararına katılıyor musun?

Onların yapabileceğinin en kötüsü nedir?

Onlar ne yapmanı istiyorlar?

Onlar başarısızlık için Tom'u suçladı.

Onlar ne için bekliyorlar?

Sana söylediğim her şeyi onlara söyle.

Tom ve Mary onlara söylenildiği gibi yapar.

Onlar bana şehir dışına çıkmamı söyledi.

Onlar bana ne söylemeye çalışıyor?

Onlara bir ambulansa ihtiyacımız olduğunu söyle.

Onlar bana buraya geri gelmemi söyledi.

Onlara ne söyleyeceğiz?

Onlar sana gerçeği söylemeyecek.

Onlara gerçeği söylemeliyiz.

Onlara evde olmadığımı söyleyebilir misin?

Bana onların kim olduğunu söyleyebilir misin?

Onlara onu yapmalarını söyledin mi?

Onları nasıl ayırt edebiliyorsun?

Adımın Tom olduğunu onlara söyledim.

Onlar bana asla gitmemi söylemeyecek.

Onlara bana söylediğin şeyi söyle.

Onlar bana bunun bir bomba olduğunu söyledi.

Sana onların bizi özleyeceğini söyledim.

Onlara onun acil olduğunu söyledim.

Lütfen onlara gitmelerini söyle.

Onlar burada beklememi söyledi.

Onların bize söylediği bu.

Onların bana söylediği bu.

Onlara geldiğimizi söyle.

Onlara kim olduğumuzu söyle.

Tom onların ikisini de seviyor.

Onları denize atın.

Filler çok temizdir.Onlar kendileri yıkanır.

Eskiden cadıların gerçek olduğunu düşünürdüm. Bugün onların gerçek olduğunu biliyorum.

O kütüphaneden bir kitap ödünç almak istiyorum fakat onlar sadece üyelere ödünç kitap veriyorlar.

Onları senin için aldım.

Onlar birlikte sıktılar.

Onların bir kulübesi yok.

Onlar senin seçeneklerin.

Onlar birbirleriyle geçinmiyorlar.

Düşmanlarını yok et: onları dostun yap.

Öğretmenler ve çocuklar benden nefret ediyor ve ben de onlardan nefret ediyorum. Neden okula gitmek zorundayım?

Onlar da bir kumdan kale inşa etti.

Onlar çadırlarını sahilde kurdular.

Onların mumlarını yakmıyorum.

Onları yalanlamıyorum.

Onlar açlıktan ölen fakir çocukları düşünmüyorlar.

Her gün iki küçük çocuk onların dönüşünü bekledi.

O kadar mutluydum ki onlara teşekkür etmeyi unuttum.

Onlar misafirleri ağırlama emrini yerine getiriyor.

Onlar üzerinde yaşamın diğer formlarıyla ilgili yıldızlar var mıdır?

Onların o blogta ne yazdıklarını onlara söylemedin.

O blogta ne yazdığımızı onlara söylemedin.

Onun o makalede ne yazdığını onlara söylemedin.

O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.

Onların komşularıyla alay etmiyorum.

Onlardan çok vardı.

Onların bir sonraki saldırısı mayıs ayında Paris'in kuzey doğusuydu.

Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.

Sorularınız varsa onları sormak için tereddüt etmeyin.

Onların zeytinlerini toplamam.

Şarkı sözleri yeterince masum görünüyor fakat onları yakından dinlersen onların gerçekten ne kadar huzur bozucu olduğunu fark edersin.

Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.

O, karısı öldüğünde onlarca taziye kartı aldı.

Onlar onun öldüğünü söylüyor.

Sivrisinek ısırıklarım kaşınıyor. Onlara sürebileceğim bir şeyin var mı?

İnsanlar onlara acıdığında engelli insanlar buna katlanamaz.

Ekstra ödemeleri için onları zorlamıyorum.

Onlar benim büyükannemin protezleri.

Çekmecede 30 avro bulursan, çok banknotum olduğundandır ve onları sana bıraktım.

Onlara yüzmeyi öğretmiyorum.

Onların ekmeğini dilimlemem.

Onların büyük zenginliklerine rağmen, onlar mutlu değil.

Sanırım onlardan birini alırsam bu sizi rahatsız etmez.

Onlar iğrenç hissediyorlar.

Onlar kumaşı açık kırmızıya boyadı.

Onlar onun uyarılarına dikkat etmedi.

Onlar öğretmenlerini eğlendirmek için bir gösteri koydular.

Onlar hedeflerine ulaşmadı.

Onların evini ısıtmam.

Onlar için şarkı söylemem.

Onların gözlüklerini kırmıyorum.

Onların köpeğini okşamıyorum.

Onların kartpostallarını damgalamıyorum.

Ben onlardan gerçeği saklamıyorum.

Ben onların saçını taramam.

Onların mendillerini süslemiyorum.

Ben onların filmlerini üretmiyorum.

Onlar yüzemedi.

İşin yapıldığından emin olmak için onlarla birlikte takip edeceğim.

Ne düşündüğümü onlara söyleyeceğim.

Misafirlerini uzun süre beklediler. Sonunda onların asla beklemediği tuhaf bir adam geldi.

Gazetelerde onların onun hakkında yazdıkları şey şok edici.

Onlar size işkence etti.

Ne yazık ki, onlar benim uyarılarımı dinlemedi.

Biz onların hangi trenle geleceklerini bilmiyorduk.

Onlara katlanamıyorum.

Ben onlara bildirmedim.

Onlar gazetede onlar hakkında bir sürü pis dedikodu yazdı.

Onlar lüks bir restoranda akşam yemeği için dışarı çıktılar.

Onlar aşık mı?

Onlar yeni ayakkabı mı?

Onlar senin çantaların mı?

Neden onlar onu yaptılar?

Onlar büyük bir tane aldılar.

Onları bana mı aldın?

Az çok onları sevdim.

Onlar onu nasıl yapıyor?

Onların yeni bir araba almasını beklemiyorduk.

Onları tut.

Onlar Tom'un ellerinde barut izi buldu.

Onlara birkaç dakika ver.

Onların nasıl olduğunu biliyorsun.

Onların hepsi dolu olamaz.

Tom onların hepsine gülümsedi.

Onlardan birini deneyeyim.

Onlardan birini alabilir miyim?

Yunanca ve Latince dilleri yararlı, bu yüzden onların öğrenimini yapıyorum.

Onlar ne yapacaklarını bilecek.

Onlar piyano çalar.

Onları satın aldın mı?

Onlar hâlâ burada ne yapıyor?

Onlar sana bir iş teklif etti mi?

Onlar sana geç saatlere kadar çalışmak için ekstra para ödüyorlar mı?

Onlar nasıl öğrenecekler?

Onların ne dediğini duyamadım?

Onların her ikisi de lisedeyken Tom Mary'den üç mil uzakta yaşıyordu.

Lütfen onları masanın üstüne koy.

Onlar ne kadar süredir orada?

Onlarla ne yapmam gerekiyor?

Jacksonlar onlarla akşam yemeği yemem için beni davet etti.

Onlardan sadece üçünün olduğundan emin misin?

Onlar ne tür mantarlar?

Onlar bu gece geri geliyor mu?

Onlar hâlâ bizi arıyor mu?

Onların senin için yapabileceği bir şey var mıydı?

Onlar size ne iş teklif ettiler.

Onlar size dikkat ediyorlar mı?

Onlar sana dikkat ediyorlar mı?

Onlar sana nasıl davranıyor?

Onlar benim kurallarım değil. Onlar Tom'un kuralları.

Onlar şarap sever mi?

Onların silahları var mı?

Onlar kitap satıyor mu?

Onları görüyor musun?

Onlar kanepede birbirlerine sarılıyordu.

Onlar çözümsüzlüğe ulaştı.

Onlar şarabı şişeledi.

Onlar birayı şişeledi.

Onlar gitmene izin vermeyecek.

Birçok kötü alışkanlıklarım var ama hamburger türü yiyecek onlardan biri değil.

Onlara gerçekleri söyleyin.

Onlara numaramı ver.

Onların dediğini yapmalı mıyım?

Onlar mükemmel bir çift oldu.

Onlar neden kilisede?

Onlar ayrıntıya takıldı.

Belki de onlar sadece seni sevmiyorlar.

Onlar kimin sorumlu olduğunu söyledi mi?

Onları buradan kovalamıyorum.

Onlar ona herhangi bir şekilde yardım etmeyi reddetti.

Onlar durumu bizden daha iyi biliyor.

Onlar bir hediye almak için paralarını birleştirdi.

Onlar ağaçların arkasından İngilizlere ateş etti.

Benim kötü alışkanlıklarım var fakat kumar onlardan biri değil.

Onlar böyle bir politikanın kaçakçılığa yol açacağını söyledi.

Onlar gece seyahat etti bu yüzden kimse onları görmeyecekti.

Yarım saatten daha fazla bir süredir onları görmedik.

Onlar göçmen seli için bir son talep ettiler.

Onlar birçok konu hakkında hemen tartışmaya başladı.

Onlar bir dizi büyük ekonomik programlar başlattı.

Onlar doların değerinin çok yüksek olduğunu düşünüyorlardı.

Onlar 2.ooo den fazla ölü ve yaralıyı geride bıraktılar.

Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.

Onlar kuzey Michigan'da bir Amerikan kalesi ele geçirdi.

Ben bunları sadece satarım. Onlar hakkında herhangi bir şey bilmiyorum.

Onlar işlerini açık tutmak için kredi alamadı.

Onlar gazetecileri seçimlerle ilgili rapor vermekten engelledi.

Onların bir nedene ihtiyacı yok.

Onlar gece çalışmazlar.

Onlara bir dakika verelim.

Onları buraya getirmedim.

Onlardan hiç hoşlanmıyorum.

Onlar Tom'u görmeme izin vermeyecek.

Niçin onları giyiyorsun?

Onlara katılmaya gideceğim.

Onlar o kadar uzun sürmeyecek.

Onların nasıl bildiğini biliyor musun?

Onlara mutlu olduğumuzu bildir.

Onların her ikisi de şaşkındı.

Onların çok şansı yok.

Onlar seni meşgul ediyorlar mı?

Onlar bana istediğimi verdiler.

Onlar Tom için ne yaptı?

Onlar Tom'dan bahsediyorlar mı?

Onları alacak mısın?

Onlara oraya ait değil.

O onların umurunda değil.

Ben onlara inandım.

Onlara inanıyorum.

Onları tanıdığına inanıyorum.

Onlara inanmıyorum.

Onlara inanamıyorum.

Sanırım onlara inanıyorum.

Onların anladığını sanmıyorum.

Onlarla tanıştığına inanıyorum.

Her ikinizin de onları tanıdığına inanıyorum.

Hepinizin onları tanıdığına inanıyorum.

Onlara inandığımı asla söylemedim.

Onlara inanmamalıydım.

Onlara inanmaya eğilimliyim.

Sadece onlara inanmadım.

Onlar bizim bilmemizi istemiyor.

Onların çocukları hakkında kötü şeyler söylemem.

Onlar psikiyatristi aradı ve ne yapmaları gerektiğini sordu.

Onları az önce buldum.

Onlar faturayı ödemedi.

Onlar hesabı ödemedi.

Düşmanlarımızı affetmeli miyiz? Tanrı onları affedecek! Bizim görevimiz sadece onların karşılaştığından emin olmak.

Onlar çadırlarını sahilde kurdu.

Onlar çadırını sahilde kurdu.

Onlar uçmaktan korkuyor.

Onların birkaç adım arkasında bir meşale ile aydınlanmış başka bir grup insan geldi.

Onlar Fransız devriminden Marie Antoinette'in sorumlu olduğunu söylüyor.

Onlar işitme menzili içinde.

Onlar kendilerine bakan çocuğu seviyor.

Onlar annelerini çok seviyor.

Onlar yanını söndürmek için birlikte çalıştılar.

Merhaba, canım, fotoşopta iki resim yaptım ve onlar hakkında fikrini istiyorum.

Onlar çocukların okula gitmesi için eşlik ediyor.

Merhaba canım, ben iki resim yaptım ve ben onlar hakkında fikrini istiyorum.

Onlar size konser için bileti ne zaman verdi?

Dinsizleri yargılamayın. Onları Tanrının kendisine bırakın.

Onlar birbirlerine hediyeler verir.

Onlar koşuyor.

Onlar koşar.

Onları aldığından emin olacağım.

Onların hepsi iyi yüzücülerdi.

Onlar şimdi Tom'un ofisinde.

Onların beni sevdiğini sanmıyorum.

Onlar yakında burada olacak.

Onlar da bundan hoşlanmıyor.

Onlar onu yaptı mı?

Onlar nasıl biliyor?

Onlar nasıl hissediyor?

Onlar ne iş çeviriyorlar?

Onlar yeni ayakkabılar mı?

Sen onların annesi misin?

Onları bana getir.

Onlar onu nasıl yapabilir?

Onlar nasıl öldürüldü?

Onlar nasıl başa çıkacak?

Onlara tutunun.

Onlar ne hakkında konuşuyor?

Onlardan birini almak zorundayım.

Neden onlardan birini istiyorsun?

Lütfen onları kontrol eder misin?

Onlarla ne yapıyorsun?

Onlar atlara ateş ederler, değil mi?

Onların berbat olduğunu düşündüm.

Onlar nereye gidiyor?

O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.

Tom ve Mary doğmadan önce onların bütün büyük büyük ebeveynleri ölmüştü.

Büyük büyük ebeveynlerimden sadece ikisi onlarla tanışmam için yeterince uzun yaşadı.

Onlar bütün türleri sildi.

Tüm onların isimlerini bilmiyorum.

Onlar sarıldı.

Onlar güldü.

Onlar kırmızı.

Onlar bilecek.

Şimdi onların bize ihtiyacı var.

Onlar bana bir seçenek vermedi.

Onlar benimle konuştu.

Onlar endişeliydi.

Onlar çok meşgul görünüyor.

Onların konuşması gerekiyor.

Onlar meşgul olmalı.

Onlar bunu kabul etti.

Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.

Onların Tom'dan şüpheleneceğini biliyordum.

Gerçekten bunu onlara söyleyemem.

Neden onlar bir şey söylemedi?

Neden onların bunu sevdiğini düşünüyorsun?

Onları hiç bu kadar mutlu görmedim.

Yemen için onlar sana ne verdi?

Sadece onlara bir şey söyleme.

Onlar sana hangi ilaçları veriyorlar?

Onlar birlikte çok mutlu olacak.

Onlar biletime para iadesi yapmadı.

Ben onları işe almadım.

Onların hepsi içer.

Dün kuruldan yeni bir direktif aldık. Onlar en göze çarpan projelere odaklanmamızı istiyor.

"Kekleri kim pişirir?" "Onları Alessandra pişirir."

Onların gitmesine izin veremedim.

Onlar üst katta partiye katılıyorlar.

Onların senin hakkında konuşmalarını isterken başkalarının hakkında konuş!

Onları burada beklememiz gerekiyor mu?

Lütfen ayakkabılarını çıkardığında onları ayakkabı kutusuna koy.

"Benim gözlüğüm nerede?" - "Onları mutfak masasında bıraktın."

Onlar yatmadan önce çocukları görmek için eve erken geldi.

Onlarla sadece üç kez buluştum.

Onların yakında Tokyo'dan ayrılacakları söyleniyor.

Tom onların söylediği her şeyi duydu.

Onlar herhangi bir şey satmayacak.

Onlar tüm mahkumları serbest bıraktı.

Onları evde arayamam.

Onlar yarın sabah sekize kadar okula gitmiş olacaklar.

Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.

O bir zamanlar onu tanıyordu ama onlar artık arkadaş değiller.

Onlara şişman domuzlar diye hitap ettim.

Onlar başkente yolculuk yaptı.

Onlardan nefret ediyoruz.

Onları sevmemin nedeni bu.

Onlar golfün Japonya'da çok popüler olduğunu söylüyor.

Şüphesiz onlara yardım etmek istiyoruz.

Onlara silahsız olduğumuzu söyle.

Onların seni korkutmasına izin verme.

Onlara sormalıyız.

Tom onların onun takımda kalmasına izin vereceklerinden emin değildi.

Bizim onlara ihtiyacımız var.

Onlara selam vermeye gidelim.

Onlar korkularının üstesinden gelebilir.

Onların sorunlarımız hakkında hiçbir fikri yok.

Onları etkilemeye çalışıyorum.

Onların hepsi korkmuştu.

Onları nerede sünnet ettin?

Onlar çok yorgun.

Ben onları yalnız bırakmak için söz verdim.

Onlardan nefret ediyorsun, değil mi?

Onlar onları buldular, değil mi?

Onları bulacağını umuyorum.

Onlar niçin korkuyor?

Onlar yok olma tehdidi altında.

Onlar yeni bir şeyi kabul etmeye isteksiz.

Ben bunu onlardan çaldım.

Onları anlamıyorum.

Cümlelerinin çevrilmesini istiyorsan, en iyi seçeneğin onları İngilizce yazmak.

Bu günlerde, sık sık yağmur yağar.

Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.

Onları gözetlediğini gördüm.

Onlar kırılan fayansları değiştirdikleri için havuz kapalı.

Tom, onları dinleme.

Belli ki onlar burada olmaktan mutlu değiller.

Onların Kanadalı olduğundan emin olamayız.

Onlar onu geri verdi.

Bu onlardan biri.

Onlar karanfiller.

Belki onlar vazgeçti.

Onlar onu selamlamak için kalktılar.

Onlar Yunanistan kıyılarında küçük bir adada yaşıyorlar.

Onlar asla vazgeçmeyecek.

Onlar açlıktan ölecekler.

Onlara onun üzerinde çalıştığımızı söyle.

Onlar dün gece büyük bir curcuna yaptılar.

Onlar komşular.

Ben fakirleri sevmem, onlar sadece para düşünür.

Onlar yumurta.

Onlar şarkı söyleyerek caddeden aşağı yürüdüler.

Orada, onlar onun yasak olduğunu söylemez. Aslında, onlar onun zorunlu olduğunu söyler.

Onlar bunun orada yasak olduğunu söylemezler. Aslında onun zorunlu olduğunu söylerler.

Onların en iyi anı sahnede son görünüşleri.

Bu köyde, onlar mutlu bir hayat yaşadı.

O onların planı üzerinde düşündü.

Onlar su ve ateş gibidir.

Ben onları yıkayacağım.

Onları aramak için çok erken mi?

Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.

Biz onlar için hazırız.

Onların istifa etmesini isteyemem.

Onlar çok hevesli.

Jestler onlar tarafından kullanılmaz.

Onlar durumu kontrol altına alacaklar.

Onlardan 3000 tane almayı kabul edersen, sana %3 indirim yaparız.

Onlar sokakta yatan bir sarhoş gördü.

Ben Japon pirinç yastıklarından hoşlanıyorum; onlar boynum için yararlı.

Onlar çok başarılı.

Onlar bizim törelerimize henüz alışkın değil.

Onlar bir ağacı budadı.

Konuşma onların sosyal hareketinin lehineydi.

Onların artık birbirleriyle konuşmayacaklarından emin misin?

Onların hepsi ona baktı.

Onların nasıl üstesinden geleceğimi biliyorum.

Onlar az önce odasını temizledi.

Onların evrakları imzalamasını istedim.

Ben onlar gibi bir şey değilim.

Onların her ikisi de çok yetkili hakimler.

Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!

Bir grup bilim adamı onlarla birlikte gemideydi.

Onlar birbirleriyle kol kola yürür.

Onlardan birkaçı tasarıya karşı.

Onlar gidebilir.

Onlar ölebilir.

Onlar bize yardım edemedi.

Onlar bizi lanetledi.

Onların işleri var.

Onlar bize sarıldı.

Onlar yapacaklarını söyledikleri şeyi asla yapmadı.

Onlar bizi atladı.

Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.

Onlar bazen buraya gelir.

Onlar kardeşini korkutuyor.

Onları birbirinden ayırmak kolay.

Onlar umduğumdan daha kısa bir süre tartıştı.

Onlar suya atladı.

Onlar meyve suyu aldı mı?

Onlara yetişmeye çalıştım ama sonunda geride kaldım.

Onlar ormanın çevresinde dolaştı.

Öğrenciler öğretmenin onlara verdiği tüm bilgiyi öğrendi.

Onlar birçok ünlü eski tabloyu galeride sergileyecek.

Onlar yılı belirtmedi.

Onların yalan söylediğini biliyordum.

Onlarla alay ederek yüzümü gözümü oynatmıyorum.

Onları hayal kırıklığına uğrattın.

Onlar asla öğrenmez.

Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.

Onlar ona dik dik bakıyor.

Bu mağazada onlar Esperanto konuşuyor.

Onların hepsi paralarını geri almak için yaygara koparıyor.

Onlar çok fazla gürültü yapıyor. Konsantre olamıyorum.

Sadece onları arayın.

Onlar onları göl üzerinde vurdu.

Onlar herhangi birinin Amerika'da başkan olabileceğini söylüyor ama belki de bu gerçekten doğru değil.

Onlar can kulağı ile dinliyor.

Onlar sonuçları aldıktan sonra, onların hepsi bunalımlıydı.

Onlar günü orada geçirdikleri tenha bir plaj buldu.

Onları gördüğümde onlara söyledim. Ayrıca ona da söyledim.

O, on kitap yazdı ama onlardan hiçbirini yayınlamadı.

Onları okula götürmek zorunda kaldım.

Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.

Tom bu günlerde ne iş yapıyor?

Onlar neden onu kovdu?

Onlar şehir yönetimi hakkında şikayetçi oldu.

Onu onlara veren kişiler biziz.

Tom onları takip ediyor.

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.

Ben onların kızlarını kışkırtmıyorum.

Ben onları kurmuyorum.

Onlar müziğin vahşi canavarı sakinleştirdiğini söylüyorlar ama benim için şahsen, o beni ne rahatlatıyor ne de sakinleştiriyor.

Onlar ortamı elektronik müzikle yorumluyor.

Onların meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.

Onlar o mağazada sadece işlenmiş gıdalar satarlar.

Onların nefesi kesildi.

Ben asla insanlardan nefret etmem. Onlara kendilerinden nefret ettiririm.

Onların gelecek hafta daha az boş zamanı olacak.

Onlar onu küçümsüyor.

Tom ve Mary hafta sonunu onlarla geçirmemiz için bizi davet etti.

Onlar oldukça yakın görünüyor.

Onların planları ters gitti.

Onların kampanyaları hükümet tarafından finanse ediliyor.

Herhangi biri onlardan haber aldı mı?

Onlar aynı fikirdeler.

Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.

Ben söylentilere inanmıyorum. Sen onlara inanıyor musun?

Bölüm şefi birdenbire söyledi: "Kadınlar ve et, onları biraz kokmuş severim."

Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.

Tom bıçaklandı ve onlar onu bir hastaneye götüremeden önce öldü.

Onlara inanmıyor musun?

Onları hayal kırıklığına uğratmayacağım.

Onlar lezbiyen.

Onlar bir şey bilmiyor.

Onlar aynı şehirden geliyor.

Geçen yıl onlar bir yazlık inşa ettiler.

Köpeğin onlara havlar mı

Onlar çok önemli.

Dün onlar yedi işçiyi kovdu.

Neden onlar ev ödevlerini yapmıyor?

Onlar bizim en sevgili arkadaşlarımız.

Olgun yansımadan sonra, onların teklifini kabul etmeye karar verdim.

Onlar Anderson ve adamlarının kaleyi terk etmesi gerektiğini söylediler.

Ben az önce onları buldum.

Neden onları aramıyoruz?

Onların taşınmasına yardım etmeyi önerdim.

Biz sadece onlara sahip çıkıyoruz.

Biz sadece onları gözetiyoruz.

Ben hâlâ onları arıyorum.

Onların hepsi Tom'u sevdi.

Onlar mağazalarını büyütecek.

Onların hepsi filmi görmeye gitti.

Onların ne kadar süreceğini tahmin etmek mümkün değil.

Onları öldüreceğim.

Onlar onu tanıyor.

Onlar neden gelmedi?

Onlar neden bir yolcu listesi düzenlemedi?

Onlar bunu götürmeyecek.

Onlar bir bardak çay ister mi?

Hiç kimse çalışmıyor; onların hepsi Dünya Kupası'nı izliyor.

Onlar günün sonunda asla fincanlarını geri almazlar.

Onlar düşmanı nehre kadar kovaladı.

Onlar ticarette kurnaz.

Hepimiz ölünceye kadar onlar mutlu olmayacak.

Onları kesinlikle özleyeceğim.

O, çok hızlı koştuğu için onlar ona yetişemedi.

Onlar aynı hatayı tekrar yaptı.

Onlar kamp ateşi etrafında toplandılar.

Bana onlar hakkında daha fazla şey söyleyebilir misin?

Onlar Tom'u birkaç saat gözaltında tuttu ve sonra onu serbest bıraktı.

Onları almaya gideceğiz.

Onlar bir otel ve bir alışveriş merkezi inşa etmek için ormanı kesmek istiyor.

Onlar bana kötü muamele etmedi.

Onların yüzlerini görmek için sabırsızlanıyorum.

Onlar anlayacak.

Tom ve Mary birbirini tanıyor ama onlar tam olarak arkadaş değil.

Onlara üç küçük domuzun hikayesini anlattım.

Istakozlara çok düşkünüm ama onlar çok, çok pahalı.

Onlar için göndermedim.

Neden onlar Tom'u sorguluyor?

Onlar hastaneye gidecek.

Biz onlar için buradayız.

Bu kitapları onlar için satın aldık.

Bu günlerde, birçok erkek hemşire var.

Onlar popüler olmadan önce onları sevdim.

Onlar bana çevirmek için bir şey bırakmadı.

Ben onların bahçesini sularım.

Onlar senin iyi arkadaşların.

Onlar onların iyi arkadaşları.

Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.

Kopya cümleler bazen Tatoeba'da oluşturulur. Tekilleştirme robot, Horus, genellikle onlarla ilgilenir.

Kur'an Müslümanların içki içmesine izin vermez. Onların doğal içgüdüleri ahlaki olmalarına izin vermez.

Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!

Onları nasıl ayırt edersin?

Neden onların sana yardım etmesine izin vermiyorsun?

Onların tanesi otuz dolar.

Onlar yüce dolara tapıyor.

Ben sadece onlara otuz dolar verdim.

Onlar yiyecek için beş dolar ödedi.

Onlar bana çanta için beş dolar ödedi.

İnsanlarla ilk kez tanıştığında, onlara ne kadar yakın durduğuna dikkat etmelisin.

Onlar birkaç içki içti ve kendilerini birlikte yatarken buldular.

Onlar ne derlerse desinler, ben güzelim.

Onların patateslerini çıkarmam.

Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.

Onları bize yardım ettirmemiz gerekiyor.

Onlar bir avuç dolusu dolar için sahne antrenörünü soydular.

Bir şey bana onun onları bulduğunu söylüyor.

Onu Minako sandım. Onlar çok benziyor.

Onlar Massachusetts'de istedikleri gibi yaşayabildiler.

Onlar gerçekten büyük elmalar.

Bütün hayatım boyunca onları tanırım.

Robotlar iş yerinde harika, çünkü onların tuvalete ve yemek molalarına ihtiyacı yok, hastalanmazlar ya da işe bir içki mahmurluğu ile gelmezler.

İnsanlarla arkadaş olmanın onları ne kadar süredir tanıdığınla bir ilgisi yoktur.

Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.

Bu onlara hiç yardımcı olmadı.

Bunun için onların başlarındaki mıknatıslar sorumluydu.

Onlarla işim bitmedi.

Onları nereden kopardın?

Bugün onlardan bir e-posta almadım.

Biz onları yıllardır tanıyoruz.

Onlar Tom'un Mary'yi öptüğünü düşünüyor mu?

Onların bu yöne gittiğini düşünüyorum.

Onlardan hiçbiri benden hoşlanmaz.

Onlar onu sevecek.

Onlar yan yana yürüyordu.

Onlar onu arıyor olacak.

Biz onu onlardan geri alacağız.

Onlar onu tutukladı.

Rahip geçen pazar onları evlendirdi.

Giysileri alın ve onları yıkamaya gidin.

Onlar bir kutlama ziyafeti düzenledi.

Onlar ellerini sabunla yıkar.

Onlar farklı.

Onlar mücevherler ve otomobiller aldı.

Onlar gerçekten meşgul görünüyordu.

Ben sadece onların beni öldürmesine izin veremem.

Onları nerede tercüme ettin?

Ben de onları tanımak istiyorum.

Onlar kanal boyunca uzun bir köprü inşa ediyor.

Onun onların canını sıktığını düşünüyor musun

Bir şey onları rahatsız ediyor.

Onlar bana bu ilacı alırsam biraz daha iyi hissedeceğimi söyledi.

Onlar emlâka üç yüz bin dolar değer koydu.

Onların Tom'u nerede alıkoyduğunu tahmin etmek mümkün değil.

Onlar birbirlerinin cümlelerini çevirdi.

İkizler o kadar benzer ki onları ayırmak zor.

Onların düşünme tarzı eski.

Ben sadece onlarla konuşmak istiyorum.

Ben ayakkabılarımı çıkardım ve onları pencereden dışarı attım.

Onlar bütün gece dans ettiler.

Onlar kayboldu.

"Bunlar kimin mektupları?" Onlar Linda'nın mektupları."

Onlar farklı sokakları izliyordu.

Onlar farklı yollar izliyordu.

Onlar yedide yemek yerler.

Onlar neler olduğunu bilmek istiyor.

Onlar onu alanen söylemeye korkuyorlar.

Onlar düğün hakkında tartışıyorlardı.

Onlar öpüştü.

Onlar yalan söyledi.

Onlar düştü.

Onlar kucaklaştı.

Onlar dans etti.

Onlar tezahürat yaptı.

Onlar aldatırlar.

Onlar iptal etti.

Onlar aradı.

Onlar yandı.

Onlar onaylar.

Onlar alkışladı.

Onları görmezden gel.

Onlar çarptı.

Onların şarabı var.

Onlar eğlendiler.

Ben onları istiyorum.

Onlar barış istiyor.

Onlar meşgul.

Onlar değişti.

Onlar yanılıyor.

Onlar endişeli.

Onlar çalışıyor.

Onlar güçsüz.

Onlar bekliyor.

Onlar işe yaramaz.

Onlar güvenilmez.

Onların sağı solu belli olmaz.

Onlar bilinçsiz.

Onlar çirkin.

Onlar ikizler.

Onlar tuzağa düşürülmüş.

Onlar hain.

Onlar yorgun.

Onlar şaşırmış.

Onlar güçlü.

Onlar kalıyor.

Onlar casus.

Onlar özel.

Onlar gülümsüyor.

Onlar küçük.

Onlar benzer.

Onlar ayrılmış.

Onlar gizemli.

Onlar korkmuş.

Onlar güvende.

Onlar haklı.

Onlar zengin.

Onlar hazır.

Onlar sakin.

Onlar dışarıda.

Onlar yaşlı.

Onlar hatalı.

Onlar benimki.

Onlar evli.

Onlar dinliyor.

Onlar geç kaldı.

Onlar öpüşüyor.

Onlar dalga geçiyor.

Onlar gergin.

Onlar ilgili.

Onlar inanılmaz.

Onlar etkilenmiş.

Onlar bağışık.

Onlar özdeş.

Onlar evde.

Onlar çukur.

Onlar saklanıyor.

Onlar yeşil.

Onlar iyi

Onlar arkadaş.

Onlar yabancı.

Onlar iyi.

Onlar korkusuz.

Onlar hızlı.

Onlar bitkin.

Onlar mükemmel.

Onlar kötü.

Onlar erken geldi.

Onlar sarhoş.

Onlar alt kattalar.

Onlar tehlikeli.

Onlar şirin.

Onlar tüyler ürpertici.

Onlar kuzen.

Onlar doğru.

Onlar hatasız.

Onlar temiz.

Onlar Hristiyan.

Onlar yamyam.

Onlar kahverengi.

Onlar meteliksiz.

Onlar sıkıcı.

Onlar kırık.

Onlar bir araya toplandılar.

Onlar ayrı ayrı geldi.

Onlar kendilerini yaktı.

Onlar otomobili birlikte kullandılar.

Onlar dikkatlice devam etti.

Onlar sevgi ile kucaklaştı.

Onlar intihar etti.

Onlar tutkuyla öpüştü.

Onlar kibarca öpüştü.

Onlar dikkatle dinledi.

Onlar muhteşem görünüyor.

Onların talimatlara ihtiyacı var.

Onlar her şeyi yerine koydu.

Onlar dövüşmeye başladı.

Onlar ateş etmeye başladı.

Onlar hiçbir şeyden şüphelenmedi.

Onların elemanı azdı.

Onlar korunmasızdı.

Onlar zayıftı.

Onlar birlikte çalışan mı?

Onlar hiçbir şey başarmadı.

Onlar gülüyordu.

Onlar şaşkındı.

Onlar genç öldü.

Onlar mobilya satar.

Onlara işkence edildi.

Onlar işkence gördüler.

Onlar hazırdı.

Onlar doğuya doğru seyahat etti.

Onların patlayıcıları var.

Onlar şemsiyeler getirdi.

Onlar sessiz oldu.

Onlar zengindi.

Dün onlara yardım ettim.

Onlar çok sinirlendi.

Onlar ne olduğunu biliyor.

Onlar bağırdı.

Onlar yürüdü.

Onlar bekledi.

Onlar terledi.

Onlar mücadele etti.

Onlar durdu.

Onlar ayakta durdu.

Onlar gülümsedi.

Onlar çığlık attı.

Onlar dinlendi.

Onlar reddetti.

Onlar itaat etti.

Onlar kaybetti.

Neden onları aramıyorsun?

Onlar bebek.

Onlar tartışıyor.

Onlar uyuyor.

Onlar şaşırtıcı.

Onlar yaşıyorlar.

Onlar bekleyecek.

Onlar cevap verecek.

Onlar dans edecek.

Onlar gelecek.

Onlar arayacak.

Onlar saldıracak.

Onlar nihayet caddemize kaldırım döşedi.

Onların bilgisi var.

Onlar caddenin bir kısmını kordon altına aldı.

Onlar park caddesinde bir ev satın aldı.

Onların caddeyi geçmesine izin verme.

Onların ikisi de gülüyor.

Onların ikisi de gülümsüyor.

Onlar mavi.

Onlar ağlayarak sarıldı.

Onlar neden endişeli değil?

Onlar çok fazla çalışır.

Onlar gerçekten çok çalışır.

Onların iyi olmasını diliyoruz.

Onlar henüz kazanmadı.

Onların bol miktarda suyu var.

Onlar emniyet kemeri takıyorlar mıydı?

Onlar ne takıyordu?

Onlar en iyisini istiyor.

Onlar daha fazla yer istiyor.

Onlar daha fazla para istiyor.

Onların hepsi Tom'a oy verdi.

Onlar buna karşı oy kullandı.

Onlar onu sıcak karşıladı.

Biz onların kararını hoş karşıladık.

Onlar cadde boyunca yan yana yürüdü.

Onlar kamu sokaklarında, otobüslerde ya da trenlerde uyudu.

Onlar arabayı sokakta bıraktı.

On bir saniye sonra onlar caddeyi geçebilir.

Onlar son derece üzgündü.

Onlar şimdi anlıyor.

Onlar bizi anlar.

Onlara güvenir misin?

Onlara adil davranılıyor mu?

Biz gerçekten onlara güvenmeli miyiz?

Onların bol zamanı var.

Onlar mutlu zamanlardı.

Onlar zor zamanlardı.

Onlar farklı zamanlardı.

Onlar ayakkabı bağcıklarını bağladı.

Onlar senden korkuyor.

Onların hepsi bağırıyor.

Onlar acı çekti mi?

Bu onların ki.

Onlar eve yürüdü.

Onlar korkuyorlar.

Onların seçenekleri var.

Onların yeteneği var.

Onların çok var.

Onlar ciddiydi.

Onlar haklı mıydı?

Onlar mor mu?

Onlar çok fazla konuşur.

Bu onların bir süresini aldı.

Onlar bizim pasaportları aldı.

Onlar sizi şaşırtabilir.

Onlar ona inanıyordu.

Onların hepsi aldattı.

Onlar yüksek sesle teşvik etti.

Onlar yüksek sesle tezahürat yaptı.

Onlar neşeliydi.

Onlar şaşkın mı?

Onlar heyecanlıydı.

Onlar şaşırmıştı.

Biz kesinlikle onları şaşırttık.

Onlar ne öneriyor?

Onlar hayal kırıklığına uğramıştı.

Onlar alışverişe gitti.

Onlar romanı Rusçadan Ermeniceye çevirdiler.

Onlar berbat görünüyordu.

Onlar yorgun görünüyordu.

Onlar neredeyse hiç duraklamadı.

Onlar akraba mı?

Onlar minnettar görünüyordu.

Onlar memnun görünüyordu.

Onlar hizmetçiydi.

Onlar beyzbol oyuncuları.

Neden onlara bir şey vermiyoruz?

Onlar geri döndü.

Onlar memnuniyet içinde.

O onlar oluyor.

Onları nerede temizledin?

Onlar neden durdurulamaz?

Hiçbir şey onları durduramaz.

Biri onları durdurabilir mi?

Onlar bana bir çocuk gibi davranıyor.

Onlar doktorlar.

Onlar genç.

Onlar yakın.

Onlar büyüyecek.

Onlar başarısız olacak.

Onlar işi berbat etti.

Onlar pervasızdı.

Onlar minnettardı.

Onlar yalınayaktı.

Onlar pusuya düşmüştü.

Onlar bize bir milyon soru sordu.

Onların burada ona izin vereceklerini sanmıyorum.

Onlar dans ediyordu.

Onlar bizi kandırdı.

Onlar bizi aldattı.

Onlar bizi kafesledi.

Onlar bizi kekledi.

Onlar para talep etti.

Onlar bunalımlıydı.

Onların yardıma ihtiyacı vardı.

Onların yatırımcılara ihtiyacı var.

Onlarca insan hapsedildi.

Herkes onları tanıyor.

Onların daha fazlasına ihtiyacı vardı.

Onların ihtiyaçları var.

Onlar hoş çocuklar.

Onların başı belada.

Onlar yardım etmek istiyor.

Onlar konuşmak istiyor.

Onlar sadece Tom'u istiyor.

Onlar açıkça meşgul.

Onlar her zaman dikkatli.

Onlar dikkatlice Tom'u izledi.

Onlar gerçekten bir şey.

Belki onların bir şeyi var.

Onları mahcup ediyorsun.

Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.

Onlar çok tehlikeli.

Onlar dışarıda bekliyor.

Onlar üst katta çalışıyor.

Onlar senin yarışman.

Onlar tutuklandı.

Onlar durduruldu.

Onlar fevkaladeydi.

Onlar yeterince acı çekti.

Onlar çok güzel değil mi?

Bu onların yıldönümü.

Onlar sağ kalanları buldu.

Onlar rahatsızlık için özür diledi.

Onlar Tom'u idari müdür olarak atadı.

Tom'un üç oğlu var. Onların hepsi doktor.

Onlar blöf yapmıyordu.

Onlar etkilenmiş değildi.

Onlar rakipsiz olacak.

Onlar bir şey alacak.

Onların hepsi farklı.

Onlar aşırı derecede silahlı.

Onlar önemli değil.

Onlar cevap vermiyor.

Onlar oldukça zararsız.

Onlar muhtemelen sarhoş.

Onlar muhtemelen korkmuş.

Onlar muhtemelen uyuyor.

Onlar muhtemelen çalışıyor.

Onlar muhtemelen birlikte.

Onlar oldukça önemli.

Onlar gerçekten zararsız.

Onlar gerçekten güzel.

Onlar hâlâ hedeflerine ulaşabilirler, sanırım.

Tom ve Mary'nin hiç birlikte döneceklerini sanmıyorum.

Onlar toplantıda bir şey söylememe izin vermedi.

Onlar asla başarılı olmayacak.

Onlar kesinlikle emin.

Onlar tahliye ediliyor.

Onlar mahkum değil.

Onlar iskambil oynuyor.

Onlar hâlâ mevcut.

Onlar bizi kuşatıyor.

Onlar asansöre girdiler.

Onlar fiyatları düşürdü.

Onlar başka bir yerdeydi.

Bu ilaca ihtiyacı olan insanların çoğu onları alamıyor.

Onlar beni tehdit ediyor.

Onları nerede tehdit ettin?

Onlar benim hayatımı tehdit ediyor.

Onlar tarafından tehdit edildiğimi hissettim.

Onların yetişme ortamı ormansızlaşma tarafından tehdit ediliyor.

Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler.

Onlar durumu biliyor.

Onlar yalan söylüyor muydu?

Onlar aç.

Onlar Tom'a ihanet etti.

Onlar bana ihanet etti.

Onlar her toplantıya katılır.

Onlar etkilenmedi.

Onlara herhangi bir tuzak kurmuyorum.

O onlara ne cevap verdi?

Jüpiterin dört iç uydusu vardır: Metis, Adrastea, Amalthea ve Thebe. Onların uyduları gezegene çok yakındır.

Onlar sadece bana birkaç soru sormak istedi.

Birden onların ne yaptığını anladım.

Onlar ne içiyorlar?

Erkekler ayılar gibidir - Onlar ne kadar çirkin olursa o kadar çekici olurlar.

Onlar bizi candan selamladı.

Onlar bizi candan karşıladı.

Onların ne zaman geleceğini biliyor musun?

Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.

Onlara burada onları arayan biri olduğunu söyle.

Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.

Onların bizi duyacağını sanmıyorum.

Onlar kuralları çiğnedi.

Ben onları kendim yaptım.

Onların konumu nedir?

O onların işi.

O onların taktiği.

Onlar kamyonu yükledi.

Onlar yakın arkadaş oldu.

Sign up for free to join this conversation on GitHub. Already have an account? Sign in to comment